Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '10

 
Kategori
İlişkiler
 

ulaşılamayanı istemek

ulaşılamayanı istemek
 

brent lynch


Bugün anlamsız şekilde, araması muhtemelen bugün imkân dâhilinde olmayan birinin telefonunu bekledim. Sonra aptal tekrarlar halinde kendime sorular sordum. Neden aramadı? Aklına gelmedim mi? İşi mi vardı? Çekindi mi? Sonradan vaz mı geçti? Öylesine mi görüşüyordu? vs. vs. vs.

Böyle soruları bıktırarak kendime tekrar tekrar sorduktan sonra, cevaplarını da alamadıktan sonra tabii ki, bu sefer şunları sormaya başladım. Neden insan ulaşılamayanı ister? Onu istemeyeni? (Ya da onun kadar istemeyeni, ya da istemek gibi bir düşüncesi dahi olmayanı...) Oysa onu isteyenler vardır bir tarafta da. İşte melankolik yalnızlık ile kendine güvenini kaybetmenin ince sınır çizgisi bu noktada başlar. Bu aşamayı da hasarsız atlattıktan sonra aslında çok problemli birinin beni isteme olasılığının ne denli yanlış ve tehlikeli olduğu aklıma geldi.

Gittikçe gerçeklere yaklaşıyordum sanırım. Ama hoşlanmıştım ondan ne bileyim, onun da benden hoşlandığı belliydi. Her neyse, asıl önemli olan nokta şu ki ben ona sadece yardım etmek istedim. Çünkü onda kendimi gördüm. Bir zamanlarki beni gördüm. O zaman en çok isteyeceğim şey birinin beni karşılıksız, içten ve dürüstçe sevmesiydi, anlamasıydı, yardım etmesiydi. Bunu da düşündükten sonra artık telefonu beklememeye karar verdim. Kafası çok karışıktı, çok problemliydi, bazen de acımasızdı. Eğer yardım isteyecek olursa beni arar, istemediğinde ise ben arasam bile zaten ona ulaşamayacağım demektir ve bu nedenle de sadece ufak bir hatıra, kısa ve kuvvetli bir kalp ağrısından başka bir şey olmayacaktır...

 
Toplam blog
: 29
: 347
Kayıt tarihi
: 28.11.06
 
 

Öğrendiklerimiz unuttuklarımızdır bazen ve biz unuttuklarımızı hatırlamak istemeyiz… Bu blogda ne..