Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '10

 
Kategori
Dünya Kadınlar Günü
 

Dünya Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar Günü
 

İnanıyorum ki; bir gün gözyaşların yerini gülücükler alacak...


Bir makalemde Avrupa’nın 17.ci yy da endüstri çağını başlattığını söylemiştim. İşte bu nedenle dünya kadınlar gününün fitili, 8 Mart 1857 de New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücret, uzun çalışma ve kötü koşulları protesto etmek için grev yapmasıyla ateşlendi sevgili dostlarım. 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag şehrinde düzenlenen kadın sosyalist enternasyonel toplantısında Clara Zetkin ilk kez 8 Mart 1857 de gerçekleşen kadın hakları mücadelesinin başlangıç gününü, her yıl Dünya kadınlar günü olarak kutlanmasını önerdi ve kabul edildi. 1911 yılında Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de yüzbinlerce kadın ve erkek aktiviteleri kadınlar gününü kutladılar. Oy verme seçme seçilme, meslek edinme ve mesleki eğitim haklarını istediler. Birleşmiş milletler 1970 li yıllarda ilan edip, 1977 lerde 8 Mart’ın, kadınlara eşit haklar verilmesinin dünya barışını güçlendireceği savıyla, dünya kadınlar günü olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bizde kadınlarımızın dünya barışına katkı sağlayacaklarına inananlardanız. Çünkü kadının olduğu platformlarda edeb vardır, terbiye vardır, itina vardır, sevgi vardır.

Türk kadını 1843 yılında tıbbiye mektebinde aldığı ebelik eğitimiyle sosyal yaşamdaki yerini almaya başlamıştır. 1897 de ücretli işçi olarak çalışmış, 1913 de devlet memuru olma hakkını kazanmıştır. Safiye Ali hanımefendi Türkiye’nin ilk kadın doktorudur. Birinci dünya savaşı, balkan savaşı ve kurtuluş savaşlarında görev almıştır. Süreyya Ağaoğlu Türkiye’nin ilk kadın Avukatı dır. Feriha Sanerk ilk emniyet müdürüdür. 1950 de Mersin’den Müfide İlhan belediye başkanı seçilmiştir. 1971 de Türkan Akyol Büyük Millet Meclisi’nin ilk kadın bakanıdır. 1991 de Lale Aytaman Aydın Valisidir. 1993 de ise, Tansu Çiller Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’dır.

Son on yıla baktığımızda Türk kadınının, kadın hakları konusunda, özgürlükler konusunda ne çok irtifa kaybettiğini görmek için kahin olmak gerekmiyor. Kadınlar üzerinden çıkar sağlayan çevreler Türk kadınının elde ettiği geçmişten gelen haklarını resmen gasp ediyorlar. Kadınlarımızı erkeğin kölesi yapma girişimleri son sürat devam ediyor. Kadına şiddet ülkenin her yöresinde olanca hızıyla sürüyor. Kadınlarımız töre cinayetlerine kurban veriliyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırmaya göre 4, 5 milyon kadınımız okuma yazma bilmiyor. Bilgi çağında ne acı bir tablo. Eğitim verip başının içiyle, beyniyle uğraşacaklarına, o gencecik beyinleri türbanla örtüp ortaçağ karanlığına gömüyorlar.

Can Yücel’in söylemiyle ‘’karşındakini kırmamakla, inançlarını savunmak arasındaki çizginin nereden geçtiğini bulmak zor”. Çünkü benim de türbanlı dostlarım var sosyal yaşamda. İsterim ki bu satırlarıma kırılmasınlar. Her ramazan ayında Kuran Mealini yeniden okumak gibi bir alışkanlığım vardır benim. Bahse konu olan, ne Nur Suresi’nin 30 ve 31. ayetlerinde ve nede Ahzap Suresi’nin 59. ayetinde türban gibi bir örtüden bahsedilmemektedir. Bu ayetlerin meali bizzat din adamları tarafından bilerek çarpıtılmaktadır. Sanki İslamlığı yeni kabul ediyormuşuz gibi bir hava estiriliyor ülkemizde. Biz 1500 yıllık Müslüman bir ülke değilmişiz gibi yeni İslam modelleri sürüyorlar önümüze. Bizi içimizden bölmek, parçalamak için. Yahu islamın ılımlısı mı olurmuş bir düşünsenize. Bu güzel dinimizi resmen kirletiyorlar anlamıyor musunuz? Asıl türban İncil’de olduğu için rahibeler giymektedir. Bu yüzden türban Hıristiyan dininin bir geleneğidir. Ülkemizde ise siyasal bir simgedir. Türban kelimesi de Fransızca’dan girmiştir dilimize. Şuna anamınki, bacımınki gibi baş örtüsü desenize. Din insanların başında değil yüreğindedir. Edep yerlerinizi örtün diyorsa kitabımız saçın edeble ne ilgisi var Allah aşkına. O zaman yanağınız ve dudaklarınız ne olacak. Eğer Arapça bilmiyorsanız, bu hususta daha geniş bilgi almak isteyenlere veya türbanlı dostlarımıza Prof. Dr. Zekeriya Beyaz hocamızın Sancak Yayınlarından çıkan ‘’İslam Ve Giyim Kuşam’’ kitabını özellikle öneririm.

İslamiyeti kabul eden ilk İslam kabilelerinde kız çocuklarını doğar doğmaz öldürüyorlardı. Zaten öldürmeseler de, kadınların ortalama ömrü 18-20 yıldı. Gencecik insanlar ölüyorlardı. Şimdi ise şeriatla yönetilen ülkelerde yaşarken ölüyorlar. Kadın olmanın o ülkelerde hiç mi hiç önemi yok.

Sanırım bir önceki yıldı. Suudi Arabistan krallığı ülkesindeki Jenadriye festivali için Türkiye’den sanki hiç kadın bilimci yokmuş gibi, 100 kişilik bir listeyi Suudi Arabistan’a davet etti. Davetlilerin titrleri de bilim adamı seviyesindeydi galiba. Aralarında bir tek kadın yoktu. Buna tepki olarak Topkapı Müzesi müdürü, tarihçi Prof.Dr.İlber Ortaylı daveti geri çevirdi. Sonradan muhafazakar Kültür Bakanı Ertuğrul Günay 98 erkeği peşine takıp Suudi Arabistan’a gitti. Kadınların olmadığı, sadece erkeklerin bulunduğu bir toplantıda şeriat rejimine, kadın haklarından, Dünya Kadınlar Günü’nden neler anlattı, doğrusu merak etmiştim.

Kadınlarımıza karşı sadece fiili şiddet uygulanmıyor ülkemizde. Sık sık gazete sayfalarında, facebook ve blog sayfalarında kalem oynatanların yazılı şiddet uyguladıklarını görüyor ve üzülüyoruz. Şahsen ben tüm kalemsörlerin kadına nitelik ve niceliğini ayrımsamadan öncelikle kadın olarak bakmaları ve saygıda kusur etmemeleri gerektiğine inanıyorum. Eğer siz kadınlarımızın saçlarına güfteler sıralayıp, göz rengine besteler yapıyorsanız, romanlar kurgulayıp aşk hikayeleri yazıyorsanız, aşkın evrenselliğini yakalayıp, sevişmek aşk ile başlar, aşk ile öğrenilir diyorsanız, hep iki kişilik olan bu salıncağın bir tarafında mutlaka bir kadın oturuyorsa; seni ne ilgilendirir, kadının feministliği, anti feministliği, başörtüsü takması, başının açık olması. O zaman çıkart şiirlerinden, güftelerinden kadınlarımızın gerdanını, çıkart şarkılarından kadınlarımızın saçlarını, zülüflerini, gül dudaklarını…

Biz, Tanrının bahşettiği bu hayatı, baş tacımız kadınlarımızla, eşit haklara sahip olarak, el ele, gönül gönüle, özgürlüğün tadına vararak, birlikte kucaklamak istiyoruz. Var mı daha ötesi?

Tüm kadınlarımızın ‘’Dünya Kadınlar Günü’’ kutlu olsun…

Akif Uğur

 
Toplam blog
: 5
: 284
Kayıt tarihi
: 11.10.08
 
 

Hayat ilmik ilmik bir oyadır örebilene, poyraz bir meltemdir önünde durabilene. Türk sanat müziği..