- Kategori
- Şiir
Dünya
Bu dünya,
Neymiş böyle..!
Neden içi boş?
Dönüyor,
Ama sallanmıyor, hiç.
Yedirip içirip
Besleyip büyütüyor.
Ama
Bizi üstünden
Düşürüp atmıyor hiç.
Bu sırrı,
Bilen varsa söylesin.
Yoksa sussun.
Yerin kulağı var.
Duyarsa, sonra
Atar bizi üstünden,
Yaşatmaz hiç.
***
Yaşamı dert edip,
Uğraşmazsan sen onunla
O da sana
Ne kaygı, ne gam verir.
Ne üzer,
Ne de acı çektirir.
Tercih senin.
Nasıl yaşarsan,
Git öyle yaşa.
İster insan ol,
Yaşa, adam gibi.
İstersen haydut ol.
Açıma kardeşine, masuma
Kır, dök devir.
Herşeyi…
Kur saltanatını
Ol dünyanın
Tek hâkimi,
Yaşa sultan, padişah gibi…
***
İnsan olmamışsan!
İstersen ol, bir it,
Onursuzca,
Koş sahibinin peşinde,
Bir lokma ekmek için.
İstersen,
Doyur karnını,
Al palazı
Ser güneşin altında,
Gölge bir yere,
Yat üstüne,
Salla kuyruğunu,
Çıkar itliğin keyfini,
Sere serpe.
Şayet!
Daha sen,
Bu koca dünyayı,
Aydınlatan güneş,
Her gün
Doğup batarken,
Zaman bir su gibi,
Akıp giderken
Sen halâ
İnsan olup
Kazanmamışsan
Onurunu.
Almamışsan,
Özgürlüğün tadını,
Git nasıl yaşarsan yaşa.
İster yürü,
İster sürün yerde…
İt değil mi?
Adın.
Yaşa git öyle…
Zaten sonunda,
Kimse bakmaz
Senin yüzüne…
***
İnsanda
Yoksa!
Akıl, bilgi,
Ahlâk, eğitim, izân
Kazanmamışsa kişilik,
Aranmaz,
O, insanda
Hakk’a dayalı adalet,
Hak, hukuk, vicdan…
Yoksa!
Yalan dünyanın
Belli bir yasası
İyiyi, kötüyü tartacak
Bir terazisi.
Olmaz,
İnsanın,
İnsan yanında
Bir kadri kıymeti
Değeri…
İşte, o zaman
Git,
Nasıl yaşarsan yaşa.
Sonra Hak verir,
Senin hakkını.
Tabiki varsa;
Hakk’ın
Kul için
Toprak altında
Hak’ca bir yasası…
Tartacak terazisi.
İşte o zaman
Bekleyip sabreden,
Mazlum kulun
Tartılır mizanda
Yaşantısı,
Alır zalimden
Çektiği onca zulmün ahını,
Gözünden akıttığı,
Irmak ırmak
Onca yaşın acıını…
***
Ya yoksa!
Hakk’ın
Bu dünyada olduğu gibi,
Kul için,
Toprak altında
Soracağı hesabı.
Dünyayı tartacak
Bir terazisi,
Dağıtacak
Adaleti, hakkı hukuku…
İşte
O zaman,
Kulun aklı
Başına gelse de
Yaramaz hiçbir işe.
Allah,
Demez mi?
Kuluna,
Verdim
Ben sana akıl,
Kullansaydın
Sen de o zaman
Sana verilen aklı…
Şimdi sana,
Ne faydası var,
O zaman,
Sana verilen o aklın.
Artık
Geçti zamanı
Boşuna edersin
Ah, vah…
Ben sana demedim mi?
Zavallı,
Şimdi, kullan aklını.
Bu dünyanın
Herşeyi yalan…
Gel sen,
Ne gülenine,
Ne ağlayanına aldan…
Ne sevilenine,
Ne yerilip,
Övüldüğüne aldan…
Varsa,
Hak’tan yana,
Bir şansın,
Bir sevgin.
İşte o zaman
Bir ömür boyu
Dövülüp, ağlamadan,
Huzur içinde
Mutlu
Yaşadığına sevin…
Yok sa;
Bu dünyanın,
Ne aşağısı,
Ne de yukarısı belli.
Yok!
Düzü,
Bulunmaz başı, ortası,
Ya hep iniş,
Ya hep dik yokuştur,
Önü, arkası…
***
Ey gafil..!
Kulum...
Neden düşünüp,
Akletmezsin.
Bu yalan dünyaya,
Onca gelip gideni…
Hiç görmedin mi?
Senden önce gelip
Ölüp gideni…
Neden kapattın
Dünyayı göresin diye,
Açtığım gözlerini.
Şimdiye kadar,
Bu yalan dünyaya,
Ağlayarak gelipte,
Görülmemiş hiç…
Gülüp oynayarak,
Memnun gideni…
Allah için,
Hiç mi?
Yok.
Bu yalan dünyanın,
Yorulmadan,
Hakca
Yaşayıp,
Acı çekip
Ağlamadan,
Gülüp, oynayarak
Yaşanacak.
Yürünüp, koşulup gidilecek,
Düz yeri,
Ortası…
12.06.2013
Cahit KARAÇ