Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '12

 
Kategori
Özel Günler
 

Dünya Cüzzam Haftası ile ilgili…

Dünya Cüzzam Haftası ile ilgili…
 

Her yıl 25 ile 31 Ocak tarihleri arası Cüzzam Haftası, ocak ayının son Pazar günü de ‘Dünya Cüzzam Günü’ olarak anılmaktadır.

Önyargılar, bilgisizlik ve yanlış inançlar nedeniyle korkulan bir hastalık olarak görülen tıpta Lepra, halk arasında ‘cüzzam’ olarak bilinen hastalığına bu yazımda değinmek istiyorum.

Geçtiğimiz sene izlediğimiz Prof.Dr. Türkan Saylan’ın hayatını anlatan film sayesinde dikkatimi çekmişti bu hastalık. 1919 yılında Prof.Dr. Mazhar Osman’ın Bakırköy Akıl Hastanesinde özel bir bölüm açmasıyla başlayan girişim, 1976 yılında İstanbul Türkan Saylan ve arkadaşları tarafından kurulan ‘Cüzzamla Savaş Derneği’ gönüllüleri sayesinde toplumun bu konuya dikkati çekilmiş. Tüm sivil örgütlerin yaptığı gibi bu gönüllü kişilerde sosyal etkinlikler, hasta çocukların eğitimleri, hastalara iş bulmak gibi toplum dışına itilmiş olan bu hastaları topluma kazandırmak için ellerinden geleni yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar.

Tüm hastalıklarda olduğu gibi Lepra hastaları erken tanı ve dünya standartlarına uygun tedavi ile topluma kazandırılabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 500 bin yeni lepra vakasının tedaviye alındığı, Türkiye’de 2600 lepralı hasta bulunduğunu öğrenince “nerede bu hastalar” diye de bir soru geliyor aklıma… Toplum içine anlaşılmamış ya da anlaşılamayacağının düşüncesi ile belki de aramızda göremiyoruz. Oysa henüz tam olarak nasıl bulaştığı bile belli değil bu hastalığın. Hatta geçmiş yıllarda malına mülküne konmak istedikleri kişilere cüzamlı diyen yakınlarının bile olduğunu yine hayretle araştırmalarımda öğrenmiş oldum.

Erken tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, günümüzde cüzama bağlı ağır doku bozuklukları olmadığını tıptaki yine güzel gelişmelerden birisi….

İnsanların tümüne yakınında bu hastalığa karşı doğal bağışıklık bulunmakta, doğal bağışıklık da elbette ki genetik soylardan geçen bir özellik! Cüzzamın bulaşma kaynağı tam olarak bilinmemekle beraber, sadece hasta vücuttan dışarıya çeşitli yara salgıları ve özellikle burun salgısı ile etrafa yayıldığı düşünülüyor. Cüzzam mikrobu taşıyan bir hastayla uzun süreli ve yakın temas halinde olmak sonucunda doğal bağışıklığa sahip olmayan bir kişinin hastalığa yakalanması mümkün olabiliyor. Çocuklara anne sütü ile geçebiliyor ve hastalığa duyarlılık daha çok 3-5 yaşlarında daha fazla oluyor.  Erken teşhis ve tedavi edildiğinde kesinlikle iyileşen bir hastalık olduğundan belirtilere karşı dikkatli olmak gerekiyor.

Mikrop vücuda girdikten 2-7 yıl sonra ortaya çıktığı için belirtiler tanı koymakta geç kalınabiliyor. Vücudun herhangi bir yerinde deriden açık renkte, oval veya yuvarlak, kabarık olmayan, hiçbir şikâyet yaratmayan kepeksiz leke veya vücutta değişik büyüklükte, pembe-kırmızı-mor renkli kabarıklıklar, kol ve bacaklarda his kaybı veya azalması, 4.ve 5. Parmakların elde içe kıvrılması, avuç içi kaslarda erime başlaması, kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma, ağrı, hareketleri yapmakta zorluk, güç kaybı, burunda tıkanıklık, zaman zaman burunda görülen hafif kanamalar, alt göz kapaklarının kapanmaması, kaşların uçlardan dökülmesi gibi belirtiler ile anlaşılabiliyor.

Tedavi görülmemiş veya teşhisi gecikmiş olan Lepra hastalarında 10-15 yıl sonra sakatlıkların gelişebileceğini, bu yüzden belirtilerden birkaçı görüldüğünde hemen bir cildiye uzmanına görülmek gerektiğini ihmal edilmemesi gerektiğini bilmek gerekiyor.

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..