Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük herkesten davacı:)

Vay be! Emekli orgeneraller için suç duyurusu... Kahramanmaraş'ta bir esnaf ''darbe planları'' yaptıkları iddiasıyla eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile emekli Orgeneral Çevik Bir hakkında suç duyurusunda bulundu. (ntvmsnbc) Esnaf arkadaşın haberler karşısında psikolojisi bozulmuş... Siyasiler bozmuyor da askerler mi bozuyor psikolojini. "Sana kim verdi bu aklı, ne kadara mal oldu" diyesim geliyor ama psikolojim bozulur diye söyleyemiyorum. Ödediği vergiler (ödüyorsa) hiç mi psikolojisini bozmadı bu güne kadar bu esnaf amcanın. Emperyalist devletlerin, az gelişmiş devletler üzerinde uyguladığı, böl, parçala, yönet tekniğini bilirdik ama bir devletin kendi kendine uyguladığını bilmezdik... Öğrenmiş olduk. Yarından tezi yok, her kuruma ve kişiye, hatta ağaçlara, kedilere, köpeklere dava açacağım...

Merhaba e-günlüğüm; yazık ediyorlar güzelim ülkemize, tam hukuk devleti olmaya çabalarken, hukuk diye bir şey kalmadı ortada. Çoluk çocuğun oyuncağı oldu hukuk. Tıkandı ağzına kadar... Hani lavaboya küçük pislikleri önemsemeyip atarsın da, lavabo bir süre sonra tıkanır ya. Bizim hukuk sistemi de öyle oldu. Ivır zıvır dikkat çekme ve gündem oluşturma davaları ile her yönden tıkandı sistem. Pompa bile fayda etmeyecek açmak için.

Adam, karısını aldatmıyormuş ama karısı çok kıskanıyor ve sürekli "sen beni aldatıyorsun" diye adamın kafasını ütülüyor muş. Adam en sonunda dayanamamış ve "yahu nasılsa aldatmadığım halde kadın beni aldatmakla suçluyor, bari aldatayımda boşuna suçlanmış olmıyayım" demiş ve karısını aldatmış. Ortada hiç bir şey yokken, bu kadar suçlamaya maruz kalan silahlı kuvvetlerimiz de, böyle giderse en sonunda darbe yapacaklar her halde... (benzetme nasıl ama?)

Ben en çok Avustralya'nın güney sahillerine vuran yüzlerce balina ve yunuslara üzüldüm... Ortada suçlu yok, hukuk yok, yargılama yok. Anlayan yok. Hayvanlar dünyanın yaşanmaz bir yer olduğuna karar verip anlaşarak, guruplar halinde kendilerini öldürüyorlar sanki... Hayvanlara zıpkınlarla sözde izlemek için attığınız "uydu gözleme" cihazları ve yaydığı frekanslar onların beyinlerini etkiliyor ve içgüdüsel dengeleri bozuluyor. Bu yüzden ne yapacaklarını bilemiyorlar. Karaya vurmalarının sebebi bu. İnsanoğlu denen vahşi yaratığın kurbanı oluyorlar. Bırakın hayvanları izlemeyi. Size ne, nerede, nasıl, hangi mevsimde çiftleşiyorlarsa çiftleşiyorlar, nasıl ve ne zaman doğuruyorlarsa, doğursunlar. Sapık mısınız nesiniz. Sözde korumaya aldığınız her şeyin soyu tükeniyor...

Değerli e-günlüğüm; bundan sonra ortalıkta bol bol Portekiz su köpeği göreceğiz. Neden mi? Çünkü Obama, kızları için bu köpeği seçmiş... Kızı bakacağından değil, laf olsun. Portekiz'den en az on adet uzman köpek yetiştirici ve bakıcı gelmiştir. Şimdi beyaz saray'da Portekiz "su" köpeği geziyor. Pet Shop'lar siparişleri vermişlerdir bile. Sohbetleri duyar gibiyim...
"Ayyy canım ne şeker. Bunun cinsi ne?" (ben "markası ne" diye sorarım)
"Portekiz su köpeği"
"Ay ne şirin, ilk defa görüyorum"
"Aaaa bilmiyor musunuz, Obama'nın kızlarının köpeği, Beyaz Saray'da da var" (Beyaz Saray'da beslenince köpeğin kişiliği artıyor ya)

Bizde de böyledir. "Ufff abi arabaya bak ne güzel" diğeri atlıyor hemen "tabi oğlum aynı arabadan Hülya Avşar'da da var" Böylece arabanın veya her neyse, tanınmış bir kişi ile eşleştirilen nesnenin değeri artar... (sanırız)

Dün işe başlayan elemanımız "pes" etti. Bu gün gelemeyeceğini ve hasta olduğunu bildirdi. Olur öyle şeyler, ben alışığım zaten. İlk gün gelmesine bile şaşırmıştım.

Dün gece normale döndüm ve bahçe keyfime devam etmeye başladım. Rakımı içtim, Boss'u saldım, yıldızları ve ağaçları izledim. Kafamda bir sürü şiir yazdım ama sabah unuttum. Ayrıca gecenin sürprizi olarak, demir kapıda bir gölge belirdi. Gölge diyorum çünkü, ilerlemiş yaşım yüzünden karanlıkta pek kestiremiyorum kişileri... Baktım öyle ellerini demir kapıya dayamış duruyor, ben de yanına gittim. Belalı abla. Uzun zamandır ne görüşüyor, ne de karşılaşıyorduk. Sanırım belalı olmaya devam edecek yine. Erkek arkadaşından ayrılmış. Donuk bir ses tonu ile dertleşmeye çalıştı. Ben de donuk bir ifade ile dinlemeye çalıştım. "Görüşürüz" dedi ve gitti. En iyisi bundan sonra Boss'u gezdirirken yakışıklı ve olgun bir arkadaşımı da yanıma çağırayım ki, kızcağız depresyona girmesin. Bilirim ayrılıkları. İnsanı perişan yapar... Zaten bu aralar herkes antidepresan kullanıyor. Bu genç yavrucak da kullanmasın. Gerçi psikolog'a gideceğine bana geliyor ama yine de tedbir almak gerek...

Sabah sadık iş arkadaşımla (Linda) birlikte (iki senedir hiç aksatmadan çalışıyor) iş yerine geldim. Servislerimi bitirip doğru saatte öğle yemeğimi yedim, çayımı içtim. Güne biraz hızlı başladık ama sonra yine yavaşladık. Trafik sakin, hava bulutl ama, güzel di. Dünden siparişlerimiz vardı. Kamyon bu sefer öğleden sonra geldi. Boşalttık ve işimize devam ettik.

Akşam üzeri biraz hareketlilik olsa da, vücudum bile ısınmadı. Yemeğimizi yedik, çayımı içtim ve şimdi gidiyorum. Yarın yine yazışacağız nasılsa.

Biliyor musun: Adı "Mehmet" olan toplam kişi sayısı: 2.826.306 imiş...

Çirkin söz: "Düşünen bir kadın, boyanan bir erkek kadar iğrençtir..." Lessing

Güzel söz: "Başkalarının mutluluğundan kendine pay çıkaran insan, en mutlu insandır..." Geothe

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..