Dişi seksapeli en güçlü olan canlı hangisidir?

Ya da kulağımızı diğer elimizle tutalım ve soruyu farklı tarafından soralım: Erkek kısmının, şehvetine en çok düşkün olduğu canlı türü hangisidir? Ne kendi kendime sordum, ne de bir başkası tarafından sorulan bu sorulara muhatap kaldım. Ama açık söyleyeyim, biri de bana sorsa idi sanırım ilk aklıma gelen cevap, şöyle yayıla yayıla bir “biiiz” olurdu. Tıpkı sizin tahminlerinizin de bu yönde olduğunu tahmin edebildiğim gibi.

Malumunuz, dünya üzerindeki eşeyli üreme yapan mahlukatın, “homosapiens” grubu hariç nerede ise tamamının erkeği, dişisinden daha albenili, gösterişli ve çekicidir. Işıl ışıl yanan tüyleri ile horozlar, erkek tavus kuşları, koca yeleli erkek aslanlar, kıvrım kıvrım ihtişamlı boynuzları ile koçlar; dişilerinin yanında müthiş cazibeli dururlar. Ancak insanlarda durum farklılık arz eder. Beşer-şaşar familyasında kadın, tarih boyunca erkeğe göre daha bir cins-i latif olmuştur. Seksapelite denildiğinde kimsenin aklına erkeğin cazibesi gelmez. Nerede ise tüm güzellik ve estetik sektörü, kadın üzerine çalışır, kafa yorar. Biliyorum, “metroseksüel erkek” muhabbetleri falan da var son zamanlarda ama bunlar, daha rüştünü ispat edemedi, genellemelere girecek kadar.

Şimdi bu gerçeklerden hareketle, başta sorduğumuz soruların cevaplarını “insan” olarak vermemiz gayet normaldir diye düşünmekteyim. Ama kazın ayağı öyle değil işte...

Değerli Okurlar, “güve” denilen hayvanı, sanıyorum birçoğumuz hayatımız boyunca bir kez olsun görmemiş olsak da her birimiz bilir ve tanırız. Bu arkadaşların sayesinde, kışlık ve özellikle de yünlü giysilerimizi naftalinlemeden kaldırmak yürek ister. Yoksa canına okur, delik-deşik ederler güzelim kazaklarımızı, atkı ve berelerimizi.

Şimdi sıkı durun; bir erkek güve, cins-i latifi dişi güvenin kokusunu, tam on dört kilometre mesafeden alabiliyormuş. Nasıl oluyor demeyin, vallahi ben de zoologların yalancısıyım.

Şimdi burada konuyu çift taraflı değerlendirmek gerekiyor, başta da belirttiğim gibi. Bu güve dişisi, nasıl bir seksapele sahip, nasıl hoş bir koku yayıyor ki adamın içini, ta on dört kilometre öteden gıcıklayabiliyor? Enteresan. Ya da mahlukat içerisindeki en şehvetperest erkekler, güve kardeşlerimizin içinde midir, tebrik mi etmek lazım, ayıplamak mı, inanın bilemedim.

Bu zoolog takımının tespitlerinden birini daha, unutmadan söyleyeyim. Dünya üzerindeki canlılar içinde, sadece zevk için cinsi münasebette bulunan iki tür var: Biri yunuslar, diğeri de insanlar. Ne kadar ilginç diyerek ağız-yüz oynatıp, “yok artık, ne alakası var?” nidalarıyla şaşırmak zamanı değil mi?. Ancak benim tahminim odur ki bu konuda yunusları yalnız bıraktık bile. Cinselliğin bu kadar metalaşıp “et marketingi” şekline dönüştüğü günümüzde, bence zoologlar bu işe insanları karıştırmamalı. E yunusların da bir şerefi var ama değil mi?