Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük araştırdı, röportaj yaptı...

Bu gençlerle, bu kızlarla, bu çocuklarla, bu delikanlılarla, bu çalışkan doğulu, güneydoğulu vatandaşlarımızla kimse konuş muyor mu? Dertlerini, hallerini soran yok mu? Bunlar uzaydan mı geldi? Bu ülke'nin medyası magazin haberleri, asılsız haberleri bağıra bağıra yazmaktan başka bir iş yapmaz mı? Neden bu insanlara kimse yardımcı olmuyor, neden kimse bu insanların durumlarını irdelemiyor? Göz önünde olmadıkları için mi? Haber değeri mi yok? İçler acısı bir durum. Haber değeri olmasa da insani değeri çok fazla...

Araştırmalarım, belediye'lerin atık toplama projesi ile başladı. Merak ettim ve biraz kurcalayayım dedim. Ortaya rezalet, içler acısı bir tablo çıktı. Bir sayfa yazı yazar geçerim dedim ama olmadı. Galiba iki gün yazacağım. Yani "arkası yarın" olacak.

Merhaba e-günlüğüm; Bir haftadan uzun bir süredir, gördüğüm yer de, çöp toplayanlarla konuşuyor, sohbet ediyor, notlar tutuyorum. Onları herkes görüyor, bir yerlerde mutlaka karşılaşıyordur. Aralarında çingene, (pek kalmamış) doğu'lu, güney doğu'lu, güneyli yurttaşlarımız var. Evli olup ailesini memlekette bırakıp çalışmaya gelenler var. Gençler var. Bir ev de 30-60 kişi kalıyorlar. Zabıta kovalıyor, polis kovalıyor muş. Her yakalandıklarında arabaları alınıp, karakola götürülüp 69 tl para cezası kesiliyor muş. Ödeme güçleri olmadığından ödeyemiyorlar ama, yine de hafta da iki üç ceza kesiliyor muş. Arkalarında çektikleri tekerlekli araba tek sermayeleri ve fiyatı yetmiş lira. İstanbul'da sayıları dört, beş bin olarak telaffuz ediliyor. (eskiciler hariç) Çingene vatandaşlarımız genelde trakya yakasında var mış. Anadolu yakasında çoğunlukla kürt kökenli vatandaşlarımız atık toplamakta imiş...

Belediyeler atıkları toplama projesi kapsamında, bu insanların işlerini ellerinden aldıklarının farkında değil her halde. Farkında olsalar idi, öncelikle bu insanlar için bir çözüm bulunur, sonra atık toplama projesi hayata geçirilir di...
Genel olarak cevapları aynı olduğundan, bir erkek, bir bayan seçtim yazmak için. Çok azı memleketlerine geri dönecek. Çünkü buraya memleketlerinde iş olmadığı için geçici geliyorlar mış... Bazıları ne yapacağını bilmiyor ama, "elbet yaparız bir şeyler, Allah büyük" diyorlar... Roman vatandaşlarımızın çoğu bu işi zaten bırak mış. "Çiçek satarım, yardım dilenirim" diyorlar ve hepsi tebessüm edip gülümsüyor. Önceliklerinin eğitimli insanlar gibi "para" olmadığı kesin. İşleri bile olmasa mutlu oldukları her hallerinden belli. Aralarında üniversite okumuş ve öğretmen adayı seçilenler bile var. Yedek de olduğu için bu sene atık toplamaya (Hamza'nın abisi) gelmiş ama önümüzde ki sene mesleğini yapmayı istiyor...

Adı:Hamza (soyadını söylemek istemedi.)
Memleketi:Diyarbakır (adı "Amed" mi olsun diye tartışılan memleket)
Medeni hali: Evli, bir çocuğu var. (onları bırakıp gelmiş)
Yaşı:22 askerliğini Van'da yapmış. (ilkokul terk)

Yanına yanaşıyor ve sesleniyorum. (konuşmalar şiveli ama ben normal yazacağım)

-patron işler nasıl?

-tatsız be abi, eskiden daha çok iş olurdu.

-neden tatsız, düştü mü işler?

-he ya, çok düştü. (konuyu bildiği halde söylemiyor, ben de üzerine basa basa sormaya devam ediyorum.)

-neden düştü ki?

-bilmem, aniden düştü işte. (sürekli bir tebessümle konuşuyor, yüzünde hiç gerginlik, kızgınlık, nefret ifadesi yok.)

-belediye atıkları toplamaya başladı o yüzden olmasın? Her eve girip atık poşeti veriliyor.

-(başını önüne eğiyor) bilmem ki belki olabilir. (sonra çözülüyor) Bayramdan sonra depoları kapatacaklar mış. Göztepe'yi kapattılar, şimdi Bostancı'yı kapatacaklar mış.

-sen hangi depoya veriyorsun?

-Bostancı'ya (aslında Bostancı değil, Ataşehir tarafında) veriyorum.

-Bayramdan sonra kapatacaklar mı orayı?

-he kapatacaklarmış. (tebessümü hiç kesilmiyor.)

-peki sonra?

-...................... (uzun bir sessizlik oluyor ama yüzü yine güleç. Belki de soruyu tam sormadığım için anlamadı sanıyorum)

-Sonra ne olacak patron, ne iş yapacaksınız? (ısrarla soruyorum)

-bilmem ki, elbet olur bir şey. (sınırsız iyi niyetini sürdürüyor, ara sıra başını öne eğiyor)

-nasıl geçineceksin, ne yapacaksın, memlekete mi döneceksin?

-bilmem, bi şey düşünmedim, ..... (bir sessizlik) memlekete de gidemem, orada hiç iş yok ki...

-belediye sizi işe alacak mı?

-yooo. keşke alsa... (sanki alınacak mış gibi seviniyor ve tebessümü devam ediyor)

-peki, diyelim sen iş buldun, diğerleri ne olacak, kaç kişi yapıyor bu işi?

-binlerce var ağabey, sen de dört, ben diyeyim beş bin... Bilmem ki? (kısık bir sesle) hayırlısı neyse o olsun...

-peki hayırlısı olsun, (omuzunu sıvazlıyorum) işin rast gitsin

-sağol agabey, sana da kolay gelsin... (elini sıkmak için elimi uzatıyorum, bir centilmen gibi elinde ki eldiveni çıkarıp elimi sıkıyor)

Hoşçakal..............

Gönderilme tarihi: 23/11/2009
Saati: 16:40

Başta ablam olmak üzere, bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun...

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..