Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '15

 
Kategori
Siyaset
 

Dün dündür, bugün bugündür diyen Demirel'e Azrail; "gün, bugündür" dedi...

Dün dündür, bugün bugündür diyen Demirel'e Azrail; "gün, bugündür" dedi...
 

internetten alınmıştır


Kenan Evren'den sonra bugün de Süleyman Demirel dünyaya veda etti... Böylece, Türk siyasetinin "eski kuşak" diyebileceğimiz aktörleri siyasi hayattan olduğu gibi dünya hayatından da ayrılmış oldular.

Bülent Ecevit, Merhum Erbakan, Alparslan Türkeş yetmişli yıllarda başlayan "anarşik dönem" in siyasi figürleri olarak tarihe geçtiler...

Bunların üzerinden Kenan Evren silindiri geçtikten sonra, siyasetin dümenine Merhum Özal geçmişti... Özal, klasik dönemi bitiren ve yeni dönemin ufkunu açan adam oldu.

O yıllar, Türkiye siyasetinin nerdeyse bütünüyle dışardan dızayn edildiği zamanlardı... Gerek TSK gerekse sivil kurumlar, dış yönlendirmelere fazlasıyla açık durumdaydı.

Nitekim, anarşi ve terörün ülkedeki istikrarı ABD'nin bile istemediği kadar bozması sonucu yine ABD'nin arzu ve yönlendirmeleri ile Kenan Paşa, siyasi alanı "dümdüz" etti...

Türkiye'yi bu yıkım/kıyımın altından çıkaran Merhum Turgut Özal olmuştur... Turgut Özal'ın gerek dünya konjonktürünü iyi bilen, gerekse milli/dini inançlarına bağlı bir insan oluşu Türkiye'yi düştüğü çukurdan çıkarmaya yetmişti.

Merhum Özal, hala tartışılan bir ölümle öldü... Ondan sonra, siyasi sahnenin kargaşası içerisinde Rahmetli Erbakan sahne aldı... Erbakan Hoca, Türkiye ekonomisini düzeltme, yoksulluğu azaltma adına çok hızlı bir giriş yaptı, ancak beklendiği gibi, felek( emperyalist güç) ona yar olmadı...

Post modern darbe olarak tarihe geçen 28 Şubat,  bugün ölen Demirel'in de demir elinin karıştığı bir yeni dış müdahelenin adı olmuştur... Türkiye'nin başta İsrail olmak üzere yerli maskeli yabancı soyguncular tarafından soyup soğana çevrildiği dönem!..

2000'li yıllar başladığında 28 Şubat soygununa maruz kalmış Türkiye, siyasi alanda da koalisyon kabusunu yaşıyordu... İçinde bugünki MHP'nin de olduğu "üçlü" Türkiye'yi her anlamda uçurumun kenarına getirdi ve bıraktı...

Allah, bu ülkenin üstündekileri için değilse bile "altındakilerin" hatırına bir kere daha bu memleketi uçurumun kenarından alacak adamı gönderdi: Tayyip Erdoğan!

Demirel'in sembolize ettiği, "Dün dündür, bugün bugündür" anlayışı böylece sona erdi... Politikanın dünyevi ve uhrevi anlamda halka ve Hakka hizmet olduğunun icraatlarını yaşadık bu yıllarda...

Bugün geldiğimiz noktanın, az da olsa 2000'in başındaki kaos dönemlerini hatırlatıyor olması ile, eski Türkiyenin baş aktörlerinden birinin bugün hayata veda etmesi birlikte değerlendirildiğin de klasik söyleyişle "eski hal muhal" dememiz gerekiyor.

Şunu söylemek istiyorum, hangi önyargı, hangi emperyalist aldatmaca, hangi illüzyon veya hangi hipnotizma olursa olsun, artık bu Yeni Türkiyenin insanını uçuruma sürükleyemeyecek...

Süleyman Demirel'le birlikte, siyaseti "şahsi ikbal" in vasıtası görme dönemi kapanmıştır... Daha doğrusu, böyle düşünenlerin dönemi kapanmıştır.

13 yıllık AK Parti dönemini yaşayan  halk, her ne kadar yoğun Medya propagandası ile küçük bir kararsızlık geçirmiş olsa bile, bu istikrar ve kalkınma döneminin kadrini bilmektedir.

Bu yüzden kamuoyu yoklamaları bugün seçim olsa, AK Parti en az yüzde 5 daha fazla oy alacağını gösteriyor... Üstelik koalisyon kargaşası henüz tam olarak başlamadığı halde.

Evet, bugün, "Dün dündür, bugün bugündür" özdeyişi ile meşhur "Baba" ya Azrail: Gün, bugündür, demiştir...

Bütün mesele, işte  bu "gün"e hazır olmaktır... Peki, Demirel de bu "gününe" hazırlanmış mıdır?

Tüm siyasiler,  bir gün Azrail'in kendilerine de "Gün, bugündür" diyeceğini aklında tutmakta mıdır?

Ve bu ülkedeki tüm sorumluluk sahipleri bu son "gün"ü düşünerek mi iş yapıyor, yazıyor, çiziyor?

Yoksa, o son gün hiç gelmeyecek mi sanıyor??

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..