Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Dresden ve Türk eserleri

Dresden ve Türk eserleri
 

Dresden ve Elbe


13.yüzyılda Elbe nehri kıyısında kurulan Dresden, Almanya’nın doğusunda önemli kentlerden biridir. Dresden’e sahip olduğu sanat hazinelerinden dolayı Elbe Floransa’sı denir. August Köprüsü kentin yeni ve eski diye adlandırılan iki bölgesini birbirine bağlamaktadır.

Elbe nehri ve Dresden

Eski kent, 1350’lerde yanınca yeni kent kurulmuş. II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde İngiltere ve ABD uçaklarının saldırısıyla bombalanan Dresden’de 135 binin üstünde insan ölmüş. Bu rakamın bu savaşta Japonya’ya atılan atom bombasının neden olduğu ölü sayısının iki katı olduğu bilinirse ne büyük insan kaybı olduğu anlaşılır.  Savaşta tamamına yakın kısmı yıkılan şehirdeki binaların çoğu yavaş yavaş yapılmış.

 

Doğu Almanya Komünist yönetiminde iken şehrin eski kısmı aslına uygun olarak, yeni kısım ise kasvetli, gösterişsiz komünist mimarî tarzı ile yapılmış. Duvarın yıkılıp, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra şehrin merkezi eski kısma kaydırılmış. Yeni kısım ise sanatçılar ve öğrencilere kalmış. 507 bin nüfuslu Dresden ‘in pek canlı bir şehir olmadığını gördük. Konuştuğumuz Dresdenliler buna neden olarak kapatılan eski Doğu Alman fabrikaları yüzünden gençlerin iş bulmak için Batı Almanya şehirlerine gidişini gösterdi.

 

Frauenkirche                               Frauenkirche’nin  içten görünüşü

 

Eski kent kısmında tarihi kiliseler, saraylar, opera ve belediye binası var. Bu yapıların en ünlüsü barok üslûbunda kum taşından yapılmış kubbeli, yerden yüksekliği 102 metre olan Protestan Kilisesi, Frauenkirche (Kadınlar Kilisesi)1945 yılında bombalanıp harabe haline gelmişti. Yıllar süren çalışmalardan ve halkın bağışları ile yeniden eski haline getirilerek 2009’da kapılarını açtı. Dünyanın en güzel opera binalarından biri kabul edilen Semper Oper (Opera binası) Rathaus (Belediye binası) Kulturpalast (Kültür Sarayı) Hofkirche( Tarihi kilise) Residenzschloss (Kral sarayı) Zwingerschloss( Güçlü August’un sarayı)gibi önemli yapılar var.101 metre uzunluğunda 10 metre genişliğinde 25 bin Meissner porseleni ile yapılan Saksonya krallarının atları üzerinde resmedildiği duvarda adeta bütün Dresden tarihi resmigeçit yapıyordu.

 

Fürstenzug

 

           

Zwinger sarayı bahçesi                                                              

Zwingerpalast

Şehirde 40’dan fazla müze var. Barok tarzda yapılan Zwinger Sarayı içinde birkaç sanat müzesi yer alıyor. Bu sergide15.yüzyıldan 19.yüzyıla kadar eski ve yeni ressamların eserleri ayrı müzelerde gösteriliyor. Eski döneme ait müzede Rembrandt, Rubens, Boticelli, Tziano gibi büyük ressamların eserleri var. Raffael’in Sixtinische Madonna isimli meşhur eserindeki melekler detayı müzenin simgesi gibi.

 

Raffaell ‘in meşhur Sixtinische Madonna /Melekler detayı

 

Residenzschloss içindeki Devlet Sanat koleksiyonlarını Kral Güçlü August  (1670-1733)  dünyanın çeşitli ülkelerinden toplatmış. (Kral Güçlü August Saksonya tarihinin önemli figürlerinden biri olup, Dresden’de gördüğümüz barok eserlerin çoğu onun zamanında yapılmış. Bu kralın kültür ve sanatla ilgilenmesi yanında kadınlara olan zaafı nedeniyle sayısız metresinden 354 çocuğu olmuş. )

Rezidenzschloss’da dünyanın en değerli taşları yeşil kasa isimli bölümde sergileniyor. Mercandan yapılmış çatal bıçak takımı, fildişi kahve takımı, kristal vazolar, midyelerden yapılmış sanat eserleri  burada duruyor. Türk eserlerinin bulunduğu bölüm de aynı binada yer alıyor.

’Türckishe Cammer’’ adlı bu sergi, Almanya’daki en kapsamlı ve en büyük Türk eserleri koleksiyonu olarak yeni salonlarda gösteriliyor.

Bu koleksiyonu Saksonya kralları 16.yüzyıldan itibaren oluşturmaya başlamış.  Eserlerin çoğu yeni yerine taşınma amacıyla onarımdan geçirilmiş.

Sergide gösterilen eserler; diplomatik armağanlar, satın alma ve Osmanlılarla yapılan savaşlarda elde edilen ganimetlerle bir araya getirilmiş koleksiyondur. Eserlerin bir kısmının Avrupa atelyelerinde üretilmesi, Türk sanatının Avrupa’ya etkisini göstermektedir.  Kral Güçlü August Osmanlıya büyük ilgi ve merak duymuştur. Osmanlıya ait savaş malzemeleri ve kıyafetlerin bir kısmı da İstanbul’dan ısmarlanmıştır. Kral ve saray kadınları bu elbiselerle sarayda dolaşmışlardır.

 

 

Sergide kabzası mücevherli Türk kılıcı ve kını

 

Sergi,16. ve 19. yüzyıllar arasındaki döneme ait Osmanlı silâhları, at koşum takımları, mücevherli kılıç ve kamalar, giysiler, çadırlar, sancaklar ve başka sanat eserlerinden oluşan benzersiz, görkemli ve önemli bir koleksiyon olarak göz kamaştırmaktadır.

Koyu mavi renkle boyanmış duvarlar ve özel bir ışıklandırma ile ön plana çıkarılan muhteşem sanat eserleri Türk sanatının büyüsünü ortaya koymaktadır.

Koleksiyon sarayın ikinci katında 750 m2 lik bir alanda 600’den fazla sanat objesi ile 2010 Mart ayından itibaren 70 yıl aradan sonra saraydaki sergi salonunda yeni yerlerini almıştır.

Sergide koşum takımlarının sergilenmesi için gerçek büyüklüklerinde ahşaptan Arap atları kullanılmıştır. Serginin en önemli parçaları arasında 20 metre uzunluğunda, 6 metre yüksekliğinde, 8 metre genişliğindeki Osmanlı çadırı, Osmanlının ihtişamını göstermektedir,

 

Sergide Osmanlı Çadırı

 

Avrupa’da ilk porselen atölyesini kral Güçlü August kurdurmuştur. Porselen yapımı bir sır gibi saklanmıştır. Meissen kentinde yanında bir müzesi olan bu porselen atölyesi hâlâ çalışmaktadır. Avrupa’nın  güzel   saraylarından biri olan, Pillnitz Sarayı Dresden’e 10km uzaklığındadır. Bu saraya Elbe üzerinde çalışan gezi vapuru ile gittik. Saraya ait bazı binaları gezdikten sonra güzel bahçesinde dolaştık.

Pillnitz Sarayı

 

 

Dresden’de 1907 yılında yapılan bir cami

 Uzaktan;  kubbeli, minareli bu yapıyı görenler Dresden’de bir cami olduğunu zannediyor. Hâlbuki bu 10 katlı, kubbeli bina günümüzde otel, lokanta ve büro olarak kullanılmaktadır. Dresdenlilerin ‘’Yenidce Tütün Cami’’ diye adlandırdıkları bu binanın ilginç bir öyküsü var.

20.yüzyılın başlarında iş adamı Hugo Zietz sahibi olduğu ‘’Salem Aleiküm’’ markalı sigaraların tütününü o zamanlar Osmanlı toprağı olan bugün Yunanistan Makedonya sınırında bulunan Yenice/İskeçe bölgesinden almaktadır. Zietz Dresden’de tren istasyonuna yakın yerdeki arsasına Salem Aleiküm sigaralarını imal edecek ve aynı zamanda markanın reklamı da olacak bir fabrika binasını tasarlamak üzere mimar Martin Hammitsch’i görevlendirir. Binanın yapımı 1907-1909 yılları arasında gerçekleştirilir.

 

Dresden Yenidze  Tütün Camisi

 

Mimar Hammitsch, binanın tasarımında Hayri Bey isimli bir Memluk Sultanının türbesini model olarak alır. İçerden aydınlatılabilen camdan kubbe ve minare şeklinde fabrika bacaları, kısaca cami şeklindeki fabrika binası Zietz’in hoşuna gider. Barok yapı kültürünün yaygın olduğu Dresden’de, bu yapı tasarımı resmi kurumlar ve halk tarafından yadırgansa da, bütün engellemelere rağmen tamamlanır.

Yenidze tütünleri ve Salem Aleiküm sigaraları bina sayesinde şöhret kazanır. Mimar Hamitsch bu tasarımı yüzünden Nazi döneminde Mimarlar odasından atılır. Savaşta büyük kısmı hasar gören bina 1966 yılında tamir edilir. 1997 yılından itibaren otel, lokanta ve büro amaçlı olarak kullanılmaya başlanır.

 Kubbenin hemen altında olan lokantasına hafta arasında gittiğimiz halde zar zor bir yer bulduk. Dresden ve Elbe manzaralı bu yerde çeşitli kültürel etkinliklerin yapıldığını da öğrendik.

İçerden ışıklandırılan oval kubbe halen Dresden’in gecelerini aydınlatmaya ve görenleri büyülemeye devam ediyor. Ancak kubbede Salem Aleiküm yazısı artık yok.

Yenidze sigara fabrikası 1899 yılında açılırken Osmanlı Devletinden sigara uzmanları ister. Osmanlı Hükümeti Tütün İdaresinden 7 uzmanını buraya gönderir. 1907 yılında bu fabrikada Filibe’den gelen 470 Türk eğitim alır. Böylece Yenidze Almanya’ya gelen ilk Türk işçilerinin çalıştığı yer olarak kayıtlara geçer

Bu fabrikada üretilen sigara Türkiye’de Yenice adıyla tanınmakta idi. Merhum Adnan Menderes’in tiryakisi olduğu Yenice sigarası günümüzde imal edilmemektedir. Türkiye’de hafızalardan silinmiştir. Yenidze fabrikasının en şöhretli markası olan “Salem Aleiküm”u da Türk tiryakiler “Salem” olarak bilirler.

                             ***

Dresden, ülkemizde kültür ve sanat hazineleri ile pek fazla tanınmayan bir Alman kentidir. Dresden’de 16.yüzyıldan itibaren biz Türklerle ilgili değerli sanat eserlerinin bulunması kültürümüz adına gurur vericidir.  Zamanın Saksonya kral ve saray kadınlarının Türk kıyafetleriyle sarayda dolaşmaları, Türkiye’den eşyalar getirtmeleri veya yaptırmaları, bir iş adamının fabrikasını kubbeli ve minareli bir cami şeklinde yaptırtması önemlidir. Bu fabrikaya eğitici ve işçi Türklerin gelmesi de iki toplum arasında devamlı kültür alış verişi olduğunu göstermektedir.

 

Şubat / 2012

 

 

 

 
Toplam blog
: 100
: 2186
Kayıt tarihi
: 28.01.12
 
 

1945 Bayburt'ta doğdu. Yüksek öğreniminden sonra çeşitli liselerde öğretmen ve yönetici olarak ça..