Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '15

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Dondurma Reklamı Kıvamında Yaz Dizileri!

Dondurma Reklamı Kıvamında Yaz Dizileri!
 

Zengin, yakışıklı, kaslı ve umursamaz mesafeli erkek… Fakir, saf, güzel, çokça şapşal, zaman zaman agresif kız… Deliye çeyrek var, birinci dereceden akrabalar… Entrikacı iş arkadaşları… Havuzlu vi


Zengin, yakışıklı, kaslı ve umursamaz mesafeli erkek…

Fakir, saf, güzel, çokça şapşal, zaman zaman agresif kız…

Deliye çeyrek var, birinci dereceden akrabalar…

Entrikacı iş arkadaşları…

Havuzlu villa…

Lüks arabalar…

Plazalar…

Başka?

Başka bir şey yok.
adı-mutluluk-4.b

Kanallar farklı diziler aynı ve sanki her biri aynı senaristin elinden çıkmışçasına…

Bir nevi Shoujo animeleri’den bozma diziler gibi…

Shoujo: Japonca’da genç kız, küçük kız anlamına gelir.

Shoujo Animeleri de; genellikle hedef kitlesi genç kızlar olan, çoğunlukla aşk konusunun işlendiği ve buna rağmen birçok erkek okuyucusu,  izleyicisi de olan manga türüdür.

Hani son dönem hep Kore dizilerinden arak ya da uyarlama işler izliyoruz ya, o işlerin yadsınamayacak büyük bir kısmı da bu animelerden araktır.

Yani; ister Kore’den, ister Amerika’dan, ister Shoujo Animeleri’nden alıntı olsun,

abb6a6ea34e09e1521517c3de94c5596_k

Hedef Kitle;

“Issız Adam” sendromu kurbanları,

Satılan;

Çapkın, yakışıklı, günü birlik ilişkiler yaşayan, düzenli bir ilişkiye geçiş sağlayamayan yakışıklı ağabeyin "bir taneciği" olabilme hayali…

Satılan;

Zengin hayata geçilebilme ihtimali…

Satılan;

Neredeyse hiç üzülmeyen, hep gülümseyen hayatlar ihtimali.

Evet, sadece bu…

Peki, bizi neden bu matematiğe mahkûm ediyorlar?
kiralık-aşk_794707

Çünkü biz,

Tamam, hadi hemen kızmayın siz belgesel izleyicileri, hemen düzeltiyorum…

Rating panelini evinde bulunduranlar, bu dünyayı “çok ama çok” seviyor.

Bunu nerden mi biliyorum?

Dizilerin dakika dökümlerinden…

Zira yayınlanan her dizinin, nerede yükseldiği, nerede düştüğü işin profesyonelleri tarafından her gün çıkarılır ve yükselen yerlere göre senaryolarda manevralar yapılır.

Print

Bizim dizilerin dakikalıklarına baktığımızda da;

Zengin hayatta yükseliyor.

Fakir hayatta düşüyor.

Ağlamaklı sahnelerde düşüyor. Hatta başrol kız, başrol erkeğin omuzunda ağlasa bile düşüyor.

Gülmeli sahnelerde yükseliyor.

Başrol erkek ve başrol kadın birleştiğinde düşüyor.

Başrol erkek ve başrol kadın ayrıldığında ama aynı dar alanda çekiştiklerinde yükseliyor.

Başrol erkek ve kadın flörtleştiğinde de yükseliyor. Ama bu flörtleşme hep erkeğin kadını köşeye sıkıştırması, kadının mecbur kalması gibi durumlar olursa yükseliyor. Dikkat!!! Kadının kendi rızası asla olmamalı. Yani kendi rızası olursa esas kadın hafif meşrep, tü, kaka oluyor. Hop gözden düşüyor. Bu nedenle de erkek kadını konuşmak için zorla odaya kapatmalı, köşeye sıkıştırmalı, merdivene tırmanmalı, odasını basmalı, hasta olmalı ya da ayakları takılıp yere falan düşmeleri gerekiyor.

İnadına-Aşk-1_Bölüm(2)

Bu maddeler uzar da uzar ama sonuç hep aynı şeyi izleyicisine vaat eder;

Şapşal ama güzel kız,

Sen,

Tüm güzel, seksi ve hatta başarılı rakiplerini geçebilir, kendini görünür kılabilir, esas çocuğu alabilirsin.

Bu kadar net!

İstediği kadar saçma olsun, istediğimiz kadar “hadi canım” diyelim, istediğimiz kadar abuk subuk diyaloglara “yuh” deyip duralım, bu matematik tutar.

Yani;

Aşk gerçek hayattan çıktıkça; kitaplarda, televizyonlarda, sinemalarda kötü müsveddeleri ile açılan ara kapatılmaya çalışılıyor.

Bunu yaparken de;

Romantik kısmı Issız Adamlara,

Komedi kısmı Şapşal Kadınlara biçiliyor.

Sanırım tam da bu yüzden; her geçen gün büst gibi duran adamlarla, şapsal kadınların gerçek hayattaki sayısı artıkça artıyor.

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..