Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük 2. röportajını yaptı...

Dün Hamza ile sohbetimi yazmıştım, bu gün de iki kız kardeşi yazacağım e-günlüğüm. Onlarla konuşurken insan pozitif enerji alıyor. Sürekli güleç bir halleri var. En küçük şeyden mutluluk duyuyorlar. Birilerinin onlarla konuşması hoşlarına gidiyor. Medeni cesaretleri çok fazla. Çekinme, utanma yok. Kendilerine çok güveniyorlar. Yaptıkları iş ve bilmem kaçıncı sınıf vatandaş olmayı hiç kafalarına takmıyorlar. Tam tersine çok memnunlar. (doğrusu da bu zaten) Onların tarafına geçip bakınca bizler bilmem kaçıncı vatandaş oluyoruz...

Merhaba e-günlüğüm. Ancak ne var ki kendilerine yapılan haksızlıkları, ilgisizliği anlamakta güçlük çekiyorlar.., Bana göre haketmiyorlar. Herhalde "kader" olarak yorumluyorlar...

Adı: Suna (kızkardeşi gökçe ile dolaşıyor.) Dünya güzeli, biri yeşil, biri mavi gözlü, benim diyen mankenden daha alımlı iki kız...

Memleketi: Adana (Urfa'dan Adana'ya göçmüşler)

Yaşı: 16 (kızkardeşi Gökçe 14 yaşında)

Çeviriyorum yolda konuşmak için, ikisi de yanıma geliyor. Suna hemen gülüyor "hatırladın mı sen bana daha önce su vermiştin. Sen su işi yapıyorsun değil mi?" diyor. Dikkatli bakıyorum ve "evet, ben de seni hatırladım" diyorum, Suna ile sohbete başlıyoruz. Nasılsa tanıdık çıktık...

İşler nasıl?

Çok kötü be abi, çok düştü işler ama üç dört ay daha çalışır gideriz.

Nereye, memlekete mi?

Adana'ya gidip tarlalarda çalışırız. Biz göçmeniz zaten.

Nereden? (önce yurt dışından geldiler sandım)

Urfa'dan göçtük biz Adana'ya, orada oturuyoruz.

Sen bayansın, bu iş senin için zor olmuyor mu?

Ne yapacaksın ki, kimse karnımızı doyurmaz, aç kalmaktan iyidir. (Gökçe'ye takılıyorum arada, "seni oğluma alayım" diyorum. "oğlun ne yapsın benim gibisini be abi" diyor... İstemez misin? diye soruyorum, başını eğip gülümsüyor, yüzü kızarıyor, sesi çıkmıyor...)

Duyduğuma göre evlerde kalabalık kalıyor muşsunuz.

(Başını sallayarak gülüyor.) evet biz on altı kişiyiz.

Hepsi kız mı?

Hayır iki erkek, gerisi kadın.

Size sataşanlar olmuyor mu? İkiniz de çok güzelsiniz

(Utanıp başlarını önüne eğip gülüyorlar) bazan oluyor ama ben hallederim abi.

(Baş örtüsü ile askıya alınmış kolunu gösteriyorum) koluna ne oldu?

Dün akşam akrabalar arasında kavga çıktı, sakatlandı...

Evet, anlat bana işler iyice bozulunca ne yapacaksın...

Yapacak bir şey yok ki, memlekete gidip tarlada çalışacağız. Orada işler daha iyi.

Haberleri izliyor musun? Hükümetin kürt vatandaşlar için planları, projeleri var.

(İki kız bir birine bakıyor, "sen biliyor musun" gibilerden) dudak büküyor Suna. Gökçe söze atılıyor. "kaldığımız yer de televizyon yok ki... Hem büyüklerimiz daha iyi bilir...

(Konuyu değiştiriyorum) neden okula gitmediniz?

Suna: "ilk okul iki den ayrıldım ben, ailem geçinemiyor du. Onlara yardım etmek için. "

Gökçe: "Ben ilk okul beşinci sınıfa kadar okudum..." (anlatamıyorum, "hadi kızlar okula", "kardelenler" hikayesine onları da inandırmak istemiyorum)

Aileniz nerede?

Hepsi burada, beraber geldik.

Polis size de ceza kesiyor mu?

Yok polis bize ceza kesemez ama, zabıta, arabalarımızı alıyor. (daha sonra kaldıkları depo sahipleri arabaları geri alıyor muş... Nasıl mı? Bilmem ki...)

"Peki sizi fazla tutmayayım da çalışın" diyorum.

Önemi yok abi, zaten iş yok ki...

Sonra sesleniyorum Suna'ya "gel de sana su vereyim" diyorum. Arabanın yanına gelip alıyor. "Allah razı olsun abi senden" diyorlar... Gülüşerek ayrılıyoruz...

Hoşçakal e-günlüğüm...

Not: Konuştuğum kişilerin çoğu askerliğini yapmamış gençler di. Aralarda şu soruları sordum:

"İşler bozulunca ne yapacaksınız, nasıl geçineceksiniz, hırsızlık, kapkaç mı yapacaksınız?"

Cevap net ve kesin: "Hırsızlık bize yakışmaz abi, yine ne iş olsa bulur yaparız, konteyner boşaltırız..." (bazıları "İstanbul'da iş bulursam kalırım, memlekete gitmem" diyor...)

Diğer bir soru da şu: (biraz çekinerek sordum ama, hiç alınıp kızmadılar) Dağa çıkıp örgüte katılır mısın? Ne işim var abi dağda, Onlar Kürt değil ki, onlar satılmış insanlar, (bu araya, dağdakiler için, çok sert küfür edenler oldu yazamıyorum) hiç biri bizi düşünmüyor, hepsi kendi derdinde........ (yorum yok)

Bütün çalışkan, iyi niyetli, iyi kalpli, Doğu'lu, Güneydoğu'lu kardeşlerime, vatandaşlarıma hayatları boyunca başarı, mutluluk, sağlık ve huzur diliyorum. Çünkü, gerçekten iyi bir yaşam hak ediyorlar...

Gönderilme tarihi:25/11/09
Saati:16:49

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..