Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Engeline rağmen sevenler, sevilenler

Engeline rağmen sevenler, sevilenler
 

Engeline rağmen sevenler, sevilenler...


“Seni seviyorum! Sen benim diğer yarımsın… Seninle ben bir bütünüm, sensiz eksiğim... Gel artık inat etme bu aşkı yaşayalım. Sana olan sevgimi nasıl ispatlayacağımı bilemiyorum! Seni seviyorum ve bir ömür boyu seveceğim. Yaşadığım sürece hep seni seveceğim. Niye inanmıyorsun bana!..”

Genç adam birbiri ardına aşk sözcüklerini sıralıyordu ama nafile. Ne söylerse söylesin genç kadın ona inanmıyordu. Oysa bugüne kadar ona inanmayacağı en ufak bir hatası olmamıştı ama inanmıyordu işte!

Genç kadın cephesinde ise her şey çok karmaşıktı. Bu güzel sözleri duymak her kadın gibi onunda hoşuna gidiyordu lakin korkuyordu. Sevmeye, sevilmeye hele ki engelli biri olarak bu hiçbir engeli olmayan genç adamın onu seviyor olmasına inanamıyordu. Hem sevgi ile her şey bitiyor mu ki! Daha önce bu yolda yarı yolda bırakılmamışmıydı.

Sevgi başka, cesaret başka!

Aşkı büyük olsa bile cesur değilse karşısındaki bu aşkta yarım kalmayacak mıydı?

Sevmekten korkuyordu. Bir yandan seviliyor olmanın mutluluğu diğer yandan yaşanılabilecek acı dolu günler.

Genç adam aşkının gücünü anlatabileceği aşk sözcüklerini sıralıyordu ama genç kadın kulaklarını tıkamış onu duymuyordu.

Hayatın gerçekleri başka sevgi-aşk bunlar bambaşkaydı. Kendini aşkın büyülü kollarına bırakacak gücü yoktu. Aşkı için bütün gücüyle bu yola girecek cesareti gösterse bile! Daha önce yaşadığı gibi genç adam onu yarı yolda bırakabilirdi! Tekrar gücü yoktu toparlanmaya… Yaralarını sarıp yeniden hayata sarılmaya gücü yoktu. Hem böyle iyiydi. Huzurunu bozmak istemiyordu veya kandırıyordu kendini! Öylesine karışıktı ki kafası! Bir yanı “gir bu aşka!” diyor diğer yanı “uzak dur!” diyordu.

Hem bakalım ne kadar kararlı bu genç adam, aşkı ne kadar büyük bundan da emin değildi. Bir emin olabilse! Bu aşk şimdi ikisini yarın ailelerini de ilgilendirir boyuta gelecekti. İşte o zaman başlarına gelecekleri anlattı vazgeçirmek için; bu aşktan ve ondan vazgeçsin diye hep olumsuz yanlardan söz etti.

Genç adam aşkını anlatıyordu, genç kadın olabileceğini tahmin ettiği gerçekleri. Aşkın büyüsündeki genç adamın onun anlattığı olumsuzlukları duyduğu yoktu yalnız aşkı ve o vardı. Mecnun gibi çölleri aşacak, Kerem gibi dağları delecek kadar büyüktü aşkı. O karşısındakini bir bütün olarak görüyordu ve seviyordu. Yürümeyen bacaklarını, duymayan kulaklarını ya da görmeyen gözlerini de seviyordu. Bedendeki bir eksikliğe değil de iç güzelliğine bakıyordu.

Genç kadın hayatın gerçeklerini anlatırken daha da büyüyordu genç adımın gözünde. Yarınlarda başlarına neler gelecek, bu aşkın önündeki engeller vs. ama boş! Aşk öylesine büyüktü ki olumsuzlukları duymuyordu. Pes etti sonunda genç kadın aşkın büyülü kollarına bıraktı kendini! Sonunu düşünmeden ellerini uzattı genç adama “Biliyorum çok sorunlarla karşılaşacağız… Biliyorum senin ailen engelli bir gelini istemeyecek… Belki bir gün aşkımızda bitecek! Fakat her ne olursa olsun mademki sen cesaretle her şeyin üstesinden gelmeye hazırsın, ben de hazırım. Çünkü bende seni seviyorum” dedi.

Böylece sonundan korkarak da olsa bu iki yürek el ele yürüdüler yarınlara…

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..