Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Demokrasinin açlık ve yoksulluk sınırı...

Demokrasinin açlık ve yoksulluk sınırı...
 

Türk-İş’in geçtiğimiz ay yayınladığı rakamlara göre ülkemizde dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 2.465 TL’yken açlık sınırı 757 TL oldu.

Yani bunun analizini yapacak olursak;

Ülkemizde yaşayan bir kişi eğer günlük 6,31 TL’nin altında bir geliri varsa o aç kalmıştır; 20,54 TL’nin altında bir geliri varsa yoksuldur.

Yine ülkemizde yasal bir ücretten, asgari ücretten söz edeceğim, bu rakam da 497 TL’dir. Bunun günlük karşılığı ise 16,56 TL’dir.

Bu durumda karı kocanın asgari ücretten çalıştığını varsaydığımız iki çocuklu dört kişilik bir ailenin evine 994 TL gelir girmekte ve bu insanların günlük ortalama geçimi 8,28 TL olmaktadır. Yani açlık sınırının günlük 1,97 TL üzerindedir.

Peki…

Yine bu verilerle bağlantılı kişi başına düşen milli gelir rakamını da karşılaştırma amacıyla burada vermek istiyorum.

2008 sonu itibarıyla ve 2009’un kriz ortamı düşünüldüğünde bu rakımın 11.000 dolar olduğu kabul edilmektedir. Ortalama pariteyi 1,5 $/TL kabul edersek; yıllık 16.500 TL/yıl, aylık da 1.375 TL/ay bir gelire ulaşırız.

Buradan hareket edip, yine dört kişilik ailenin ne durumda olduğuna baktığımızda; karı kocanın çalıştığını varsayarak eve 2.750 TL’nin girmesi gerektiği sonucuna ulaşırız ki bu yoksulluk sınırının 285 TL üzerinde bir rakamdır.

Biraz fantezi yaptığımızda yılda 3.420 TL’lik bir birikim yapacağını bile hayal edebiliriz.

Yani ülkemizde bir yılda üretilen gelir eşit bir şekilde paylaşıldığında insanlar yoksulluk sınırının üzerinde onurlu bir hayat standardı ile yaşamlarını sürdürebilir olacaktır.

Ancak sistem bu şekilde işlemiyor. Hepimizin bildiği bir “artı değer teorisi” vardır. Bu teoriye göre zaten işçi asgari geçimini elde edebilmek için yukarıda detaylandırdığımız günlük veriler ve milli gelir bazında ortaya çıkan hâsılayı yine “asgari” üretmek zorundadır.

Bundan iki yüz sene önce formüle edilen bu teori zamanında işçi sınıfının durumu çok berbattı kuşkusuz ve formülün ürettiren tarafında duran sınıf için sosyal bir sorumluluk yoktu.

İki yüz yıl içinde üreten sınıfın verdiği mücadeleler ve sistemin kendi içinde evrim geçirmesiyle bir sosyal devlet modeli ile birlikte iki bin yıl önceki anlamından farklı bir demokrasi ideali çıktı ortaya.

Ne demektir?

Sermaye sahibi kişiler, gruplar, kimseler artı değer teorisine göre elde ettikleri kazancın bir bölümünü istihdam yaratmak üzere tekrardan sisteme aktarmaları beklenmektedir.

Ülkemizin dışından bir örnek vererek konuyu biraz daha canlandıralım.

Şu an kullandığımız bilgisayar sistemin yaratıcısı olan Microsoft firmasının sahibi Bill Gates’in serveti 53 milyar doların üzerindedir. Bu servet Türkiye’de yaklaşık 2.700.000 adet dört kişilik ailenin bir yıl yoksulluk sınırında yaşayacağı bir gelire denk gelmektedir. Hindistan ölçeğinde çok daha büyük bir kişi sayısına denk gelebilir. Bill Gates servetinin bir bölümünü şimdi kurduğu vakfı aracılığıyla yoksullara, açlara yardım adı altında dağıtıyor. Yani hayır işi yapıyor. Ne büyük bir çelişki değil mi? Bir taraftan yoksulluğa ve açlığa neden olup diğer taraftan onun etkilerini azaltmak adına çaba içinde olmak! Bill Gates bir model, tek örnek mi? Kuşkusuz değil.

Ancak hakkını vermek gerekirse Bill Gates hem teknoloji üreterek hem de bu teknoloji yoluyla insanlara istihdam yaratarak, bu istihdamı ile de çalıştırdığı ve dolaylı olarak yarattığı katma değerin gücü nedeniyle söz konusu açlık/yoksulluk çizgisinin çok üzerinde bir yerde durmaktadır.

Dünya iki üç yüz yıl öncenin kuralları, anlayışı ve dahası ahlakı ile yönetilemez. Yeni milenyum sermaye sahiplerine bu anlamda çok daha büyük sorumluluklar yüklemektedir.

İşte “liberal” demokrasinin bu tarafı beni daha fazla ilgilendirmektedir.

Uzay Gökerman

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2009/10/26/yoksulluk_siniri_2_bin_465_tl

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..