Devlet karar verdi: Sadece Yasin değil, hepsi hayalmiş!

Yargı, Hrant cinayetinin örgütlü bir cinayet olmadığına karar verdi. Samast'ın tetiği çekişine kadar olan tüm safahat aslında bir hayalmiş...Hayal olan sadece Yasin değilmiş yani, hepsi hayalmiş... Hayali Ercan'lar, Hayali Küçük Veli'ler...

Güzel... Yargı kararıdır, temyiz yolu açık olmak üzere saygı duyacağız elbet. Ama, ortada bu kadar "hayali" şeyler olması vicdanları rahatsız etti.

Türkiye'nin "faili meçhul"ler geçmişine bakınca şaşılacak fazla bir şey yok aslında. Bizde "derin devlet" kendi "hukukunu" uygulamıştır her zaman... Devlettir ne yapsa yeridir, ilkesi geçerli oldu daima.

Beni asıl şaşırtan CHP genel başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ile, kendisi de bir yargıç olan CHP'li Emine Ülker Tarhan hanımın bu karara tepkileri oldu.

E.Ülker Tarhan, "bu karar derin devletin kendini aklamasıdır" mealinde konuştu. Yani, gerçeği ayan beyan ortaya koydu.

O zaman bunun neyine şaşırdın, derseniz, şuna şaşırdım: Bu Sayın CHP'liler Ergenekon'un varlığını hiç kabul etmediler. Hatta Sayın Kılıçdaroğlu, Ergenekon'un nerde olduğunu bilsem gidip üyesi olacağım, dedi.

Ergenekon yoktur, deyip de, Hrant Dink cinayetinin bir örgüt işi olmadığı kararına tepki koymak nasıl bir çelişki!!.

Yani bugün Silivriye düşmüş paşalar için ağıt yakıyor, onların gönüllü avukatları oluyor ve hatta yargıçlara ağıza alınmayacak hakaretler ediyorsunuz ama Hrant Dink cinayetinin ardındaki askeri silsileye sahip çıkmıyorsunuz. Burada "örgüt yok" diyen yargıya da verip veriştiriyorsunuz.

 O zaman, şu soruyu sormayalım mı?...Silivridekiler "paşa" da, Veli Küçük ne?...Yoksa, bir zamanların meşhur Karagöz oynatıcısı "Hayali Küçük Ali"nin kardeşi midir "Hayali Küçük Veli"...Bu nasıl bir gösteri, bu nasıl bir kuklacılık...

Hrant Dink cinayeti, "derin devlet" işiyse -ki haklısınız- bu ülkede kaç tane "derin devlet" var. Ergenekonu o kadar da "derin" saymıyor musunuz yoksa?

Bu iş de, Susurlukda ışıkları yakıp söndürürken Ergenekon ortaya çıkınca tüm ışıkları karartmanız gibi bir şey mi?

Yoksa, Hrant cinayetinin arkasındaki "derin devlete" sahip çıkmaya utanıyor musunuz?

Yoksa, bu fark "derin devlet" içindeki "ulusalcı/ milliyetçi" ayrışmasın mıdır?

Varsa eğer böyle bir ayrışmanın bir mantığı var mıdır, bir gerçekliği var mıdır?

Benim bu sitede yazdığım ilk yazı "Hrant'ı kim vurdu?" başlıklı yazıydı, dört yıl önce...O yazımda, Hrant için ağlamak yerine, insanları ensesinden vuran bu derin gücü yakalayıp bağlamak gerektiğini vurgulamıştım.

Hrant'ı kimin vurduğu belli oldu olmaya da, yakalayıp bağlamak kolay olmayacak.

Çünkü, Ziya Paşa'nın dediği gibi:

Kadı ola davacı ve  muhzır dahi şahit

Ol mahkeminin hükmüne derler mi adalet

Diyor ki, Ziya Paşa: "Kadı (hakim) davacı olsa, mübaşir de şahitlik yapsa, bu mahkemeden adalet çıkar mı"

Çıkmaz!