Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Dul kadınla/erkekle evlenmemeli miyiz?

Dul kadınla/erkekle evlenmemeli miyiz?
 

“Nereden duydun?” diye sordu…

“Ne oldu ki” dedim. “Ben biliyordum zaten”…

“Ama biz kimseye söylemedik ayrılmış olduğunu” dedi..

Gülümsedim, düşünerekten.

“Bu kadar zaman buradalar, eğer amacım dedikodu olsaydı, ben sana sormaz gider herkese anlatırdım.”

“Ne olur kimseye söyleme, bilmesin kimse, bir de onlara laf anlatmayayım” dedi

Ne olur anlatsan, neden utanıyorsun, sonuçta bu çocuklar birbirini sevmiş, görüyorum ki mutlular da eee, peki dedikodu yapanların eline ne geçecek bilseler ne olacak.

Bir gün dönmüş; çıkmış annesinin, ablasının, bacısının karşısına…Yıllar var evden ayrılıp, bir başka kadınla hayat yaşayalı, ondan olan 4, 5 yaşındaki oğlunun ölümü, bitirmiş her şeyi.

Derken evlenmek istediğini, bir yıllık ilişkisi olduğu, aynı zamanda da evleneceği kadının daha önce evlenmiş ayrılmış olduğunu söylüyor.

Söylüyor da, pişman oluyor anında, anne karşı çıkıyor. Ben; dul gelin almam diye…

"Dulluk nedir?" diye düşünmemek elde değil…

Eskiden, kadın kocasından ayrıldığında ya da kocası onu boşadığında, toplumun kabul edemeyeceği mazeretler varmış.

Nedir bunlar?

Birincisi, çekilmez oluşu.

İkincisi, yolsuz oluşu.

Üçüncüsü, ruhi yada fiziki rahatsızlığı.

Dördüncüsü, çocuğu olmayışı (istisnalar var tabii)

Haliyle bu kabul edilebilir mazeretlerin neticesinde, kimse dul bayanla evlenmek istemez. O artık kötü bir kadın. Baba ocağının lanetidir, bilmem nesidir. Çevre erkeklerin oynaşıdır, falan filan…

Gelelim günümüze…

Dul kadınlar, artık böyle bir şablonun içinde midir? Bana göre hayır!!

Çünkü, ekonomik özgürlüğünü elde etmiş olsun olmasın, ataerkil bir toplumda artık “erkeğin”de kabul edilemez, katlanılamaz hataların baş aktörü olduğunu görmeyen yoktur.

Kadın-Erkek ayrımından çok, Evliliğin; iki yetişkin varlık olarak paylaşımı olarak ele alırsak, eşitlenir.

Bu zamanda, ağzının kokusundan, cinsel tatminsizliğe kadar mazeretlerle bitirilebiliyor ki haklı olarak.

Haliyle; “boşanmış olmanın”, ”dul kalmanın” kabullenemezliği, bağlansa, bağlansa, ailelerin eskiye bağlı kalma, eskileri öne sürme yada hala o zihniyetten kurtulamama ya bağlanabilir. Ki öyle aileler var ki, çocuklarına yaşanabilir zemini, kaygan hale getiriyorlar.

Bütün bunları niye yazdım?

Annenin; bu “dul” gelin olayını saklıyor olması…

Çevrenin duymasını istememesi, çevrenin de ayıplıyor olması…

Boşanmanın “ayıp”olarak toplumumuzda yer alması…

Resim:deviantart.com (ki, soyut düşünülerek alınmıştır)

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..