Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

06 Ağustos '08

 
Kategori
Bilim
 

Derin Su Araçları

Derin Su Araçları
 


Bir denizaltı ancak birkaç yüz metre derinliğe dalabilir. Halbuki okyanusların derinliği, kıtasal sahanlıktan uzaklaşır uzaklaşmaz, ortalama 3.000 ile 6.000 metre arasında farklılık gösterir, bazen de bunun iki katını bulur.


Okyanus araştırmalarında ilk başlarda, bir kablonun ucunda asılı olarak dibe inen ve oradan topladıklarını yukarı getiren aletler kullanılmıştı. Sonraları içerisinde bir veya birkaç insan olduğu halde hayli derinlere inebilen aletler yapıldı.


Bu aletlerin ilki, Amerikalı "Beebe" ve "Barton"un geliştirdikleri, birkaç tane camı bulunan ve derin suyun büyük basıncına dayanabilen yuvarlak bir demir küreydi. Bir kablonun ucuna takılan bu "batisfer" (bathy=çok derin) 1948 yılında 1350 metre derinliğe indirildi. Lâkin, dalgaların etkisiyle küre çok fazla sallandığından yukarıyla tek bağlantı olan kablonun kopma ve kesin ölüm tehlikesi karşısında, daha derine inmekten vazgeçildi.


Balonla en yükseğe çıkma rekorunu elinde bulunduran Profesör Piccard, çok basit bir kuruluşu olan "batiskaf"ı, (bir diğer ismiyle "derinlik gemisi"ni)yaptırdı. Bu gemideki insanlar, içi benzin ve safra depolarından ibaret olan bir teknenin alt tarafında bulunan bir kürenin içerisindeydiler. Denizin dibine inmek için benzin bırakılır (benzin sudan daha hafiftir); yukarı çıkmak için ise safra atılırdı. Bu şekilde gemi, arzuya göre, sudan ya daha ağırdır, ya da daha hafif.


Batiskaf, suyun içerisinde, elektrik motoruyla çalışan bir pervane sayesinde istediği yere gidebilir; büyük hareket yeteneği vardır. Bunlardan, F.N.R.S. 2, F.N.R.S. 3, Trieste ve Archimede gibi birkaç model inşa edilmiştir. Bu gemilerle, okyanusların hemen hemen en derin noktası olan 11.000 metreye kadar inilmiştir.


Bu akıl almaz derinliklere inen insanlar olağanüstü şeyler gördüler... Zifiri karanlık içerisinde (ki, 150 metreden sonra denizin içerisi kapkaranlıktır) çevrelerine ışık saçan karideslerin, ahtapotların, denizanalarının, garip şekilli balıkların oynaştığı, bir çeşit sualtı cenneti görüldü.


Beebe ve Barton, o an yaşanan sahneyi şöyle anlatmışlar...


"Etrafımız pembe, mavi ya da yeşil, kuyruklu yıldızlar gibi kayıp geçen ve birbirlerini kovalayan, havai fişek gibi patlayan ışıklı hayvanlarla doluydu."


Bu derinliklerde büyük balıklara, hattâ kaşalotlara dahi rastlanabiliyor. İnsan onların bu basınca nasıl dayandıklarını ve nasıl soluk aldıklarını merak ediyor doğrusu.


Daha bir enteresan olan da, Houot ve Willm'in denizin dibinde ayak izine benzeyen izler görmeleri... Bu izler hangi esrarengiz hayvana ait olabilir acaba?

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..