Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Dostluk
 

Dostlarınızı aklınızdayken arayın. Sonra çok geç olabilir....

Dostlarınızı aklınızdayken arayın. Sonra çok geç olabilir....
 

sunubankasi.com


İngiltere'ye ilk defa gidenler için en büyük problem caddelerde karşıdan karşıya geçmektir. Bu yüzden yaya geçitlerinde üzerinde "Look right" yazan tabelalar bulunur. İnsanlar alışkanlıklarından kolayca kurtulamadıklarından o ülkeye gittiklerinde sola bakarak karşıya geçmeye çalıştıklarında her an bir aracın altında kalma riskleri vardır.

******

17.12.2002 tarihinde Sabah gazetesinde"Sağa baksa ölmeyecekti" başlıklı bir haberden söz etmek istiyorum. Haber aynen şöyleydi:

Didem Çayırlı, dil kursu için iki ay önce Londra'ya gitti. İngiliz trafiğinin kurbanı oldu

Üniversiteyi bitirdikten sonra dil kursu için gittiği İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşamaya başlayan 22 yaşındaki Didem Çayırlı, trafik kazasında hayatını kaybetti. Didem Çayırlı, Londra'dan yakınlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinde, sık sık alışamamaktan yakındığı İngiliz trafiğinin kurbanı oldu.

İki ay önce Londra'ya giden Didem Çayırlı, yolun karşısına geçerken çalan cep telefonunu açmak isteyince dikkati dağıldı. Alışamadığı İngiliz trafiğinin ters olduğunu unutup sağ tarafa bakmadı. Bu arada yoldan geçen otomobili fark edemeyince altında kalmaktan kurtulamadı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Didem, tüm çabalara rağmen yaşamını yitirdi. Didem'in ölüm haberini alan ailesi ve yakınları gözyaşlarına boğuldu.

******

Ankara'ya ilk defa askerlik nedeniyle ayak basmıştım. Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler yedek subay okulunu bitirdikten sonra çektiğim kurada yine aynı tümen içersinde kalmıştım. Arkadaşlarımdan çoğu masa başı görevlerine talip olurken, ben kıtada hizmet yapmayı tercih etmiştim. 4 ay sonra da bizden bir dönem sonraki asteğmenler kıtaya gelmişlerdi. Aynı taburda görev yaptığımız Şevki adlı arkadaşım ise en samimi arkadaşlarımdan biri olmuştu.

Bizim dönemden üç arkadaş önceden Mesnevi sokakta bir daire tutmuştuk. Şevki de aynı dönemde askerlik yapan ikiz kardeşi ve başka bir arkadaşıyla Mesnevi Sokak'ın kesiştiği Cinnah caddesinde kiraladıkları bir dairede kalıyorlardı. Etimesgut'taki tümene gidiş gelişlerimizde aynı servisi kullanıyorduk. Bizi alan servis, askeri bir minibüstü ve araç komutanı da albaydı. Geç yattığımız bazı sabahlar uyanamazdık, servis kapının önüne geldiğinde, bizden önce servise binen Şevki kaldığımız dairenin penceresine taş atarak bizi uyandırır, neredeyse yolda giyinerek servise yetişirdik.

Erkeklerin geçmişte unutamadığı en büyük hatıraları askerlik hatıralarıdır. Hem görev yaptığımız yerde hem de dışarda zamanımızı birlikte geçirdiğimiz arkadaşlarımızla bir çok anılarımız olmuştur. En çok da Şevki ile anılarımız olmuştur. Nöbetimiz olmadığı hafta sonları ise üniversite öğrencisi olan kız arkadaşlarımızla zaman geçirirdik. Ama bizim zamanımızdaki arkadaşlıklar şimdikilerden çok farklıydı. Karşılıklı saygı ön planda geliyordu. Örneğin, yurtta kalan kızlar, boş zamanlarında bizlere kazak örer, günümüzdeki bazı kızlar gibi erkeklerin başlarına çorap örmezlerdi.

İnsan hangi şehirde yaşarsa yaşasın önemli olan kişinin çevresidir. Eğer her konuda anlaştığı kafa dengi bir arkadaşı varsa zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Ne kadar çok arkadaşınız olursa olsun en samimi olduğunuz kişiler sayısı sınırlııdır. Bu yüzden Şevki her konuda anlaştığım en iyi arkadaşımdı.

Sayılı günler çok çabuk geçmişti. Bizim dönemin terhis zamanı gelmişti ama, Şevki'nin dönemi bizden 4 ay sonra terhis olacaktı. Şevki İzmir'liydi. Biz terhis olurken çocuk gibi ağladığını şu an bile hatırlıyorum. Şevki İzmir'de eniştesinin Etap Makine ve kalıp sanayi adlı bir fabrikasında yönetim kademesinde çalışmış olduğunu ve askerlik dönüşünde de aynı yerde çalışacağını söylemiş ve bana ,da bir kartını vermişti. Gerçi ben İstanbul'a döndükten sonra o askerdeyken karşılıklı mektuplaşmış, o da terhis olduktan sonra bir kaç kere de çalıştığı fabrikada telefonda konuşmuştuk.

Sonraki aylarda ona düğün davetiyemi göndermiş ama o sıralarda seyahatte olduğundan İstanbul'a gelememişti. Daha sonraları ayrı şehirlerde olmamız nedeniyle fazla bir görüşmemiz olmamış, ben bir kaç iş değiştirdiğimden o beni aramış olsa bile bulamamış, ben de yoğun işlerim arasında bugün, yarın veya daha sonra ararım diye ihmal etmiş bir türlü de arayamamıştım.

******

Facebook çıktıktan sonra yıllardır birbirlerini görmeyen arkadaşların birbirlerini buldukları bir çok kişi tarafından anlatılmaktadır. Ben de geçtiğimiz günlerde facebook'ta Şevkinin adı ve soyadını yazarak aradığımda facebook kullanıcısı olarak çıkmadığını gördüm. Bir de google de arayayım dedim. Karşıma 2002 yılındaki bir gazete haberi çıktı. 17.12.2002 de çıkan haberi yazımın baş tarafında yayınladım. Haberin içeriğinde Didem Çayırlı adlı bir kızın İngiltere'deki bir kazada öldüğünü yazıyordu. Haberin devamı ise şöyleydi:

Didem, Pınarbaşı'nda faaliyet gösteren Etap Makine ve Kalıp Sanayii Fabrikası'nın uzun süre müdürlüğünü yaptıktan sonra Aydın'da bir süre ziraatle uğraşan Şevki Çayırlı ile Güngör hanımın tek kızıydı. Öğrenim hayatı başarılarla dolu olan Didem Çayırlı, İzmir Saint Joseph Lisesi'nden mezun oldu ve kazandığı Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Bölümü'nü bitirdi. Babasını kaybettikten sonra yeni bir evlilik yapan annesi ve üvey kardeşleriyle birlikte mutlu bir hayat sürüyordu.

Ölen Didem, arkadaşım olan Şevki'nin kızıymış ve ne yazık ki benim arkadaşım kızından daha önce hayatını kaybetmiş....

Bu durumlara düşmemek için dostlarınızı aklınızdayken arayın. Sonra, çok geç olabilir....

Gazete haberinin linki:

http://arsiv.sabah.com.tr/2002/12/17/s0503.html

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..