Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '11

 
Kategori
Eğitim
 

Dr. Niyazi Altunya 10

Dr. Niyazi Altunya 10
 

Köy Enstitüsü öğrencilerinin yaptığı dersanelerde eğitim hala devam ediyor.


İLKÖĞRETMEN OKULLARI 

Türk eğitim tarihinde köy Enstitülerinin elbette ki tartışmasız ve öncelikli bir yeri var. Bunlar sistemimizin temel taşı ve olumlu tarafı. Fakat bir de öğretmen liseleri var ki, bunlar da: ideallerin tükendiği, öğretmenliğin geçim sağlayacak herhangi bir gelir için yapılan bir iş düzeyine indiği, işin özünden sapmış tarafı. Fakat bu ikisinin arasında bir de ‘İlköğretmen Okulları’ var. Ve bence ilköğretmen okulları, bu ikisinin arasında kaynayıp gidiyor. Oysa içinden geldiğimiz ilköğretmen okulları da, köy enstitülerinin neredeyse birebir devamı değil miydi? İlköğretmen okullarını da, hak ettiği yere oturtmak bizlerin boynunun borcu değil midir? İlköğretmen okulları hakkında düşüncelerinizi kısaca açıklayabilir misiniz? 

Köy enstitüsü sistemi 1954’de son bulmuş bunların kalıntıları ile 1868 den beri süregelen ilk öğretmen okulları birleştirilmiştir. Çünkü Köy Enstitüsü sisteminin gerisindeki Kemalist ideoloji artık dayanak olmaktan çıkmıştır. 

53-54 de oluşturulan ilk öğretmen okulları Köy enstitülerinin ruhunu önemli oranda yaşatmış köyler için elverişli öğretmen yetiştirebilmiştir. Bunların en önemli katkıları yine %75 köy, kalanı kent kasaba yoksulları olan yetenekli çocukları süzerek almaları ve bunları hem başarılı öğretmen hem de yüksek öğretime hazırlayarak seçkin sanatçı bilim insanı vb. olarak yetiştirip toplum hizmetine sunmaktı. 

Üzülerek belirteyim ki ilk öğretmen okullarının 74 de kapatılıp yerine sözde öğretmen liseleri açılması yakın tarihte eğitimimize vurulan en ağır darbedir. Bu, 1973 tarih ve 1739 sayılı yasanın ( her kademede çalışan öğretmenlerin yüksek öğrenim görmeleri esastır.) hükmüne dayandırıldı. İlkokul öğretmenlerinin yüksek öğrenim görmelerini hepimiz savunduk. Bunun o zamanki en akılcı yolu zaten süreleri 4 ya da 7 yıla çıkarılmış ilköğretmen okullarının süresini 5 ve 8 yıla çıkarmaktı. Oysa öyle olmadı. Köylerden süzerek toplanıp 3-6 yıl göz önünde yetiştirilen çocuklar ‘istediğiniz üniversiteye girin’ diyerek sokağa atıldı. 

Liselerin en zayıf mezunları da yeni açılan 2 yıllık eğitim enstitülerinde sınıf öğretmeni olarak yetiştirildi. Bu arada döner sermayeleri kaldırılan köy öğretmen okullarının bina ve arazileri talan edildi. Öğretmen liseleri birer binaya taşınarak öteki bina ve tesislere sırt çevrildi. 

İlk öğretmen okullarının yetkin yönetici ve öğretmenleri de dağılıp gitti. Tüm bunlar Köy Enstitüsü mezunu milli eğitim bakanı ve müdürler komisyonu üyeleri tarafından alınan vahim kararlarla oldu. 1974 de ilköğretmen okullarına kıyan aynı anlayış, 1979’da ilköğretmen okulları mezunlarının gidebildiği yüksek öğretmen okullarını da kapattı. Mektupla öğretim sistemi gibi saçmalıkta o zaman başlatıldı. 

Aynı dönemde 4 yıla çıkarılan eski eğitim enstitüleri de aslında yıkılma sürecine sokuldu. 1980 de iktidara gelen Demirel in başbakanlığındaki MC iktidarı 4 yıla çıkarılan bu okullardan eski yetkin öğretmenleri kovarak ( öğrenimleri eksik diye) yerlerine militanları atadı. 2 ve 4 yıllık bu eğitim enstitüleri 1982 de üniversiteye öğretmen yetiştirmekden haberi olmayan militan, zayıf elemanlara devredildi. Şimdi onlar profesor dekan rektör oldular. 

Sayın Altunya: Şimdi de size bir soru yöneltmek yerine, ilköğretmen okulları ile ilgili bir dileğimi iletmek istiyorum. İlköğretmen okullarının Türk Eğitim Tarihindeki yerini alması için Milliyet Blog’da Isparta Gönen Mezunları adıyla açtığımız blog’da İlköğretmen okullarındaki eğitimi ve yaşayışı anılara dayalı olarak anlatmaya çalışıyoruz. Sanıyorum olan olmuş, ölen ölmüş deyip geçemeyiz. En azından, Türk Eğitim Tarihinde İlköğretmen okullarının yeri ve önemine dair doğru bir tespit yapmak adına, gelecekte bu okullardaki sistemlerden yararlanabilmek adına bu çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu amaçla bu okulların mezunlarından gelen yazı ve anıları gönderen kişinin adıyla yayınlıyorum  

Ülkemizin önde gelen bir eğitimcisi ve bu okullarda eğitim görmüş birisi olarak, sizin de katkılarınızı bekliyor ve size son sorumu yöneltiyorum. Ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum 

Son sorum: Milliyet Blog’dan Gönen mezunlarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Önemli mesajlar verme konusunda pek becerikli değilim. İlk katıldığım Kasım2010 toplantısı beni mutlu etti ve heyecanlandırdı. Benden önce mezun 1 tek arkadaşa rastlamadım. Demek ki en yaşlı katılımcı bendim. Arkadaşlarımı oldukça diri buldum. Bu heyecanın sürmesini herkesin böyle sağlıklı ve dik kalmasını dilerim. Cumhuriyetin ve yoksul halkın öğretmeni olmaya devam etmeyi umuyorum. Gelecek yıllardaki toplantılarda eğlence arasına isteyenlere bir saatlik bir mesleksel söyleşi koyabilirsek, toplantımız amacına daha fazla ulaşacaktır diye düşünüyorum. 

Bir de çevre gezisi eklenirse sevinirim. Sevgiyle 9 12 2010 

 

 

 

 
Toplam blog
: 81
: 702
Kayıt tarihi
: 21.11.08
 
 

Nazmi Öner 1946 yılında Burdur’un Bucak İlçesine bağlı Seydiköy’de doğdu. Seydiköy İlkokulu v..