Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün gündemi...

Dün akşam işten çıkıp eve gittim. Gün içersinde hava kapalı idi ve ara sıra yağmur yağmıştı. Boss'un yemeğini verdim ve evin bahçeye açılan kısmına oturup sigaramı yaktım. Boss'un yemeğini bitirmesini beklerken yağmur yağmaya başladı ve çok sevindim. Hava da ılık dı, "Tamam" dedim bu sefer iç çamaşırlarımın içine kadar ıslanacağım... Biraz sonra yağmurun sadece benim olduğum yere yağdığını farkedip kafamı yukarı kaldırdım. Dördüncü katta ki bir insan görünümlü yaratık çiçeklerini suluyormuş... Bağırarak bir de sabun istedim ama cevap gelmedi. Bütün sevincim boşa çıktı. Çünkü, sabunum yoktu ve çiçeklerin suyu beni yeterince ıslatamazdı...


Merhaba günlüğümün e-hali.
Şimdi hüzünlü bir haber var. Azerbeycanlı idi, 42 ülkenin danslarını biliyor du, konuşurken bile dans eder di, neşeli, hareketli, cıvıl cıvıldı, yardım sever di. 65 yaşında idi ve işe bisikletle gidip geliyor du. Dans hocası, kareograf üstadı ve konservatuvar da da görevli idi. Ayrıca kendi dans akademisi var dı. Rusya ve azerbeycan da dünya çapın da sayısız ödüller kazanmış bir kişilik di.Yardım severliği bizim ülkemiz de suistimal edilmiş ve bütün maaşı kefil olduğu kişilerin taksitlerini, kredilerini ödemekle bitiyor du. Tek oda bir ev de zorluklar ile yaşamını sürdürüyor du. Abonemiz di. Bir kaç gün önce hayata veda etmiş. (ben yeni öğrendim) Yakınlarına sabır diliyorum.
Kahraman Nasirov güle güle git..........


Sevgili e-günlüğüm Her gün bir arkadaş ediniyorsun ve seni kıskanmaya başladım. Tanıştırayım fugen hanım... (ya figen'in e-hali ya da fulya'nın genetik versiyonu) İyi arkadaşlıklar diliyorum.
Şu kazaları rapor etmiyeyim diyorum ama yazmadan da edemiyorum. Ş ana kadar dört kaza gördüm. Biri çok komik di. Bir asfalt canavarı, (ben büyük özel araçlara öyle diyorum) sağa dönerken duran bir arabaya gacırt yaptı ve durdu. İçinden iri yarı kilolu fakat süslü ve şuh bir abla indi. Vurduğu aracın sahibi oradaymış ve hemen geldi. (ben izliyorum çünkü trafik felç oldu) Teyze; bütün seksi halini takınarak "ay çok afedersiniz göremedim" dedi. (içimden "yuh" dedim) Zaten genç adam da gülmemek için zor duruyor du. Sonra teyze akıl edip arabasını kenara çekti ve ikisi de telefonlara sarıldılar. Trafik açıldığın da teyzem genç adama yakın mesafe de trafik kurallarını öğretiyordu...
Dün yazdım ya, hafta sonu yalnızım diye. Davetler gelmeye başladı. Hep böyle olur. Sanki yaşantımdan birilerinin haberi var gibi. Annem "sende şeytan tüyü var" diyor. (aynaya baktım yoktu) Ne zaman bir kızdan ayrılsam on senedir görüşmediğim kız arkadaşlarım arar. Enteresan. Herhalde evliya soyu olduğum için... Neyse akşam olsun hele. Davetlerden birini değerlendiririz. Tabi geleneksel belalı davetinden erken ayrılabilirsem. Olmazsa birlikte bir davete gideriz. Çünkü davetlerden biri bir bar buluşması. İyi ki hesapları ben ödemiyorum, yoksa şimdiye mali sıkıntıya düşmüştüm. Şu belalı iyi insan canım, halden anlıyor. (burada çok gülüyorum) İlginç bir kişilik olduğu için sadece ondan bahsediyorum.


Sevgili e-günlüğüm; biraz önce bir abonemden geldim. Şikayeti var dı ben de hemen gittim. Su'dan kurt çıkmış... Bu gibi şikayetlere giderken hafif gülüyoruz. Tesisi bildiğimiz için su'yun içinden çöp bile çıkması olası değil. Ancak müşteri her zaman haksızdır teorisinden, (şey pardon haklıdır) yola çıkarak hemen şikayeti değerlendiriyoruz. Evet şikayet gelir gelmez gittim. Kapı da söylendi, sızlandı, midesinin kalktığını, böyle şeyin olamıyacağını anlattı. Sonra firmaya verdi veriştirdi. Sakin bir şekil de kendisini dinledim ve müşterimize "pompayı görebilir miyim?" dedim. Mutfaktan pompa geldi. İçini açtım ve hanımefendi ye gösterdiğim anda bir çığlık koptu. Pompanın iç mekanizması kurtlanmıştı. (tam burada yüzünde ki ifadeye bayılıyorum) "Pompayı ne kadar zamandır kullanıyorsunuz?" diye sordum. Üç senedir kullanıyorlarmış. Ben de pompaları her sene değiştirmek gerektiğini veya açıp temizlemek gerektiğini anlattım ve pompa sattım. Birisini suçlarken çok dikkatli olmak ve çok düşünmek gerek... Hanım hanım! Sana sesleniyorum. Bu sana ders olsun. Öyle her önüne geleni suçlama, biraz da hataları kendinde ara. (nasıl? iyi söyledim değil mi:)


Günlük cüğüm; Bu akşam konusun da fikrini almak isterdim ama üzgünüm. Bir şeyler yaparken hiç kimseye sormam. Bütün sorumluluğu alırım. Ekşitme suratını, pazartesi günü neler yaptığımı anlatırım.
Sen şimdi yorulmuşsundur, iyisi mi ben seni azad edeyim, gitmen gereken yere git. Belki senin de benim bilmediğim planların vardır. Bir sürü arkadaşın var, neden olmasın...


Her şey gönlünce ve dilediğince olsun sevgili e-günlüğüm.
Pazartesi görüşmek üzere. Hoşçakal

Biliyor musun? Zürafa'ların ses telleri yokmuş... (Bizim var. Birbirimizi yememize yarıyor)
Güzel söz: "Yanılgı, insanlar içindir. Ancak silginiz kalemden önce bitiyorsa, fazlaca yanlış yapıyorsunuz demektir... "
J. JENKINS (Bu amca bu sözü söylemekle yanılgıya düşmüş:)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..