Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

29 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dış Politikada kol kesip çıkmak

Dış Politikada kol kesip çıkmak
 

Genelde, bir finans terimi olan kol kesip çıkmak, öngörülen büyük zararları karşılamak için az zararla yapılan işlemi durdurmak anlamı taşır. Peki bu Dış Politikaya uygulanabilirmi. Diplomatlara göre asla olmaz, çünkü Diplomasi de hiçbirşey siyah veya beyaz değildir ve grinin tonları üzerinde hareket edilir. Siyasetçilere göre ise mümkündür. Oluşacak riski siyasetçinin yüklenmesi ve ödemesi kaydıyla olabilir. Ülkeler, özellikle belirli stratejik hedefleri olan bölgesel güçler, arasıra üstlerine fazla gelindiği ve bu durumun ulusal çıkarlara uymadığı gerekçesiyle kol kesip çıkabilirler. İşte ana soru bu.Türkiye bunu yapabilir mi...

İki çok tartışılan konuyu ele alalım. İlki, Ermenistanla imzalanan protokoller. Diplomasi açısından birinci sınıf olarak nitelenebilecek bu protokollerin, her iki ülkenin parlementolarında onaylanmasının mümkün olamayacağı, bazı bilinen köşe yazarları hariç, okuma yazma bilen herkes tarfından anlaşılmıştı. Ancak Başkan Obama'nın, TBMM de milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak söylediklerinden sonra böyle bir adımın atılması zorunluluk haline gelmişti ve ABD Dışişleri sonucun böyle olacağını ilk günden beri biliyordu. Türkiye ABD nin protokolleri onayla baskısına direnebilir mi? Bu sorunu cevabı sanırım evet olacaktır. Dolayısı ile bu meselede ilişkilerin tamamını riske atacak radikal çözümlere pek gidilmez. Sadece orta ve uzun vadede başka konularıdaki tezleri pekiştirmek için kullanılabilir ve bu ara yapılan da odur.

İkinci konu. İran'ın nükleer programı ile ilgili, iki güvenlik konseyi üyesi ülke olarak, Brezilya ile birlikte, girişilen ve Takas Anlaşması ile sonlanan çabalardır. Düşünebilen herkesin, olumlu bir girişim olarak değerlendirdiği ve Başkan Obama'nın Nisan ayında Başkan De silva ve Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektuptada desteklenen bu girişime, genelde olumlu bakılırken, başını Dışişleri Bakanı Clintonun çektiği bir gurup kesin olarak karşı çıkmaktadır. Başlangıçta çok tuhaf gelen bu durum, aslında fazla yadırganmamalıdır. Bakan Clinton son seçimlerde Başkanın en dişli rakibi idi ve büyük bir olasılıkla bundan sonraki seçimlerde de öyle olacaktır. Ayrıca ABD Dışişleri , geleneksel politikaların fazla esnemesinden hoşlanmaz. Onlara göre ABD nin dünyanın hertarafında çıkarları vardır ve bu çıkarların korunması, yasalar tersini söylese de siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi iştir. Özellikle Petrol arzı ile ilgili ABD politikalarının çizgi dışına taşması, Brezilya gibi bölgeye uzak bir ülkeye ve Türkiye gibi ciddi sorunlar yaşatılan bir ülkeye bırakılamaz. Bir Başka önemli nokta ise Radikalden Murat yetkinin de yazdığı gibi, tek bir ABD yoktur, tek İranda yoktur ve doğal olarak tek Türkiyede yoktur. Diğer bir deyişle siyasetçilerin kafasındaki oyun planı ile diplomasinin oyun planı farklı olabilir.

Türkiye, bu konuda kol kesip çıkabilir mi? Cevabı en zor sorulardan biri budur. Belki yapamaz ama en azından Güvenlik Konseyindeki yaptırımların oylamasında kabul oyu vermeyebilir. Arasıra çok radikal çıkışları bilinen Başbakan Erdoğan en azından bunun yapılmasını isteyecektir. Bu arada Bakan Clinton'un dozu gittikçe yükselen ve diplomasi sınırlarını zorlamaya başlayan demeçleri ilişikilerin iyiden iyiye zarar görmesine sebep olabilir. Bana göre Türkiyenin İran tarafından kandırılıyor açıklaması bu işi en üst noktaya taşımıştır. Türkiye, doğrudur yanlıştır, komşularıyla sıfır sorun politikası uygulamaktadır. Bölge üzerinde stratejik çıkarı yoktur ve İran la sınır komşusudur. Bu durumda Takas Anlaşmasında sonuna kadar diretmek ve gerekirse Güvenlik Konseyindeki yaptırım oylamasında red oyu kullanmak hakkı da vardır.Burada kimin zararlı çıkacağına gelince sanırım böyle bir durumda ve gelecekteki gelişmeler dikkate alındığında ABD nin kaybı daha fazla olacaktır...

O zaman ne yapılabilir. Bakan Clinton ikna edilmeli veya Başkan Obama siyasi ağırlığını koymalıdır. Peki yapılabilir mi? Bunu göreceğiz. Yapılmaması gereken Türkiye ve Brezilyanın geri adım atmasıdır. Rusyanın Anlaşma hakkında sıcak konuşması ve Çin in hiç konuşmaması ABD yi iyiden iyiye zorlayacağa benzemektedir. Bu arada Bölgede Nükleer silahı olan İsrailin durumu da artık masaya getirilmelidir. Hernekadar Kitle İmha Silahlarının bölgede yasaklanmasına ilişkin bazı görüşmeler yapılıyorsad a burada İsrailden hiç bahsedilmemesi manidardır.

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..