Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğümü ve günlüğümü çok severim

Bazan seni severim, bazan o'nu. Çoğu zaman kendimi severim. Bazan seni özlerim, bazan o'nu. Bazan kendimden öyle uzaklaştığım olur ki, kendimi özlerim. Özlerim de özlemim gitmez kavuşuncaya dek benliğime. Beni benden uzaklaştıran bir gün olmuştur, bir olay, bir anı, bir ayrılık... Bir sıkıntı düşer bazan içime, kimse bilmez... Ağladığımı, duygularımı, kopan fırtınalarımı kimse duymaz. Gelecekten korkularım oluşur kimse bilmez, yaşam sekteye uğrayacak diye tedirgin olurum. Başkalarına, başka olaylara üzüldüğüm olur, hissedilmez, hissettirmem. Bütün hesaplaşmalar içimdedir.

İçimde değerlendirir, içimde hesaplaşırım dünyanın yalanları ile... İşte bu yüzdendir etrafımda, hep sağlıklı, huzurlu ve mutlu görünmemin nedeni. "Yeter" diye bağırasım gelir zaman zaman, bağırmam, bağıramam. Dövesim gelir bir kendini bilmezi, dövmem dövemem. Sövmek isterim bir sürü olana bitene ama sövmem. Sık sık sorgularım içimi dışımı, hatta içimin içini, dışımın dışını... İyi mi yapıyorum, kötümü yapıyorum karar veremediğim zamanlar olmuyor değil. "hayat devam ediyor" deyip kendimizi avuturuz, oysa devem eden bir şey yoktur. Devam ettiği söylensede bir çok eksikliklerle devam etmektedir. Asla yeri doldurulamayacak eksikliklerle... Bir hiç uğruna biten ilişkiler, yitirdiğimiz insanlar, bozulan arkadaşlıklar, kırılan kalpler... Hiç uğruna!!!

Merhaba e-günlüğüm; Bu duyguların, hatta bir çok davranış biçimimin oluşmasında büyük rolün var. Bu yazdıklarımın hepsini senin sayende yazdım ve yazıyorum... Geriye baktığımda, yaşamımda senden başka iz yok. Tek ayak izi sensin. Bu yüzden hiç bir şeyi unutamam ve bir sonraki güne daha umutlu, daha heyecanlı, daha tedbirli başlarım...

Ablam dün gece Annemi yine hastaneye kaldırmış. Yaptıklarının hiç birini onaylamıyorum. Bir panik havası esiyor ortalıkda. Her şeyin çok basit olduğunu biliyor ve söylüyorum, ancak körleşmiş ve sağır olmuş bir insan gurubunun içinde söylediklerim duyulmuyor. Sadece korkunç paralar harcanıyor ve ortada hiç bir şey yok. Harcadıkları ile, annemin sağlığına kavuşması için, neler yapabileceklerini bile düşünemiyorlar. Kısacası Ablamla kan bağı dışında hiç bir benzer yanımız, hiç bir ortak yanımız yok. Hep yazdığım gibi. Onu sistem eğitti, beni, annem, babam ve ben eğittim... İki eğitim arasında ki fark, tüm zamanların en önemli ve çözülmesi gereken problemi... (Einstein gelse çözemez)

Sabah işe geldiğimde ilk kez içimde çalışma hevesi olmadığını hissettim. Koyverme, bırakma huyum yoktur. Biraz kendimle konuşup, her zaman ki gibi sarıldım işe. Çok hareketli bir gündü. Çalışırken hiç bir şey düşünemiyorum. İşe odaklanıyorum. Yaşamın gidişinde hiç hata olsun istemiyorum. Çevre ve toplum baskıları olmadığı zaman da hata olmuyor. Ne zaman birileri yaşama (akrabalar, doktorlari avukatlar, mühendisler vs.) burnunu soksa işte o zaman hatalar ve içinden çıkılmaz sorunlar zinciri oluşuyor.

Öğlen araya servis girdi, Linda'yı çıkarmayı unuttum. Hiç sesi çıkmıyor ama yere boylu boyunca uzanıp alttan alttan bir bakışı var, özür dilememek elde değil. Bir saat gecikmeli olarak çıkardım ve çişini yaptı. Kendime ceza, ona ödül olarak biraz da gezdirdim...

Şimdi boş zaman dilimi içindeyim ve biraz çay, sigara içip dinleneceğim. Tekrar yazarım.

Evet e-günlüğüm, tekrar yazarım dedim ve gördüğün gibi yazıyorum. Yeni bir kurumsal abone yaptım. Daha doğrusu kuaför bir abonemden birisi ayrılıp kendi yerini kuruyor ve onlar çağırdı. Sebil kurdum ve su verdim.
Öğleden sonra bütün işler bitince Elmar geldi. Üç günde bir büyük chokella bitiriyor kerata. Şimdi onlara salçalı ve beyaz peynirli ekmeği öğrettim. (bir de genç kızımız var) Ona bayıldılar. Evde bile salçalı ekmek yiyorlarmış...

Biraz önce yemek faslını kapattık. Linda bu akşam büyük tuvaletini yapmadı. (kesin eve yapar.) Sorun değil, köpeklerinde bazan düzeni bozulabilir. Bu yüzden kızmamak gerek. Ne de olsa dişi, nazik davranmalı.
Ben müsadeni istiyor ve gidiyorum e-günlüğüm. Yarın yine yazışacağız nasılsa. Hoşçakal

Biliyor musun? Kafatası, yirmi dokuz farklı kemiğin bir araya gelmesinden oluşur muş...

Güzel söz: "Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet." Çin'li arkadaşlarımın Atasözü.

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..