Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '13

 
Kategori
Siyaset
 

Diktatörlü demokrasi...

Diktatörlü demokrasi...
 

Yazımın başlığı anlamsız mı?
 
Hem diktatörlük, hem de demokrasi, ikisi bir arada olur mu?
 
Bugüne kadar öğrendiklerimize bakaranız, elbette hem demokrasi olacak, hem de dikta rejimi... İkisi bir arada asla bağdaşmaz.
 
Öğrendiğimiz bir başka şey daha var. Biz, toplum olarak demokrasi nedir, diktatörlük nedir, onları da tam anlamı ile kavraya bilmiş değiliz. Bir başka anlatımla, ikisinin de tanımlama sınırlarını bilmiyoruz.
 
Sözlüklerde demokrasinin tarifi; halk egemenliği, halkın önceliği, halkın istediği şeklinde. Yani, çoğunluğun istediği değil...
 
Çoğunluk; ancak yönetimi seçer, yönetim toplumun ihtiyaçlarını karşılar ve devleti yönetir.
 
Diktatörlük ise, belli bir siyasi gücün, denetimsiz olarak yönetmesi demektir. Bir başka anlatımla "Ben ne dersem o" anlayışı içindeki yönetime diktatörlük diyebiliriz.
 
Tarihte gördüğümüz ve yaşadığımız örneklerdeki gibi, diktatörler darbe sonucu kendileri de gelebilirler, seçimle de işbaşına gelebilirler.
 
Aslına bakarsanız, yönetimlerin nasıl geldikleri değil, nasıl yönettikleri daha önemli...
 
Nasıl gelirseniz gelin, toplumu baskı altında tutmaya çalışıyor ve bunu da başarabiliyorsanız, bunun adı "Demokrasi" olmaz. Bunun adına "Diktatörlük" dersek, tarifine baktığımızda o da yanlış olmaz.
 
Demokrasi ile diktatörlük arasındaki ince çizgi, yönetenin, yönetilen üzerindeki "Yönetme" biçimidir. Eğer toplumun isteklerini, ihtiyaçlarını dikkate alarak, devletin varlığı ve bütünlüğü için çalışıyor, toplum da bundan dolayı mutlu ve refah içinde yaşıyorsa, demokrasi içinde yönetiliyor demektir.
 
Eğer toplum dikkate alınmadan, kendi beyninizdeki ideolojiyi yerleştirmek uğruna "Ben ne dersem öyle olur, doğrusu da budur" diyor ve toplumu baskı altına alıyorsanız, bunun adını isteseniz siz koyun, biz buna diktatörlük diyoruz...
 
Bütün bu değerlendirmeler ışığında baktığımda, yasalarımıza göre Cumhuriyet şeklinde ve Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan ülkemizde, nasıl demokrasi ile baskı rejimini bir arada yaşıyoruz, açıkçası nasıl becerebiliyoruz bunu, anlamakta zorluk çekiyorum.
 
Yazıma eklediğim fotoğrafa bakınız...
 
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama, başarılarından dolayı kız basketbol takımını ağırlıyor ve berber fotoğraf çektiriyorlar. Bu arada iki sporcu kız, Obama'ya "Kulak" yapıyor. Obama farkına varıyor, dönüyor ve gülümseme ile karşılıyor...
 
Sporcu kızların Başkan'a yaptıkları doğru mu?
 
Bizim anlayışımıza göre elbette değil...
 
Ancak bu resimde Obama'nın tavrı çok önemli...
 
Yönetenlerin, yönetilenlere karşı hoşgörü ile yaklaşmaları, demokrasinin tariflerinin içinde yer alır. 
 
Sayın Başbakan "Başkanlık" istiyor, isteyebilir, bir sakıncası da yok ayrıca. Ancak bugüne kadar topluma tahammülü yok iken, başına böyle bir şey gelse, o sporcuların hali nice olur, düşünemiyorum bile...
 
Ama toplum olarak bizler, demokrasi ile dikta rejimini bir arada pek güzel götürme başarısını gösteriyoruz ki, kimse başaramaz bunu...
 
05 AGUSTOS 2013
İBRAHİM PEKBAY
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..