Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '07

 
Kategori
Mizah
 

Dijital aşkımız

Dijital aşkımız
 

Aziz milletimin bu kadar teknoloji sevdalısı olduğunu asla düşünemezdim. Hele geçenlerde bir elektronik mağazası açılışında mağazanın yağmalanmasını acayip garipsedim. Hele aynı yağmaya birkaç işletme güvenlikçisinin de katılması inanın kanımı dondurdu. Yahu meğer ne kadar severmişiz teknolojiyi..!!!

Bu konunun tahlilini yetkili kurum ve kişilere havale etmek en doğrusudur diyerek ben sizlerle elektro gözlemlerimi paylaşayım. Paylaşayım da dijital hastalığımızın hangi boyutlara geldiğini görelim.

Geçenlerde bir AVM’nin 3. katındaki sinema salonu girişindeyim. Filme 5 dakika var. Bulunduğum kattan zemindeki kafeteryaya kuşbakışı yapıyorum. Aşağıda, 30-40 masalık kafe tıka-basa dolu. Kızlı erkekli genç bir nesil harala gürele muhabbete tutuşmuş. Manzaraya buradan bakınca oldukça ilginç bir görüntü takılıyor gözüme. Bütün masalar birbirine o kadar benziyordu ki. Her masada sadece 2 şey mutlaka var. Sanki birileri az önce herkesin masasına dağıtım yapmış. Birer cep telefonu, birer paket de en pahalısından sigara. Gözüm ısrarla aradı, bir gazete, bir dergi, ya da bir kitap… Maalesef göremedim…

….

Ertesi gün berberimdeyim.

Usta tam jileti usturaya geçirirken telefonu çaldı. Düğmeye bastı, konuşmaya başladı. Ama işini bırakmadı. Berber dediğin geveze olur ama işini aksatmaz. . Mikrofon moduna geçmişti telefon. Konuşmaya tanık olmamak mümkün mü? Evden kızı arıyordu. ‘baba kontur atsana’ talebi için. Berberimin yüzünü aynada gördüm. Mimikleri teknolojiye kalay moduna geçmişti sanki..

….

Bu kez mahallemin kahraman bakkalındayım. Süpermarket artığı alışverişlerin durağında yani. Bir sigara, gazete, ve bir de meyve suyu alayım dedim. Baba müşteriye koştururken ufaklıkta bilgisayarın başında eğleniyor zannetmiştim. Hesabı verirken 8-10 yaşlarındaki bizim ufaklık babasına şöyle ünledi;

Babacım fanta stoğumuz bitti! İhtiyaç dosyasına geçiyorum…


Bu hikayeyi de geçen hafta yaşamıştım.

Bir akşam üstü, hava iyice ayaza çekmiş. Günlerdir ihmalimin kurbanı olan ayakkabılarım ‘beni boyat’ diye bar bar bağırıyor. Köşedeki boyacı iyi bir tesadüftü. Ayakkabımı sandığa koydum. Az sonra boyacı da garip kıpırdamalar olmaya başladı. Sanki kafasıyla bir şeye tempo tutuyordu. Dedim tik var galiba zavallıda. Merakımı yenemedim sordum.

- Oğlum kafanı ne diye sallıyorsun?

Boyacı montunun içinden o meşhur cihazı çıkardı;

Walkmen dinniyom abeyyy!..

K.Tipioğlu

 
Toplam blog
: 70
: 734
Kayıt tarihi
: 27.11.06
 
 

Bir şirketin H.İlişkiler sorumlusuyum. Gündeme mizahi pencereden bakmak ve ürettiklerimi paylaşmak i..