Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Diye biri

Diye biri
 

Bütün cümleler bende zaten gerisini boşver.

Üzüldüm, yazdığım onca şeyin bir anda silinmesine. Yine, tek bir tuşa yanlışlıkla dokunmamla kaybolmuştu tüm yazılım.

Şimdi yok, diyerek başlamıştım satır başına. Ve,

Şimdi yok

Aslında varla yok arasında bir yerde.

Hani hep yanıbaşınızdaymış gibi ama sadece size özel bir duygu bu. Sadece sizin hissettiğiniz.

_Özür dilerim.

Öylece sana bakakaldım. .Ne olduğunu anlamaya çalışmak bir yana neden benden özür dilemek istediğini düşünmeye çalıştım. O an zaman durmuştu bir yerlerde ama bunu sadece sen ve ben biliyorduk sanki. Yanıbaşımdan geçenlerin hiçbirini sanki daha önce görmemiş gibiyidim. Tıpkıı seni daha öncesinde hiç görmemişim gibi.

Bana da yüreğinde küçüçük de olsa bir yer ayırsaydın ve bende bunu bilebilseydim.

Dipsiz bir kuyunun içinde olduğumu düşündüğün anların büyüsündeyken farketmiştin sen beni ve bende şimdilerde özümserken seni. Kendin gibi sanıp içine almayı düşlediğin biri olmuştum tüm etkilendiğin türevlere inat. Bense yapılan tüm eylemlerimin arkasında duyduğum bu sözle irkilmiştim bir anda, olduğum yerde. Kalakalmıştım öylece.

Herşey, bende ki herşey o sözle başladı bir anda.

Öncesinde varla yok arasında sayabildiğimiz kişilerden biriydin.

Hani,

Ekmek almaya gittiğinde bakkala, içeri giren diğer bir kişinin gazete ve sigara aldıktan sonra gözden kaybolması gibi. Parkta dolaşırken , uzakta ki simitçiden, simit almaya çalışan bir diğeri gibi. Yolda yürürken yanıbaşından geçen diğerleri gibi. Dalgalarla keyif içerisinde boğuşurken aynı keyfe kulaç atanlar gibi. Denizin ortasında hareket halinde ki geminin güvertesinden martılara simit atan yolcular gibi. Kayak yaparken rüzgarın en sert halinin yüzünü yalamasına aldırış etmeden kaymaya devam edenler gibi. Sen yüreğini yangın yerine çeviren x kişinin alevini gözyaşlarınla söndürmeye çalışırken yağan yağmura aldırış etmeden yüremeye devam edenler gibi. Daha çok var ama söylemekten yorulur gibi olduğun için tümünü içine alıp son bir benzetmeyle yanıbaşından geçip giderken gözünün arkada kalmadığını bildiklerin gibi.

Yok, o kadar da değil canım.

Sen ve ben yazılan tüm bu karakterlere örnek olamıyacak kadar çoktan tanıyorduk birbirimizi. Ama sıfatımız, ne yazık ki henüz öznel hale geçememişti.

Aşkın hangi halini seversin diye sorsalardı şimdi bu anda, sanırım diliminden dökülebilecek tek sözcük, sonsuza kadar tükenmeden süreni olanı olurdu.

Hiç bir aşk sonsuza kadar sürmedi . Varsa da ben bilmiyorum , duymadım , okumadım, yaşamadım ve yazmadım.

Her Aşk kendi içinde ve zamanla parçalara bölündü.

Neyse,

seni anlatıyordum. Yani sen bendeki x halini.

Dedim ya öylesine biriydik birbirimiz için. Tanısakta birbirimizi uzaktan uzağa , yakınlaşmayı hiç bilememiş iki fani.

Akşamları olunca garip bir hüzün çökerdi yüreğime. Yanlızlık olgusunun hiç eksilmeden yanı başımda durur halini hiç mi hiç özümsemezdim. Ama uzakta kalamazdım (yanlızlık) ondan. Çevremde bir sürü arkadaşım vardı. Ama hiç biri ben gibi değildi. Hep bir şeylerin eksikliğini hisseder ve bu durumuma içten içten üzülür kahrederdim kendimi. Günler ayları aylarda yılları kovalar misali. Zaman denilen o kavram alır götürürdü sürekli olarak beni. Geçmişe. Hiç kopamamıştım bu durumdan, anı an içinde yaşamanın keyfini çok az yaşamıştım.

_Derinlere dalma, boğulursun...sözlerini çok kereler daldığım yerden duyduğumda irkilerek karşılık vermiştim o anlara. Ve o anlara tanıklık ederken aslında ben nerdeyim nerelere gidiyorum sözünü kazırdım yüreğime.

 
Toplam blog
: 67
: 606
Kayıt tarihi
: 11.09.07
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. 13 yaşında bir kız çocuğum var. Hayatı inişli çıkışlı, her halinde seviyor..