Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '09

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Doğu'nun incisi İshak Paşa

Doğu'nun incisi İshak Paşa
 

Doğunun İncisi


İshak Paşa Sarayı Hatırına…

Çok istedim ama görmek bugüne kadar kısmet olmadı. Birçok yer gezdim, bazılarını sizle paylaştım ama ne yaptıysam İshak Paşa Sarayı’nı bir türlü denk getiremedim. Ben de oturdum, düşündüm ve sanal ortamda bir göreyim dedim şu sarayı. İyi ki de yapmışım.

Önce tahmin edeceğiniz gibi wikipedia ile başladım. Bu sayfada yazıldığına göre İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubeyazıt'ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine kurulmuş, kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesiymiş.

Sarayın yapımı 1685'de Doğubeyazıt Sancak Beyi ve onun oğlu Mehmet Paşa tarafından 1784'te bitirilmiş. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür. Burada yer alan "İshak meram üzere kerem kıldı cihanı-Binyüzdoksandokuz buna oldu tarih" beytinden sarayın miladî 1784 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. 7600 m² bir sahada yapılan sarayın inşaası 99 yıl sürmüştür. Dile kolay tam 99 yıl…

Türk mimarisinin en güzel örneklerinden olan İshak Paşa Sarayı; Türkistan, Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini birleştiren bir yapıymış. Camiinin kubbeleri Türkistan kubbeleri gibiymiş. Saray Topkapı Sarayı'nı benzetiliyormuş, kapıları ise Selçuklu stilindeymiş. 50 x 115 metre alanı kapsayan sarayın Harem Dairesi iki katlı, diğer bölümleri tek katlı imiş. Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış. Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilebiliyormuş. Diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevriliymiş. Kapıdan, önce dış avluya girilirmiş. Dış avlunun etrafında uşak ve seyis odaları ve tavlalar varmış. Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde büyük bir kapıdan giriliriş. İç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar, ortadaki harem dairesinin duvarlarında İshak Paşa'yı öven yazılar bulunmakta imiş. Kapının iki yanında iki aslan heykeli varmış. Divan odası (toplantı salonu) ise 20 metre genişlik ve 30 metre uzunlukta imiş. Hani tarihi romanlarda hep yazar ya padişahı ziyarete gelenler, önce bu avluda hizmetliler tarafından karşılanır ve divan odasında ya da şimdiki adıyla toplantı salonuna alınır sonra uygunsa padişahla görüştürülürmüş herhalde bu mekandan bahsediyor romanlar…

Saraya ait bence en önemli ayrıntı dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen sarayı olması. Taş duvarların içine gömülen boşlukların varlığı bu fikri gündeme getirmiş. Düşünsenize 1600-1700’lü yıllardan bahsediyoruz.

Eskiden sarayın olduğu yer, sarayın tam ortada bulunduğu bir yerleşim merkeziymiş. Ova tarafında evler, diğer yanlarda camiler, mezarlık ve diğer yapılar varmış. Fakat bu yapıların hepsi yıkılmış. Saray son yıllarda yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtarılmış. Çok şükür, yoksa bir tarihten daha olacakmışız.

Tarih demişken, biraz da tarihinden bahsedelim. İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliye olmakla birlikte İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsü olarak biliniyor. Yaptığım araştırmalara göre Doğubeyazıt İlçesi'nin 5 km. doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan Saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri'ndeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.

Saray binasının bulunduğu zemin vadi yakası olduğundan, kayalık ve sert bir yerdir. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı (kuzey, batı, güney) dik ve meyillidir. Sadece doğu tarafında müsait bir düzlük vardır. Sarayın giriş kapısı buradadır. Aynı zamanda en dar cephesidir. Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.

İshak Paşa Sarayı şu mimari bölümlerden meydana geliyormuş:

Dış cephe,

Birinci ve ikinci avlu,

Zindan,

Selamlık dairesi,

Cami binası,

Aşevi (Darüzziyafe),

Hamam,

Harem dairesi odaları,

Fırın,

Merasim ve eğlence salonu,

Takkapılar,

Cephanelik ve erzak odaları,

Türbe binası,

İç mimariden bazı bölümler (kapılar, pencereler, dolaplar, şerbetlikler, şömineler vs.)

Saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir. Saray bölümü iki kattan oluşmaktadır. 366 oda da bu iki kat içinde yer almaktadır. Her odada taştan yapılmış ocaklar vardır. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu göstermektedir. Divan salonu 20x3 m. boyutlarındadır. Duvarları ve tabanı taştandır. Duvarları Türk hat sanatının örnekleriyle, sülüsle yazılmış ayet ve beyitlerle süslüdür. Sarayın ikinci avlusundaki türbe, kesme taştan yapılmıştır. Bu sekizgen türbe, Selçuklu türbe mimarisi geleneğinin tipik örneği olan kümbet şeklindedir ve iki katlıdır. Duvarları geometrik motiflerle süslüdür. Bu türbede Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa ve yakınları yatmaktadır.

Daha fazla bilgi için http://www.dogubeyazit.adalet.gov.tr/htmls/ipsarayi.html adresini ziyaret edebilirsiniz. Eğer gidip yerinde göreceğim derseniz, hazır gitmişken Balık Gölü, Sinek Yaylası, Ağrı Dağı, Tendürek Dağı, Meteor Çukuru, Doğubeyazıt Kalesi, Yeraltı Kilisesi, Diyadin Kaplıcaları, Aznavurtepe (Urartu Tepesi)’yi de ziyaret etmeyi ihmal etmeyiniz. İletişim için İl Kültür Müdürlüğü’nün telefonu da şöyle: (472) 213 76 00 – 01. İshak Paşa ve dolayısı ile Ağrı’nın hatta Türkiye’nin tanıtımı açısından size memnuniyetle yardımcı olacaklarından eminim.

Bir de söylemeyi unuttum, çeşitli şenlikler düzenleniyor Ağrı’da. Bence en ilginç olanı 1-3 Ocak arası Aşıklar Bayramı. Bunun dışında yine Ocak ayı içerisinde Halk Oyunları Gösterileri ve Okullararası Halk Oyunları Yarışmaları düzenleniyormuş. Benden söylemesi…

Şimdi böyle sanal sanal gezdik iyi de bir de yerinde görüp o havayı koklamak lazım. En kısa zamanda görmek dileği ile..

 
Toplam blog
: 38
: 4648
Kayıt tarihi
: 03.11.07
 
 

Çok okurum… Bazen kendi çapımda yazılar karalarım, kendim de beğenmem ama olduğu kadar, napiyim… ..