Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Demem odur ki...

Demem odur ki...
 

Ülkemizde öylesine değişken ki gündem, öylesine çok kalem oynatmak gereken konular var ki, hepsini ayrı ayrı işlemek imkansızlaşıyor bazen. Bu yüzden birbiriyle örtüşmese de aynı başlık altında Med-Cezirler yaşıyor cümleler.

‘’Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’’diye sık kullanılan bir deyim vardır halk dilinde. Bu hiç bir zaman, o yılanın dilinin size dokunmayacağı anlamına gelmez.

8 yıldan beri yürütmeyi ve yürütmenin başı Tayyip Erdoğan’ı kesintisiz destekleyen, hatta Başbakan’a yol gösteren yandaş medyanın köşe yazarları ile eski Marksist, Leninist yani sözde sosyalist, sonradan Liberal, sonradan koalüsyoncu, sonradan muhafazakar AKP ye postunu seren, yani her devrin adamı medyanın köşe yazarları, Sayın Başbakan’ın medya patronlarına “sizin fikirleriniz yönünde (aslında benim istediğim gibi demek istedi) yazı yazmayan köşe yazarlarını işten atın kardeşim” dediğinde; tenlerine kocaman bir çuvaldız batmışçasına NİHAYET irkildiler. Deyim yerindeyse, o zehirli dilin tenlerine değmesiyle elektrik çarpmışa döndüler ve koro halinde, görsel ve yazılı basında çığlık atmaya başladılar. Bu partinin kapıları da yüzünüze kapanırsa; sırtını sıvazlayıp, yanağından makas alabileceğiniz başka bir siyasal parti yok Türkiye de.

Peki halk arasındaki söylemiyle bu “Ali Kemal Medyası”nın (bazı medyayı ve köşe yazarlarını tenzih ediyorum elbette) yürütmeyi ve onun başını, özgürleşiyoruz, demokratikleşiyoruz, kabuk değiştiriyoruz safsatası ile koşulsuz destekleyen aktörleri, şehitlerimize kelle dediği için açılan davada suçlu bulunup, Başbakanı bir lira tazminat ödemeye mahkum eden hakime yapılanları biliyorlar mı? Erbakan hocanın hüküm giydiği kayıp trilyon davasında birlikte yargılanan, miiletvekili olunca dokunulmazlık zırhına bürünüp paçayı kurtaran sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tekrar yargılanmalı diyen Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz’a akla mantığa sığmayan soruşturma, baskı ve yıldırma politikaları izlenirken, İsmailağa cemaatini sorgularken zamanın Adalet Bakanı, şimdinin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in baskılarına maruz kaldığını gündeme taşıyan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner (hala tutuklu) yetkisi olmadığı halde (Anayasamıza göre savcıları ancak Yargıtay yargılayabiliyor) Erzurum yetkili savcısınca sorgulanıp tutuklanırken, HSYK tarafından görevden alınınca da İlhan Cihaner dosyasını İstanbul Ergenekon savcılarına kaçırırken neredeydiniz… Neredesiniz…

Bütün bunlar demokrasi, özgürlük ve bağımsız yargı adına yapılıyor haa… kim inanır kim…

Hiç bir siyasal parti ve kurumla mutabakatınız yokken bir de anayasa değişikliğine gidiyorsunuz… Yemezler…

Sizlerin yürütme ile ortak noktanız, tutkalınız, verilen mücadeleden, köşelerinizdeki yazılarınızdan, görsel medyadaki söylemlerinizden de anlıyoruz ki; yine bazı yazarları tenzih ediyorum, Atatürk’e, Laik Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’in kazanımlarına, o kurumları özenle koruyanlara karşısınız. Hatta Anayasamızın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez denilen ilk üç maddesine karşısınız. Mustafa Kemal’in söylemi “Ne Mutlu Türküm Diyene” deyimini dahi tartışmaya açtınız.Yeni bir ikinci Cumhuriyet icat ettiniz. Bunu anlayabiliyoruz. Ama bu ülke hepimizin. Birlikte yaşamak zorundayız. Gideceğimiz başka bir Türkiye de yok. Anlaşmamız için her büyük sosyal depremden sonra o Anayasal Kurumların başlarını Çankaya köşküne davet edip, Halka, paslaşıyoruz, mutabakat içindeyiz deyip, sırtını sıvazlayıp göndermek, işadamlarına, boş verin düşünmeyin, siz işinize bakın deyip talkın vermek veya hemen TRT den bir ulusa sesleniş yayınlamak yetmez. Zira akabinde ya da sayın Başbakanımız böylesine büyük bir gaf yapar yapmaz, onu perdelemek için Milletimizin gözbebeği Anayasal kurumlarımıza ve onların bu ülkeye kanı canı pahasına hizmet etmiş değerli mensuplarına ve önderlerine, adeta yok etmek istercesine savcıların eşliğinde polis marifetiyle saldırmak da neyin nesi…

Ben söyleyeyim neyin nesi

Takiyyenin, sivil vesayetin, faşizmin ta kendisi…

Hak yahni, Hukuk yahni, Cumhuriyet ve Demokrasi yahni,

87 yıllık kani, olur mu yani…

DEMEM ODUR Kİ; Cumhuriyetimizin kurumlarını, kazanımlarını içine kuru soğan doğrayıp kokutsanız da, yahni yapıp yiyemeyeceksiniz, bilesiniz…

Akif Uğur



 
Toplam blog
: 5
: 284
Kayıt tarihi
: 11.10.08
 
 

Hayat ilmik ilmik bir oyadır örebilene, poyraz bir meltemdir önünde durabilene. Türk sanat müziği..