Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Devletin polisine saldıranlar bugün devletin okuluna gitti mi gitmedi mi?

Devletin polisine saldıranlar bugün devletin okuluna gitti mi gitmedi mi?
 

Devletin polisine saldıranlar bugün devletin okuluna gitti mi gitmedi mi? Okula gitmiyorsa tamam. Okula gidiyorsa? Okula gidiyorsa? Devletin okuluna gidiyorsa?

Bayram günü on sekiz yaş altı çoluk çocuğu Siteler polis karakoluna ellerine (ki bu grup hazırlamamıştır) o molotof kokteylleri, havayi fişekleri verip attıran korkaklar hangi ideolojiyle hareket ediyorlar? Provokasyon olduğu gün gibi aşikar olay istediği hedefe ulaşamayınca bayramın son günü tekrarlandı. Karakola saldırıldı. Hem Mersin’de, hem Yüksekova’da devletin güvenlik kuvvetlerine saldırıldı. İster çocuk ister büyük. Bir açılım var iken. İstanbul’da bu milletin parasıyla alınan otobüs yakıldı, PTT şubesi talan edildi. Kendini tüm Kürtlerin sözcüsü ilan eden ve bu arada pkk sözcülüğünü de yine bu devletin çatısı mecliste, dile getiren DTP şaşkın beşgin saatlerce sıcak parti binasında, çay kahve arasında tartıştılar. Üç aşağı beş yukarı yapacakları açıklamayı tahmin ediyoruz…

Ben bugüne kadar çocukları ve kadınları öne süren zihniyeti hep acıyarak izledim. İnsan kendi evladını, kendi anasını, karısını, kızını zarar görmesi an meselesi olan bir ortama sürer mi? Bu on sekiz yaş altı çocuklar eğer devletin okullarına gidip, eeee tatil günleri devlete baş kaldıralım diyorlarsa bu devletin okullarda devlet, millet, vatan ilişkisini yeterince… Mersin dinlerin kardeşlik kenti… Bu konuları özellikle sabırla esas muhatabı insanlarla konuşuyorum. Aslında onlarında kafası karışmış. Onları dinledikten sonra kendi düşüncelerimi anlatınca farklı bir pencereden baktıkları zaman… Gençlerle yaşlılar arasında bile olabildiğince ayrılıklar oluşuyor. Şu aralar sıkça bir cümleyle itham ediliyorum girdiğim toplumlarda. Aile arasında dahi bu sözle karşılaştım. Peki niye bu söz? Bu vatanın bütünlüğünü savunmak, şehitlerin acısını yürekten hissetmek… Atatürk ilke ve inkılaplarını… Kardeşim din AKP’nin, vatan, millet MHP’nin Atatürkçülük CHP’sinin tekelinde değil. Hem laiklik anlayışını savunur hem de dinine bağlı olunur. Vatan, millet, bayrak, din, Atatürkçülük bir arada olur kardeşim. Olur. Eskiden ideolojiydi. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Sempatizan. Filanca partinin sempatizanı… Parti sempatizyanı? Şaşkınım… Bu arada Siteler Karakolu ve Mersin Emniyet Müdürümüz A. Öksüzün provakatifliğe karşı gösterdiği aklı selimliliği de kutlamak lazım. Geçmiş olsun dileklerimle. Ötekileştiriliyoruz diyenler acırım halinize. İşin aslında trajik komik hali ötekileştirmeyi yapanlar bizzat ötekileştirildiğini düşünenler. En büyük zararın kendilerine olacağını göremeyecek kadar at gözlüğüyle bakıyorlar.

Efendim bir daldan dala programımızın ayyyy! Pardon yazımızın daha sonuna gelmişken burada iki nokta koyup bir dip not yazacağım. Özden Yola giden yazılarını sürekli takip ettiğim bir köşe yazarımız. Dostumuzda… Köşe yazarlarıyla ilgili bir yazı yazmış. Doğruluk payı da hatırı sayılır var. Şu var ki sadece insanlara kendi düşüncelerini yazarken bilgide vermek lazım. Hiç birimiz her konuda uzman olamayacağımıza göre… Bilgiyi teknoloji yardımıyla okuyucuya göndermek en doğrusu. Zaten okuyucu okuyacağını öylesi güzel şekilde ayırt ediyor ki! Sakın üstüne alınma dedi Özden Bey… Yok, üstat niye alınayım. Ben köşe yazarı fotokopisiyim. Siz köşe yazarlarını kastetmişsiniz :) Benim kalemim çokkkk .. Gelelim… Benim gözümde basında köşe yazmak; Halkın el feneri olmalı, Temas ve mesafeyi iyi ayarlayacağım diye meslek ilkeleri ve kişiliğini zedeleyecek hareketlerden kaçınmalı köşe yazarı. Yazdıklarına önce kendi inanmalı, pişman olmamalı… Kelepçe korkusu bile yazmasını engellememeli. Yazar sisteme muhalif olmalı. Ama sisteme muhalifim diye halkın değerlerine saldırmamalı. Yandaş olmamalı… Ahlak erozyonunu, sosyal adaletsizliği, zengin fakir arasındaki uçurumu, üçkâğıtçıyı siyasetçiyi korkusuzca kaleminden kâğıda döken olmalı. Şaibeli yemek, ziyafet eğlence gibi toplantılara katılmamalı, hediye kabul etmemeli, , rüşvet gibi verilen tatillere gitmemeli. Yazılarında imla kuralları ve doğru Türkçeyi de ihmal etmemeli. Hele teknoloji harikası pclerdeki programlarda zaten bu var. Yani iş kolay. Toplumun zaaflarını ortaya çıkarıp ve bu zaafların yok edilmesi adına alternatifini üretirken ahkâm kesmemeli. Bilgilendirme yaparken de ne olursa olsun kopyala yapıştırsa da gerçek kaynaklardan doğru bilgilendirmeyi yapabilmeli. Sömürüyü yazmalı… Yolsuzluğu yazmalı… Halkı yazmalı… Sefaleti yazmalı… Yazmalı…. Yazarken de ‘’halkının çıkarlarını, kendi çıkarlarından üstün tutmalı’’ Halkın sesi olmalı, halkın davasından vazgeçmemeli. Köşe yazarı kalemini hiçbir şey için frenlememeli… Haksızlığı yazmalı… Sahibinden acele satılık olmamalı(bu söz benim değil ama çokkkk seviyorum) Amannnnn…. Sende okuyucu olarak ne çok şey istiyorsun köşe yazarlarından … Eeeee …. Olsun acanım okadar. Peki sen köşe yazarı… Iıııııı Köşe yazarı fotokopisi. Peki köşe yazarı fotokopisi bayan sen bu kriterlere uyuyor musun? !!!!!!!!!!!!!!!!!! Bilmiyorum. Sanırım uyduğumda tam kriterlere fotokopi silinecek köşe yazarlığının başından… İyi, oldu Özden Yolagiden’in yazısını okumak kriterlerin çıtası yüksek olmalı köşe yazarları için. Çünkü ayaklar altına inen bir basın şu an…

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..