Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğükte olumsuz yanlar

Daha dün yazdım "Bir can kurtarırken başka can almak Amerika'ya ve kapitalist zihniyetlere mahsustur..." diye. Buyrun size Gürcistan olayı ve Kedinin ağzında ki güvercini kurtarmaya çalışanlar... (kim kedi, kim güvercin onu sen bul
e-günlüğüm)

Günaydın yeni doğan gün! Olumsuzlukların arttığı dönemlerde, benim de olumsuz taraflarım harekete geçiyor. İnsanların olumsuzlukları, sorumsuz ve vurdumduymaz tavırları beni çoğu kez ilgilendirmiyor. "eden bulur" veya "ne ekersen onu biçersin" der geçerim. Öyle de olur zaten... Ancak en yakınındakiler, çevrendekiler umursamaz ve vurdumduymaz olunca ucu bana dokunmaya, zarar görmeye başlıyorum. Beklentileri, amaçları, hedefleri olmayanlara (ya da farklı, sanal ve bilinçsiz olanlara) söz söylemek, bir şeyleri anlatmak da çok zor oluyor. Hatta hiç olmuyor. Düşünmek için beyinlerini zorlamak yerine düşünmekten kaçıyorlar. Böyle insanların, özlemleri, kompleksleri, zaafları, yaşamlarının önüne geçiyor. Umursamazlıkları, sorumsuzlukları da bu yüzdendir. Böyle zamanlarda çıkmaza giriyor, kendimi çaresiz hissediyorum. Hedeflerin sapacağı hissi, taşların yerinden oynaması zorluyor beynimi...

Merhaba sevgili e-günlüğüm;

Bakıyorum sıkılmışsın yine. Daha doğrusu ürkmüşsün bir şeylerden, içgüdülerin sana bir şeyler söylemiş, uyarıda bulunmuş... Üzme tatlı canını, yeni planlar, yeni hedefler yapılır ve aşılır zor günler. Çözülür her problem kaynağında. Zor olur bilirim, her şeye yeniden başlamak, yeniden plan yapmak, amaç oluşturmak, hedef yapmak... Yaşamın kendisi bu değil mi zaten? En önemlisi sağlık, moral ve huzur derim, başka bir şey demem. Kökünü kazırım problemlerin, çizgi çekerim yaşam dahil her şeye. Yeni bir cumhuriyet kurarım hiç bilmediğim bir yerde.

Biliyorum sevgili e-günlüğüm, kızacaksın. Dün gece yine fazla içmişim rakıyı. Bu aralar nedense rakı çok güzel geliyor bana. Rekabetten fiyatları düştü ondan mıdır nedir? Yoksa açık havada içtiğimden midir bilemiyorum. Sadece sabahları zor kalkma olayım oluyor. Canım biraz daha uyumak istiyor. "kalk çabuk" diyorum kendime. "senin sorumlulukların va, vurdumduymaz olma, işine git" diyorum. Doğru söze ne denir?
Hemen kalkıyorum. Bir de bakıyorum ki yaşam karşımda duruyor.

Elif aradı (Bursa'dan ünlü avukat arkadaşım) Mesaj atmış "nasılsın" diye soruyor. Zaten cinlerim tepemde, verip veriştirdim. İyi arkadaşdır, hep nazımı çeker. Genelde hisleri kuvvetli olduğu için sinirli olduğum zaman arar. Ben de ona çatıp rahatlarım. Yok yok şaka. "Günlüğümü oku anlarsın" dedim. O da bana çattı. "kırk yıllık arkadaşımın nasıl olduğunu günlüğünden mi öğreneceğim?" diye yazmış.

Bilgisayarım ara sıra sorun çıkararak, topallayarak yürüyor sevgili e-günlük. Artık genç bir kuma alıncaya kadar böyle idare edeceğiz.

Bu gün siparişlerimiz vardı ve öğleden sonra geldi. Bir güzel kamyon boşalttık. (ona rağmen deşarj olamadım) Yoksa beni bu her gün gelip yavrusunu arayan kedi mi hüzünlendirip, sinirli yapıyor? Yok o da değil. Başka sebepler var demek. (bilmiyormuş gibi yapıyorum)

Değerli e-günlüğüm, Elmar'ın da bugün son gnü. Derslerini çalışmaya başlayacağından artık iş hayatını sona erdiriyor. Pazartesi gününden itibaren yine kendimle başbaşa çalışmaya devam edeceğim.
Bu gün aklıma "dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine" adlı parça geldi ve bol bol mırıldandım...
Bu günlük yeter bu kadar sevgili e-günlüğüm.
Pazartesi nasıl olsa yine yazışacağız. Hoşçakal.

Biliyor musun: Mısır'da ki piramitlerden en büyüğü olan keops'un yapımında kullanılan ve her biri ortalama 2, 5 ton olan taşların sayısı 2, 300, 000, Mısır'da ki piramitlerin toplam sayısı ise 80 dir... (buyrun olayı çözelim, veya buyrun buradan yakın)
Güzel söz: "En çok yaşamış olan, uzun yıllar yaşamış olan değil, yaşamın anlamını en fazla anlamış olan insandır..."
S. Kierkegaard

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..