Derbiyi kim kazanır

Fenerbahçe-Galatasaray derbisine günler kala, bu konuda “güvenli blok yazarı” dahil söyleyecek bir şeyleri var sayılanların yorumlarını izliyorum, dinliyorum. Yumuşatıyor gibi davranıp, konuyu saptırıp sertleştirenler, şöyle olur böyle olur diyenler, satır aralarında, mikrofon arkalarında sövenler-sayanlar, salya-sümük ağlayanlar… lar lar lar…

“Mumla aramak” diye bir deyim var ya, işte o deyimin bizatihi kendisi mumla aranacak hale geldi. Yani neredeyse salt takımını tutmuyor diye holiganist davranış bozukluğu emareleri gösterdiği gerekçesiyle hastaneye sevkedilmekten korkan bir tıp emekçisinin “güvenli” doktor sayılamayacağı günleri yaşıyoruz.. (Sayılır mı?)

Nedir?

Bu soru cümleciğinin önüne istediğiniz tümceyi oturtup, istediğinize sual eyleyin. Örneğin yaptığı haberciliği belgeleyemediği iddiasıyla Fenerbahçe Klübü tarafından acımasız diyebileceğimiz bir şiddetle eleştirilen, özellikle şu son günlerde havada gördüğümüz rekabeti yere indirerek klüple “it dalaşı”na giren Hıncal Uluç’a gazetecilik etiğinin ne olduğunu, “ne değildir ki” cevabını alacağınızı bilerek sorun: “Etik Nedir?”

Ya da Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı tarafından söylediklerini belgeleyemediği takdirde “müfteri” olmakla suçlayacağı belirtilen anılana, “bana öyle dediler” cevabını alacağınızı bilerek sorun: “doğru nedir?”

Sonra da tüm resmi makamlara, yorumcularımıza, spor klüplerimizin yetkililerine, sporcularımıza, yazanına çizenine, dokuz köyü gezenine, alacağımız cevabın binlerle ifade edebileceğimiz kadar muhtelif olacağına aldırış etmeden sorun: “Kural nedir?”

Savaş demek ağzıma yakışmadığı için kullanmıyorum, aslında bu “soğuk barışta” sorulması gereken tek bir soru var. Bunu hepimiz biliyoruz. “Derbiyi kim kazanır?” Asıl korku yanıtta.

Yahu okusanıza Rıdvan cevabını vermiş:

“gol atan kazanır”

İşte o golü atanın kim olabileceğini de (Alex mi, Kezman mı, Semih mi ?) varın siz düşünün.