Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '08

 
Kategori
Felsefe
 

Demokratik Yol

Demokratik Yol
 

İnsan hayalindeki doğruları kendi yaşamı içinde görmek için yanıp tutuşuyor, oysa benim yaşımdakiler bu topraklarda bari çocuklarımız demeye başladı, "bari çocuklarımız"...

İnsan bu yolda bazen kendi hayalini ortaya koymakla veya gerçekleştirme çabasıyla yetinmiyor başka hayalllere ve önerilere karşı kendini korumak ve savunmak üzere mekanizmalar düzenlemeler hatta yasakçı bir zihniyet geliştirebiliyor.

İyi niyetle başlayan bir çaba tercih edilen yöntemlerin etkisiyle, giderek özgürlüğü kısıtlayıcı baskıcı bir toplumsal çerçevenin yaratılmasına da yol açabiliyor.

Toplumu etkileme ve değiştirme yolunda kabaca iki yol var. Birincisi demokratik yol, sonuçta fikirlerimizin ağırlık kazanacağını bilmeden, fikrimizin etki alanını genişletmek için mümkün olduğunca çok kişiyi ikna etmeye çalışmak.

İkinci yol ise fikirlerimizin ağırlık kazanmasını garantiye almak için iktidara el koymak, ve bir baskı rejimi kurarak kafamızdaki doğruları topluma tepeden giydirmeye çalışmak. Nihai amaç ne olursa olsun birincil hedef siyasi mekanizmaya el koyarak iktidarı bir araç olarak kullanıp toplumu istediğin yönde dönüştürmek.

Peki hangisi meşru?
Açıktır ki demokratik yöntemin meşruiyet sorunu yok özgürlük sorunu var, yasaklarla kuşatılmış ise adım adım kazanacak en iyi örneklerinden birisi Gandhi hareketi.

Diğer seçenek açıkça bir azınlık hareketi, meşruiyetini toplumdan almadığı için, toplum-üstü bir kategoriden yararlanarak bir anlamda "yaratmak" zorunda. Bu toplum-üstü kategori öyle bir şey olmalıdır ki, toplumun cari talepleri onun yanında önemini yitirsin teferruat mevzu!, bu taleplerin "meşru" olarak baskı altına alınması mümkün olsun. Bunun neler olabileceğini tahmin edin; bir ipucu daha vereyim toplumdan daha "değerli" ve daha kapsayıcı olarak sunulan!

Bu meşru olmayan seçenek iktidarı ele geçirdi; esas mücadele bundan sonra başlamaz mı?
Bu mücadele hiç biter mi?
İktidari ele geçirmiş olan grubun zihniyeti karşısında sürekli bir düşman besler, bu yüzden yetkiyi ilelebet korumalıdır, düşmanın varlığını ve gücünü de saptayan kendisi olduğu halde. Ve düşman bazen giderek güçlenir bu işe bir el atmak lazım gelebilir. düşman kendi iktidarına sürekli bir meşruiyet sağlama olanağıdır; nerden bakarsanız bakın sınıftan, dinden, imandan, laikten! Ve hangi azınlık iktidarda olursa olsun onun için kendinden başka farklı olan bir teferruat yaşar mı?

"Değişimin düşünce biçimimizi kavramlarımızı, etik normlarımızı etkilediği, dönüştürdüğü tarihsel anlar, sözün işlevini de değiştirir.

Şimdi söz, yeniden anlamanın, kendimizi yeniden kurmanın ve aynı zamanda vicdanlarımızı yeniden tazelemenin aracıdır.

Çünkü her büyük zihni değişim, insani vicdanı da yeniden yaratır ve birbirimize yeniden bakabilmek
bu tazelenmiş vicdanla mümkün olur.

Öte yandan söz, bir ihtiyaçtır...Bir anlam arayışı ifade eder. insan oğlunun kaçınamadığı düşünme sürecinden duyduğu tedirginliği bir nebze giderir.

Karanlıkta ıslık çalma misali, kendi sesimizin dışsallaşmasını içimizdeki yalnızlığa çare kılar." Etyen Mahçupyan

Bir kez daha.. ilk yazılarımdan itibaren ses veren yeni ve eski arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..