Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '16

 
Kategori
Eğitim
 

Düşünme köşesi nedir ve eğitimde kullanılmalı mıdır?

Düşünme köşesi nedir ve eğitimde kullanılmalı mıdır?
 

Düşünme Köşesi nedir?
 
“Yaramaz” olarak nitelediğimiz, yani beklenilen davranışı sergilemeyen, yahut istenmeyen davranış gösteren çocukların eğitiminde sıklıkla başvurulan bir yöntem vardır. Düşünme köşesi… Bu yöntem, evde aile tarafından kullanılabileceği gibi, okulda da öğretmenler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Üniversitelerde, kitaplarda öğretilene göre bu yöntem çocuğa “nerede ne hata yaptığını” düşünme ve anlama, yanlışlarını düzeltme imkanı vermektedir. Bir örnekle anlatmaya çalışacak olursak; sınıfınızda etkinlik sırasında sizin verdiğiniz yönergeler dışında hareket eden, istenmeyen davranışlar gösteren bir çocuk düşünün. Bu yönteme göre, bu çocuğu sınıfınızın bir köşesinde, akranlarından ayrı, tabir-i caizse kurtarılmış bölge gibi bir köşede belli bir süre oturmaya, “nerede ne hata yaptığını” düşünmesine zorlarız. Çocuk belli bir süre düşündükten sonra kısa bir diyaloğun ardından özür dileyerek, tekrar sınıftaki etkinliklere dahil olur.
 
Düşünme Köşesi yöntemine başvurmak doğru mudur?
 
Okul öncesi dönemde çocuklar, yaptıkları davranışın etik boyutta doğru veya yanlış olduğunu kavrayamazlar. Bu yaştaki çocuklar davranışları hisleri ile anlamlandırarak göstermektedirler. Çocuklar, hisleri ile hareket ederler ve üst düzeyde akıl yürütemedikleri için olayları veya davranışları farklı boyutlarıyla ele alamazlar. Örneğin; sınıfınızda sanat etkinliği yaptığınızı düşünelim. Çocuklardan biri, diğerinin araba şeklindeki makasını gördü ve elinden zorla çekip aldı. Ve çocuklar arasında kavga etmeye başladılar. Bu durumda çocuğu düşünme köşesine göndermeniz gerekir mi? Bence düşünme köşesi, çocuklara yanlış olan davranışın doğrusunu öğretmek için yeterli bir yöntem değil. Düşünme köşesine göndererek, yaptığının yanlış olduğunu ifade ettiğiniz çocuk, yapmış olduğu davranışın doğru veya yanlış olduğunu etik açıdan yorumlayamaz. Çocuk o an, o makasla kesmek istemiştir ve o an için çocuğun kendi doğrusu budur. Bunun yanlış olduğunu ifade ederek, sınıf içinde ayrı bir köşeye gönderip, “cezalısın!” hissi yaşattığınız çocuk için bu olumsuz bir durumdur.
 
Ceza -literatürdeki tanımı ile- istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak için ortama istenmeyen uyarıcının girmesi, yahut istenmeyen davranış sönene kadar, sevilen / ilgilenilen uyarıcıdan mahrum bırakılması durumudur. Yenilenen, gelişen eğitim anlayışı cezaya başvurulmaması gerektiğini, cezanın istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak yeterliliğine sahip olmadığı gibi, ileri ki yaşlarını etkileyecek ciddi kişilik bozukluklarına yol açabileceğini söyler. O halde, o an (makas onun olmasa da) o makasla, kağıtları kesmek isteyen çocuğu, ilgilendiği uyarıcıdan mahrum bırakırsak, çocuğa ceza vermiş oluruz. Ve çocuk, yaptığı davranışın yanlış olduğunu söylese de, kendi hissiyatında buna ikna olmaz. Çünkü empati kuramamış ve sizin zorlamanızla özür dilediği için doğru davranışı bir temele oturtamamıştır. Bu doğru davranış, o çocukta kesinlikle kalıcı olmayacaktır.
 
Peki bu durumda ne yapabiliriz?
 
Bu ve benzeri, istenmeyen davranışla karşılaştığımız durumlarda muhakkak yapmamız gereken şey, çocuğu empatik düşünmeye sevk etmektir. Davranışın yanlış olduğunu ve doğrusunu direkt olarak ona sözel bir şekilde ifade etmek yerine, çocuğun empati kurmasını sağlayarak, ikna edici bir dil ile doğru davranışa kendisinin ulaşmasını sağlamalıyız. “Ali’nin makasını neden aldın? Ali senin makasını zorla elinden çekip alsaydı üzülmez miydin?” gibi, ona kızmadan, tatlı bir dille düşünmeye sevk etmeliyiz. Hatta sınıfın geneline “izinsiz eşya almak” konusunda öğretici hikayeler okuyabilir, çocuğun kişiliğine zarar vermeden doğru davranışı kendisinin anlamasına fırsat yaratabiliriz.
 
Çünkü çocuklar, onlara öğretmek istediğimiz bir davranışı, yalnızca ve yalnızca duygusal bağlamda hissedip, anlamlandırabiliyorlarsa kabul ederler. Duygusal bir temele oturtamadıkları davranışı edinmezler ve genellikle bu davranışların “yanlış” oldukları gibi bir anlam çıkarırlar. Özellikle 0-6 yaş arasında davranış-duygu senkronizasyonu oldukça önemlidir.
 
Çeşitli ceza yöntemleri ile evde, okulda ezile ezile büyüyen, çekingen kişilikler yaratmak, eğitimin amacına da hizmet etmeyecektir.

h.anilkatkat@gmail.com

www.egoistmuallim.com

 
Toplam blog
: 4
: 850
Kayıt tarihi
: 19.01.16
 
 

Okumayı, öğrenmeyi, araştırmayı, eleştirmeyi, geliştirmeyi ve tüm bunları içtenlikle paylaşmayı s..