Derelerden denizlere açılmak

Bu günkü iktidarın tüm toplumu kucaklayan ve reform sayılabilecek bazı uygulamalarını gözlemledik.

Ama bunların yanısıra kıyafet dayatmalarını da dehşetle seyrettik.

Bu gün milliyet iç sayfasında yer alan bir haberde Milli eğitim Bakanlığı tarafından yüz bin öğrencinin önümüzdeki yaz döneminde denizle tanıştırılacağı bildiriliyordu.

Öğrenci yurtlarında barındırılacak öğrenciler denizin yanısıra bir çok ilklerle de tanışacaklar.
Mihmandarları eşliğinde bir çok lezzetin tadına varacaklar.
Ne güzel..
Tıpkı 23 nisanlarda Türk çocuklarının yurtdışındaki ailelere misafir olmaları gibi.

Doğu illerimizdeki çocukları kapsayacak bu uygulama batıya özenme özlemlerini ortadan kaldırabilir.
Ama başka farklılıkları ortaya çıkartır mı bilinmez.

Büyük şehirde yaşamış olmama rağmen denizle ilk defa onsekiz yaşında tanışan birisi olarak çok sevinmiştim.
Aynı duyguyu bu haberi okurken de yaşadım.
Dile kolay belki de şehirler arası ilk yolculuk ve ilk mayo. Ancak çocuklar için bile olsa mayo ve haşema tartışmaları yapılırsa da hiç şaşırmayalım.

Hemen bu konuda yazma gereği duydum.
Çünki bir çok uygulamada olduğu gibi bu etkinliğe de yine temkinli yaklaşmak gerekiyordu.

Bu düşünceyi canı gönülden destekliyorum.
Çocuklara gülücük kondurmak sözü sahte öpücüklerden daha değerli benim için.

Ancaaaak bu bir ideolojik nesil yetiştirme taktiği olmasın diye şüphelenmekten de kendimi alamıyorum.

Keşke yüzbin çocuk yerine ellibin aile hedeflenseydi.
Çocuklarını yetiştirmek sorumluluğunu başkalarına bırakmak zorunda kalmazlardı.

Aileler tatil dönüşünde sürpriz değişimlere hazır olsunlar.