Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '07

 
Kategori
İzmir
 

Dün İzmir'de birlikteydik./KEMERALTI

Dün İzmir'de birlikteydik./KEMERALTI
 

8 Eylülde düzenlediğimiz "İzmir toplantısı"nda kısacık bir güne sığan kocaman bir program yaptığımızı sanıyorum. İzmir dışından gelen konuklarımıza şehrimizi gezdirmek, tanıtmak için bir gün yetmez, şüphesiz.

Beraber gezip tanıtmak istediğim yerlerin başında tarihi Kemeraltı gelmekteydi. Ama olmadı işte. Zaman...

Öğleden sonra ani bir karar aldım ve çıktım yola, doğru vapuruma. Karşıyaka'ya el sallarken güzel bir resimle başladım satırlarıma. Vapur Konak iskelesine yaklaştıkça bir kaç poz resim daha çektim ve onları da ekledim.

İzmir'e geldiğinizde sizler de merak etmiş, sormuş olabilirsiniz, Kemeraltı neresi diye, işte birlikteyiz. Size Kemeraltı'nı tanıtmak istiyorum, yanımdan fazla ayrılmayın, :) kaybolabilirsiniz.

Konak Meydanı. İşte tarihi Saat Kulesi. İzmir'de düşmana ilk kurşunu sıkan Gazeteci Hasan Tahsin anıtının önündeyiz. Buradan başlıyoruz Kemeraltı ve çevresini gezmeye, tanımaya.

Meydanda tarihi Konak Camii bulunmaktadır, minaresinde tadilat yapıldığı belli ki, iskeleleri kurmuşlar. Kubbenin üstünde kuşlar, arkada kentin en büyük oteli Hilton gözükmekte. Hemen sağında Hükümet Konağı. Kemeraltı girişine tabela koymuşlar, çarşının girişi yoğun ancak bu kalabalıktan çoğu esnaf pek memnun değil, yani alışveriş yok gibi. Gene bayrama bir kaç gün kala olacak diyorlar, geçen yıl olduğu gibi.

Veysel çıkmazı; eskiden çarşı esnafının evine gitmeden önce iki tek atıp, birbirlerine "iyi akşamlar" dediği sokak şimdi bambaşka bir yer olmuş. Pideci, dönerci, konfeksiyon dükkanları arasında bir iki yer kalmış gibi, ama nerede o eski hali?

Kemeraltı Çarşısında gözünüze en çok çarpan, seslerini en çok duyduklarınız, işportacılardır. Bazılarının asıl mağazaları sokak ya da pasaj içindedir. Bas bas bağırırlar. "Kot var, gömlek, ayakkabı...

- "Abi beni de çek" dedi gençten bir delikanlı. "Tamam", dedim, tanıtım amaçlı tuttuğu kot pantolonu arkasına saklamak istedi, "Olmaz, al koluna, mesleğin belli olsun" diyerek ve resmini çektim. O işine devam etti.

- "İçerde abi, çeşitlerimiz içerde, buyrun".

Hemen ilerden sağa devam edersek Anafartalar Caddesi' ne gider ana yol. Biz sola dönelim ve çarşının ilk camisi ile tanışalım. Kemeraltı Camii. Caminin etrafında dolaşarak öyle çıkalım aynı yola yani Anafartalar Caddesine. Yolumuzun üstündeki dükkanların birinde bir kalabalık, herkes televizyona bakıyor ve "Hadi oğlum, yürü, geç onu" gibi laflar ederken at yarışı izlediklerini ve oranın da ganyan bayisi olduğunu öğreniyoruz. Herkes bir yerlere ümit bağlamış, oradakilerin ümidi de bu olsa gerek, derler ya 'at koşar baht kazanır'.

Caddeye çıkınca çok bilinen Salepçioğlu Çarşısı ya da Salepçioğlu Pasajı ile göz göze geliyoruz. Böyle çarşı o kadar çok ki, hatırladıklarım Kemahlı Çarşısı, Havuzlu yada Havuzlubey çarşısı, Oska Pasajı... Eskiden çok hareketli olan pasajın önü de içi de bomboş. Oysa eskiden orada dükkan sahibi olmak için kimbilir ne kadar hava parası ödenirdi? Cadde hala kalabalık. Pasajın içine girip devam etsek Salepçioğlu Camiine ulaşırız, ama oraya dönüşte bakalım, yoksa gezi programı karışır, yoruluruz.

Biraz daha ilerleyince Başdurak Camii dükkanların arasından gözükmeye başlar. Eskiden Başoturak olan ismin zamanla Başdurak adını aldığı rivayet edilir. Caminin hemen arkasında balıkçıların, sakatatçıların, turşucuların
(Meşhur Kemeraltı Turşucuları buradadır) bulunduğu yerin hemen yanında evcil hayvanların satıldığı dükkanlar var. Bu cadde Anafartalar Caddesinin hemen altında yer alır ve ona paralel olarak gider. Yürüdükçe giyim kuşam, pide, şarküteri dükkanlarını, her türlü kesici alet satan üç beş dükkanı daha görürüz. Bu caddeye paralel bir alt sokakta genelde demir işçiliği ile ilgili aklınıza ne gelirse bulabilirsiniz.

Hemen ilerisi Kestane Pazarı olarak bilinir. Bu yerdeki cami de adını buradan almaktadır. Dükkanların aralarından Kestane Pazarı Camii az da olsa belli oluyor. Ama biraz daha ilerledikçe cami heybetiyle daha da dikkat çekiyor.

Cami civarında ağaç oymacılığı ve işçiliği ile benzeri türde iş yerleri daha çok. Daha da ilerlerseniz şeker, lokum benzeri gıda maddelerini satan nice dükkan gözünüze çarpacaktır. Ramazan günü girmeyelim isterseniz, hani canımız :) falan çeker bu mübarek günlerde. Biz tekrar Anafartalar caddesine çıkalım, Havra sokağına girmeden Kadıoğlu Tuhafiye'ye yani Fehmi'ye ben bi beş dakika uğrayayım, izin verirseniz, siz etrafı incelemeye devam edin.

İçerdeki sohbette en başlarda söylediğim durumu o da yineledi "Abi, kalabalık var ama kuru kalabalık, yani alışveriş eden pek yok" dedi. O da diğer çarşı esnafı gibi bayrama bir kaç gün kala çarşının canlanacağını ümit ediyor.

Kemeraltı çarşısını İkiçeşmelik caddesine bağlayan meşhur Havra Sokağı burası. İzmir'in belki de en tanınan, en güzel ve en ucuz alışveriş yapabileceğimiz apayrı bir köşesi. Çoğu İzmir'li alışverişini buradan yapar ve öyle gider evine. Her çeşit gıdanın, helvadan sebze ve meyvaya, balığın bol çeşidinden şarküteriye varana kadar her şeyi taze ve ucuza bulacağınız bir yerdir Havra sokağı. Ama özellikle balık. Başdurak camisinin önünde 2.00 YTL ye satılan sardalyanın fiyatı burada 1.50 YTL ye inmiş. Herkesin, her şeyin resmini çektikten sonra bu yavru kedinin resmini çekmemek bana yakışmaz. Zaten beni de çek gibilerden miyavlamaya başladı. Havra Sokağı esnafı kediciğin beslenmesine yardımcı olur, herhalde.

Çarşının bitiminde bir anda yoğun trafiğini içine girersiniz. İkiçeşmelik caddesi oldukça işlektir. Trafik ışıklarından karşıya geçip katlı otoparkın yanından yürümeye devam ederseniz Basmane'ye farklı bir yoldan ulaşırsınız. Oraların da kendine has hikayesi vardır. Başka bir zaman geldiğinizde gideriz oralara. Bulunduğumuz yer Mezarlıkbaşı, Keçeciler, Yenigün diye de bilinir. Ama en çok Mezarlıkbaşı. Trafik ışıklarından geriye dönerek Kemeraltı'nın bir başka bilinmeyine doğru ilerliyoruz.

Girişin hemen solunda ayakkabıcılar, ilerde çok bilinen Kuyumcular Çarşısı da boş. Biz devam edip Şadırvan Camii'ne doğru ilerleyelim. Az ilerde sağda bol çeşit züccaciye, cam ve metal her türlü mutfak eşyasının bulunduğu çarşı vardır. Camiye doğru ilerledikçe İzmir'in meşhur bayrakçısını görürsünüz, onun yanındaki sokak içinde oyuncakçılar, ufak çaplı giysiler satan dükkanlar bulunur. Dükkanların arasından zor da olsa cami gözüküyor. Bazı yerlerde caminin adı Şadırvanaltı diye geçsede aslının Şadırvan olduğunu sanıyorum. Caminin etrafında genel olarak giysi satan dükkanların olduğu görülüyor. Çevrede sünnet, nişan, düğün gibi mutlu günler için gerek duyulan (sünnet çocuklarının tüm gereksinmelerini karşılayacak kıyafetlerin yanısıra gelinlik, damatlık ve abiye) kıyafetler ve çeşitli giysilik kumaşların satıldığı dükkanlar bulunmaktadır. Şadırvan Camiinin tam karşısına düşen sokak Mantocular Çarsışı olarak bilinir ve manto ve benzer giysilerin satıldığı her keseye uygun olarak alışveriş yapacağınız dükkanların çokluğu ile dikkat çeker.

Ve Hisarönü. Burada İzmir'in en meşhur camilerinden Hisar Camii bulunmaktadır. Cami ile dip dibe bulunan küçük dükkanlarda incik, boncuk, tesbih ve dini kitaplar satılır. Camiin civarında genellikle alkolsuz küçük restoranlar bulunmakta olup damak zevkinize uygun her türlü ızgara, döner çeşitlerini bulabilirsiniz. Ramazan yani oruç ayı da olsa buralardaki canlılık eksik olmaz.

Hemen çevresinde bulunan ve yakın zamanda yeniden restore edilen Kızlarağası Hanı'nda ise aklınıza gelecek elemeği yapımı her türlü ürünü bulabilirsiniz. Bol çeşit otantik hediyelik eşyanın sergilendiği ve üretildiği Kızlarağası Hanı'na hemen hemen hergün uğrayan müdavimlerinin olduğunu söylemeye gerek yok. Hanın ikinci katındakı kafeden Hisar Camiinin görüntüsü bir başkadır. Ayrıca burada fincanda pişen kahveyi içmeden ayrılmak olmaz, ama bayrama kadar bekleyeceğiz, mecburen.

Kızlarağası Hanı'ndan yukarı yani Kemeraltı'na doğru yürüyünce daha önce gördüğümüz Başdurak Camii ilerde tekrar gözükecektir. En tepeler İzmir'in simgesi olan Kadifekale'dir. Başdurak'a doğru ilerledikçe çevrede tava, tencere ve çatal, kaşık ile züccaciye ve benzeri ev gereçlerinin satıldığı bir sürü dükkan, toptan ve perakende satış yapan oyuncakçılar, plastik ürünler satan iş yerleri, kağıtçılar da bulunmaktadır. Başdurak'a varmadan hemen solda tarihi bir şadırvan göze çarpar. Şadırvan civarında eskiden çiçek mezatı yapılan yer bulunmaktaydı. Bu kadar iş yeri olurda bankalar bulunmaz mı? Yan yana, karşılıklı dört banka da yerini almış müşterilerini beklemektedir.

Başdurak'tan yukarı çıkar çıkmaz bavul ve çantacıları, kasket ve şapka satan dükkanları görürüz. Salepçioğlu Camii'nin dönüş yolumuzda yer alacağını söylemiştim. Cami de bütün haşmetiyle karşımızda. Buradan ayrılıp Konak'a doğru yürümeye başlayınca hemen az ilerde küçük bir caminin önünden geçerek Kemeraltı'nın meşhur sokaklarından Birinci Beyler, İkinci Beyler, Üçüncü Beyler sokaklarına ulaşılır. Nedense bu sokaklar numaraları ile değil de bu isimlerle daha çok tanınır ve bilinir. Burada daha çok insan sağlığı ile ilgili gözlükçülerden tutun da her türlü tıbbi cihaz ve yardımcı araç gereçlerin satıldığı iş yerleri bulunmaktadır.

Buradaki gezmeler bittikten sonra büyük bir beton yığınıyla karşılaşıyoruz. S.S.K. binaları olarak bilinen bu yerlerde şimdi çeşitli kamu kurum ve kuruluşları bulunuyor. Altlarda ise çeşitli kafeterya ve benzeri yerler ile genelde erkek giysilerinin satıldığı iş yerleri var.

Bu beton yığınlarından ayrıldığımızda metronun Konak istasyonunu ve geniş bir yeşil alana sahip parklarla karşılaşıp biraz rahatlıyoruz. Blog yazarlarımızdan Nuray Hanım'ıda ara sıra da görebileceğiniz Konak Kitabevi' de burada. Bugün Nuray Hanım yoktu ama çoğu kez akşam saatlerinde bulabilirsiniz kendisini.

Eskiden Elhamra sineması şimdilerin Devlet Opera ve Balesi önünde gezimiz sona eriyor. Çünkü çekmiş olduğum resimleri yazıma yetiştirmek için en yakın internet kafe buraya çok yakın. Çınar sinemasının hemen karşısında. İftara daha var ama umarım işimi zamanında bitiririm de, geleceğim diye söz verdiğim arkadaşımı bekletmem.

Kemeraltı gezmekle bitmez. Ayrıca ne ararsanız var, yok yok. Neye ihtiyaç duyarsanız muhakkak bulursunuz, hem de ucuza.

Nerede Kemeraltı'lar varsa korumalıyız, sahip çıkmalıyız. Geçmişten kalan güzellik ve anılarla saklı bu köşeler bir daha zor bulunur.

İzmirin camileri hakkında bilmek istedikleriniz varsa,
http://www.izmirliyiz.com/itaryap4.html

Resim: Ben çektim. Gazeteci Hasan Tahsin anıtı.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..