Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '11

 
Kategori
Dünya
 

Deprem insanları Japonlar

Japonya’da gerçekleşen son depremle kıyametin bir provası yaşandı denilebilir. Bir tür küçük kıyamet yaşandığı halde, Japonlardaki bu profesyonellik, soğukkanlılık, disiplin ve kurallara uyum Türklerde hayret uyandırdı. Japonlar mı insan değildi, bir tür plastik bebek gibiydiler, yoksa Türkler mi aşırı tepkiliydi? Türklerin deprem sırasında, hatta kar, yağmur gibi yaygın doğal afetlerde bile gösterdikleri tepkiyi düşünürsek, acaba bu bizim karakterimiz miydi yoksa eğitimsizliğe mi bağlanmalıydı? Türkiye’de Japonya’daki gibi tsunaminin eşlik ettiği şiddetli bir depremin yaşandığında olacakları hayal bile edemiyorum. 4 nokta küsur gibi zor hissedilen depremlerde bile ağlayan sızlayanlar, camdan atlayanlar, nice acı görüntüler… (Haberlerde öğrendiğime göre, Japonya’daki bir Türk yine Türklüğünü göstermiş. 2 deprem sonrasında 2 kere camdan atlamış). Yetkililere gelince… Yumurta kapıya gelmeden önlem almazlar. Kar, yağmur gibi gayet “doğal” doğa olaylarında bile yer yerinden oynar, hayat felç olur. Sanırsınız -50 derecelik bir soğuk yaşanmıştır. Ben milletlerin de bir genetiği olduğuna inanıyorum. Japonlar ne kadar kuralcıysa, bizler o kadar kuraldışıyız. Kurala uymayı enayilik, uymamayı kurnazlık sayarız. Uzmanların “deprem değil, bina öldürür” sözü bir atasözü gibi benimsendiği halde, hala binaların inşası esnasında malzeme çalınır. Yumuşak zeminlere çok katlı binalar yapılır. Japonya’da eğilen, bükülen ve eski haline dönen binaları görünce de bilim kurgu seyretmiş gibi şaşırırız. Deprem uzmanlarını deprem olduktan sonra meşhur ederiz ama depremlerden önce unutur gideriz. “Ne zaman deprem olacak” diye merak ederiz. Binlerce kez uzmanlar “depremin ne zaman geleceği belli değil. Her zaman hazırlıklı olmak lazım” deseler de, birgün bir uzmanın “şu gün şu saatte deprem olacak” demesini umutla bekleriz. Ben çoğu kişi gibi, Japonlar’ın nasıl bu kadar sakin depremi karşılayabildiklerini değil, bizimkilerin neden önlem alma konusunda bu kadar vurdumduymaz, doğal afetler karşısında bu kadar amatör ve aşırı panikçi oluşuna şaşıyorum. Depremi gayet “doğal” afet olarak gören Japonlar, çocukluktan itibaren, afet tatbikatı yapıyorlar ve bunu içselleştiriyorlar. Biz depremin ne zaman olacağını merak ettiğimiz gibi, kıyametin de ne zaman geleceğini sorgularız. Merak etmeyin dostlar, 2012’de kıyamet kopmayacak. Siz, günlük afetler için önceden önlem alın, yeter. Artık şu deprem öncesinde uygar bir toplum gibi önlemler alalım. Hem çocuklarımızı hem kendimizi deprem gerçeğine alıştıralım. Doğal afetler sırasında nasıl davranılacağını öğrenelim ve öğretelim. Ülkemizde tsunami erken uyarı sistemi kurulacakmış. İnşallah diyorum… Ayrıca bu kadar felaketlere gebe bir adanın üzerinde yaşadıkları halde başka ülkelere imrenmeyen, isyan etmeyen, yaşadığı yeri koşullarıyla kabul eden çalışkan, nazik, deprem insanı Japonlar’a can-ı gönülden geçmiş olsun diyorum. Güzel ülkemizin kıymetini bilelim. Bu son olayla dünyanın ekseni kaymış. Daha önce Türkiye’nin ekseni kaydı diye ne kadar eleştirilmişti halbuki :))) Ayrıca, Türkiye’nin “iklimi” değişti diye de seviniyorum. Bir yandan da acaba gündemi soğutmak için bu deprem özellikle mi çıkarıldı diye merak ediyorum :))) 

Not: 

Japonların depremden sonraki erdemli davranışlarını yaza yaza, neden bu kadar sağduyulu olduklarına şaşıra şaşıra nazar değdirdik. Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık bir hafta sonra Tokyo valisinin şehir suyunun radyasyonlu olmadığını göstermek için içtiğini öğrendim. Devlet adamı dünyanın neresinde olsa, devlet adamıymış. Başarısız olunca utançlarından Harakiri yaptıkları için örnek gösterdiğimiz Japon devlet adamları bile, halkı ikna etmek için her yola başvurabiliyorlarmış. Bu arada belirteyim ki, sebebi ne olursa olsun, intihar örnek davranış değildir. 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..