Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '14

 
Kategori
Deneme
 

Doğum günüm için teşekkür. Yıllar geçse de üstünden, unutulmaz güzellikler, dostlarımı ektim…

Komşularımın albümüne rastlayınca ağabeyim ve ablam, geçmişten bir anı kapımı çalar. Bir iz kapımı çalar. Ellerine bakıyormuşum, onlar  o vakitler gelen fotoğrafçıya o siyah perdenin altında çekilen o an için herhalde poz veriyorlarmış. Bense ellerine bakıyormuşum, küçük bir kız çocuğu. O resmi anımsamıyorum, öyle çocukmuşum ki, elleri, gözleri tanıyormuşum, inceliyormuşum. Eller ne çok etkilemiş ki, çekilen pozdan habersizim.

Ellerim, bazen ellerime bakıyorum, neler ürettiğine, güzel şeyleri saklıyor, sıcak duyguları veriyor, ellerim. Yaratıcı eller.

Demek ki o küçük anlarımdan kalmış, şu ellerime bakışım. Eğer o resmi komşumdan alıp aynısını çekseydim, şu an yazımın içinde olacaktı, henüz gidemedim komşuma. Komşumun albümü,  o anı anımsamasam da hayal edebiliyorum,  pamukluğumu.

Komşumun oğlu ile iyi arkadaştık, oynardık, Avusturya’ya gidecekler üzülmüştüm, çocukluğum.

Yollarda koşarak, dizlerimi, düşünce kanayan, kanları görünce olanca gücümle bağıra bağıra ağladığım kim bilir belki de o kadar acımadı, çağrıştıran kıymetli bir varlığı, annemi çağırdığım.

Dikeliyorum otobüs durağında, Ortaokul yıllarım o sınıfım eski bina şimdi dökülmüş, öğrencilerimle karşılaştım, öğretmenim KADINLAR GÜNÜ’nüz kutlu olsun, dediler. Benim küçük kadınlarım. Yarınların geleceği, gülü. İsimleri mi? Nazlı, Seda, İrem… Daha kimler kimler?… Bakın burada ortaokulu okudum, şu pencerenin kenarında, diye bahsettim.

Geçip gitmiş, yıllar gidecek ki ömür bir su gibi geçecek dense de, öyle ömür su gibi değil, zorlu geçiyor.

Hani yamaçlar olur, hani sevgiler olur, hani yağmur yağar bazen. Hani yaşam incir çıtırtısında. Gözlerin dalar uzaklara.

Beklersin ya yollarını. Sevdanın, ekersin sevgini, bir ömür, bir çağlayan gibi çok seviyorum, dersin. Seni çok ,çok seviyorum ,işte o an sular durur. Hayat durur mu, işte akıp gidiyor bir nehir. Aşkın nehrinde kayboluyorum der, şair.

Güneş çıktı çıkacak, sabahlar senindir artık. Çiçekler açar bahçende. Gönlünde güneşlenen,  nicedir halin.

Bir çınar görür, bir melodi olur, saçların ışır güneşte, gökyüzüne yakın mavidir. Kucaklar dalları. Kök verir çığlık, yanı başında sevdiklerini, aileni, hayattakileri görür, yaslanırsın. Hayatta olmayanlar için dualar okur, yollarsın  bilsen ki, Karacaahmet mezarlığı’na uzatırsın duanı. Elini.

Hayat demiştik ya, kontrol edebileceğin şeyleri belki de elinde tutarsın, ancak edemeyeceğin kadar tesadüf, edemeyeceğin kadar  sonsuzdur kaderin yaşıyorsun ya, yaşıyorum yaşamak ne güzel, ne güneş, ne dünyadır dersin.

Kendimce yaşamak, sevgiyle örebilmek zamanı, olayları, hayatı, kıymetli bir duygu ya yaşamak, ellerini gökyüzüne uzatsan tutacak kadar yakınsındır, gece yıldızlara, gündüz mevsimlere, açan çiçekler kadar yakın, çiçekler kadar çok kokar içine, yaşamak.

Hiç baktınız mı? Gece size en ışıltılı, en sessiz saatlerde el ayak çekildiğinde, yalnızlığınla kaldığında, başbaşasındır artık, sevgin, ömrün, şiirinle. Çığlık çığlığasındır... Bulutların kanatlarında.

Öykülenmiş hayat, öykülenmiş gece!!!!

En çok gece müziklerini dinlerim, okuduğum saatlerde, gece saat. 01. 02 . Ne fark eder geceyle karışıktır hayatın, sevdan.

İçinde bir melodi çalınır, çoğu kez. Oturup düşünürsün nasıl geçecek, nasıl baş edeceğim hayatla.

Bir yerlerde kalbin asılı kalmıştır.

Hasretinle yandıkların vardır. Çağırsan gelecek mi özlersin?  Özlemek derim ki, güzel bir duygudur, sevmek kadar güzeldir.

Herşey böyle mi geçecek, koşmak, sinemaya gitmek. Bir yerlerde nereye, niçin koştuğunu unuturcasına.

Günlük hayatın, yaşamanın dertleri biter mi? En çok düşüncelerim, duygularım ile hayatı çekerim.

Güzel şey derim, soluk almak, yaşamak. Parasız, pulsuz, hayat heybende bir  içli duygu.

Sinemada mısır seviyorum. Bazen hep aynı şeyleri yapıyorum.

Ne çok söylesem, ne çok duysam. Ben maviyi sever, özlerim. Ben geceyi, dolunaya türkü söyleyen kızı severim.

Göz kırpmadım hiç bir yıldıza. Siz kırptınız mı? Ya da o size göz kırpsın istediniz mi? Ben hiç yaşamadım o duyguyu.

Yazlar, aylar, güzler süresince  bahçede dere boyu koşarken, bitkilerin çiğ düşen damlasında kokladığım şu hayat, yaşam denen duygu. Hiç göz kırpmadım geceleyin yıldıza. Bir yıldız geçti. Göktaşı. Nasıl bir duygu?

Soruyorum? Ne çok hayat denen duygularınız, mimikleriniz, gülümsemeniz vardır. Kim bilir içinizde yanan ateş, yakan sevda, sizi çağlayan sevgileriniz, yaşam boyu hayat denen ömür geçiyordur kalbinizden, saman yolundan geçsin.

Kim bilir ne çok incir çıtırtısında bir hayat  geçiyordur, yoksa fark etmiyor musunuz? Fark edin, dinleyin kalbinizi, sevginizi dinleyin, sizi saman yolundan geçirsin. Sizi güneşin çocukları yapsın.

Siz güzel gönüllerim, dostlarım üşenmediniz sayfama akarcasına duygularınızı, düşünceleriniz, dileklerinizi, doğum günümü yazdınız.

Ne güzel şey mutlulukla okudum, mutlulukla çağladım, iyi ki varsınız, ilkeli, güzel sevgi dolusunuz.

Elleriniz dert görmesin, gözleriniz hep ışık yaksın. Gönlünüzde tomurcuklar, badem çiçekleri açsın.

Arşivime, anılarıma biriktirdiğiniz duygularınızı denizin dibindeki yosunlara ektim, rengarenk içinde fışkırsın, diye.

Kalbime ektim, unutmayın, unutulmasın o güzellikler, güzel anılar diye.

Çok teşekkür ederim nice birlikteliklerle çoğalalım, ışık olalım, geleceğe umut ve yol sevgilere türkü…

Gönüllere aşk olalım…

Nice yıllar diliyorum, hayat denen bir garip dünya yükünde, mutluluk ve insan ekseninde.

Özgürlük, adalet, eşitlik, insan hakları, barış ve sevgi diliyorum sizlere… 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..