Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '14

 
Kategori
Siyaset
 

Devlet adamı olmak

Devlet ansiklopedilerde; “kültürel birliği olan ve kurumsallaşmış bir iktidar tarafından yönetilen bir insan grubunun sınırlarla belirlenmiş bir toprağa yerleşmesi sonucu meydana gelen siyasal toplumdur” şeklinde;

Devlet adamı ise; devleti yöneten ya da devlet yönetiminde çok önemli rol oynayan kişi, Devlet adamı terimi ulusal ya da uluslararası alanda siyasette ya da kamu yönetiminde uzun süre görev almış ve saygın bir kariyere sahip olmuş kişileri kapsar. Diye tanımlanmaktadır.

Devlet adamı nasıl olunur?

Bir akademik eğitim, devlet kademelerinde göreve dayalı deneyim veya  siyasi çalışmalar ile elde edilen deneyim, yönetme kabiliyeti konuşma ve hitap yeteneği vs. meziyetlerin bulunması ve seçimle  devletin yönetme yetkisine sahip olmak devlet adamı olmaya yeterlimi?

Ansiklopedik bilgiler ışığında değerlendirir isek, yüzeysel olarak belki. Ancak devlet adamı olabilmek başlı başına bir meziyettir ki, bu meziyet kişinin doğuştan gelen bir takım özeliklerini eğitim,yetenek, çalışma ve tecrübe ile harmanlanması neticesinde ortaya çıkar.

Ebu’n Necip Sühreverdi; devlet adamında şu dört meziyet bulunmalıdır der.

- Terbiye

- Akıl

- Adalet

- Cesaret

Devlet adamının “İyi niyetle sağlam bir şekilde ayakta durması, memleketin huzur içinde devamı şu değerli özelliklere sahip olmakla mümkündür. Adaletli olmak, Akıllı olmak, Cesur olmak, Cömert olmak, Yumuşak huylu olmak, Vefalı olmak, Doğru olmak, Şefkatli, merhametli olmak, Affedici olmak, Sabırlı olmak, Şükredici olmak, Olgun davranmak,  Bilgili olmak, Namuslu olmak, Vakar sahibi olmak” diye nitelendiriyor. (Yönetenlerin Yönetimi s.51 1001 temel eser)

Ülke sınırları içerisinde milletin tamamını kucaklarken, komşu ve diğer dünya millet devletlerine de güven verirken itibarını da ortaya koyacak devlet adamı bu vasıfları mutlaka taşımalıdır.

Dünya kurulduğundan, devletler oluştuğundan bu yana hiç kuşkusuz büyük devlet adamları tarihe damgalarını vurmuş yaptıkları ile hala anılmakta ve kıyamete kadar da anılacaklardır.

"Visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı unvanına layık görülen Ulu Öner Mustafa Kemal ATATÜRK ise;Bir devlet adamında bulunması gereken belli başlı nitelikler için şunları belirtmektedir. 

- Önder olacakların, her ne olursa olsun mücadeleden dönmemesi, memlekette barınabilecekleri son noktada, son nefeslerini verinceye dek, mücadele uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine işin başındayken karar vermeleri gerekir. Yüreklerinde bu gücü hissetmeyenlerin teşebbüse geçmemeleri elbette daha iyidir. Çünkü bu durumda hem kendilerini ve hem de milletleri aldatmış olurlar.

- Uyrukları arasında değişik dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adaletli ve tarafsız davranmaya ve mahkemelerinde uyruklarıyla yabancılar hakkında adaleti eşit ölçülerle uygulamakla yükümlü olan bir devlet, düşünce ve vicdan özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır.

-  Devlet idaresi işlemez olursa, kişilerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir güç aracı kalmaz.

-  Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde, yöneticilerin tavırları yatar.

- Ülkenin tam bir birliğe gereksinimi vardır. Sıradan politikacılıkla ulusu parçalamak hıyanettir.

-  Ulusa efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu ulusa hizmet eden onun efendisi olur.

- Ulusları yönetenler için ilk ve en zor görev, kişisel bencilliğe kapılmaktan kendilerini korumalarıdır.

- Hükümetin hikmet-i mevcudiyeti memleketin asayişini milletin huzur ve rahatını temin etmektir.

- Coğrafi vaziyetler ne olursa olsun milletler birbirlerinden birçok rabıtlarla bağlıdırlar. Bu itibarla mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin de huzurunu, refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine her ne kadar önem veriyorsa, bütün dünya milletlerinin de saadetine aynı derecede hizmet etmeye çalışmalıdır. (KILIÇ, Selman. Atatürk’ten İnsanlığa Yol Gösteren Sözler s.35-47)

Devletleri devlet yapan ve saygın kılan devletin yöneticisidir.

Atalarımız: “Kusursuz insan olmaz.” demişlerdir. Doğrudur. Ama yönetim için de çok kusurlu insan olmaz.

Ülke olarak 10 Ağustos’ta ilk defa Cumhurbaşkanını halk seçecek. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en üst ve mutena makamına kim seçilecek? Siyaset ve medya şu anda Cumhurbaşkanlığı seçimi ve adaylara odaklanmış durumda henüz ortada kesinleşmiş adaylar olmasa da olası aday başbakan R.Tayyip Erdoğan üzerinde yorumlar ve değerlendirmeler yapılıyor.

Karpuzu tıklayarak kavunu koklayarak, domatesi yoklayarak, peynir ve zeytini tadına bakarak alan, oğluna kız bakarken kızın, kızına talip olan damat adayının  içkisi,sigarsı, kumarı, huyu,suyu,soyu sopunu soran araştıran, kiracısını titizlikle seçen bir milletiz. Ama iş devlet yöneticisini seçmeye gelince aynı hassasiyet ve titizliği büyük çoğunluğumuz göstermeyiz.

Oysa Doktor, mühendis, avukat vb. yetiştirmek için yıllarca eğitimi şart koşarız, sanayici, esnaf olabilmek için mesleğinin icabet ettirdiği bilgiyi, tecrübeyi ararız da devleti, milleti yönetecek kimsede neden bazı şartlar aramayız? Aslında çok şey aramamız lazım. Aranmazsa dövünmenin, sızlanmaların ardı, arkası kesilmez. Seçerken, tayin ederken bizi temsil eder mi? Bizi anlar mı? Bizi düşünür mü? İşte en azından bunları düşünmek zorundayız.

Yukarıda devlet adamı olmanın vasfını bu işin ehillerinin sözleri ile örneklemeye çalıştım. (Fiiliyatta Devleti yönetenlerden örnekler vermeyeceğim. Çünkü her biri bir kitap konusu olur, sizler zaten onların vasıflarını biliyorsunuz.)  Görülüyor ki, Devlet adamı olmak öyle herkesin harcı olan bir iş değil. Siyasetin içinde olmak, bir siyasi partinin genel başkanı olmak, bakan, başbakan hatta Cumhurbaşkanı olmak ile devlet adamı olunmuyor. Her çocuk doğuran kadın-anne, her araç kullanan-şoför vs. olamayacağı gibi devleti yöneten / yönettiğini düşünen her kişi de devlet adamı olamıyor.

Yapılacak iş adaylar ortaya çıktığında çok iyi analiz edilmesi, kaşı, gözü, güzel sözlü olmasına, adayın veya kendi siyasi düşüncemize göre, birilerine kızarak, birilerinin gazına gelerek değil, devlet adamı vasfını taşıyan hangi aday ise tercihi o adaydan yana kullanmak en doğru seçim olacaktır.  “Ya devlet başa ya kuzgun leşe”

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

 
Toplam blog
: 100
: 1366
Kayıt tarihi
: 12.08.14
 
 

Adana'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana'da Yüksek öğrenimini Konya Selçuk Üniversitesi Eğiti..