Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük doğayı koruyor...

Merhaba e-günlüüm. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İki büyük firma reklam yapıyor. Bas bas bağırıyorlar. Birisi diyor ki; "Doğayı koruyalım (bu yeni trend. Aslında her firma reklamlarında doğayı koruma sloganı atıyor.) e-faturaya geçelim. Milyonlarca ağacı kurtaralım." Bir diğeri diyor ki; " Doğayı kurtarmak elimizde, Naylon torbayı bırakalım kağıt torbaya geçelim" Sence hangisi gerçekten doğayı koruyor? E-faturaya geçmek mi, yoksa kağıt torbalara geçmek mi?
Bidin! Tabiki, kağıt torbalara geçmek doğayı korumak adına büyük bir girişim. Bu firmayı kutluyorum. Kağıtlar dönüşümlü ve ömür boyu değişim garantili. Bir kereye mahsus satın alıyorsunuz, yırtılınca veya yıpranınca ücretsiz değiştiriyorlar. Çok güzel.
Diğeri ticari zihniyetli, düz mantık bir arap kafası. E-faturaya geçince ağaç kesilmeyecekmiş. Milyonlarca ağaç kurtulacakmış. Dönüşümlü kağıt icat olalı nerede ise elli yıl olacak haberiniz yok mu? Var ama insanlar e-faturaya geçerse kazancınız ikiye katlanacak. Posta giderleri, baskı giderleri, dosyalama, çalışanların maaşları gibi bir sürü masraf ortadan kalkacak. Ağaç kesilmeyecek ama çalışanlar kesilecek. Çok akıllısınız be ya! Üstelik e-fatura yöntemi için kullanılan cihazlar doğaya çok mu yararlı. Hiç biri doğada yok olmuyor. Dünya bilgisayar hurdalarını ne yapacağım diye kara kara düşünüyor. Garip arap zekalım benim. Aklınla bin yaşa, sen hep e-fatura kullan. Görüntülü telefon niye yaptın, doğaya çok mu yararlı, koruyor mu? E-fatura aldığımız yerde zaten görüntülü yazışıyor ve konuşuyorduk. Bu görüntülü telefonlar geri dönüşümlü mü yoksa?

Gördün mü e-günlüğüm; bazan yanlış diye düşünülen şey doğru çıkıyor. Sadece biraz irdelemek gerek. Sonuç: Kimsenin doğayı düşünüp, koruduğu falan yok. Herkes paraya tapıyor ve işimi nasıl sürdürürüm ve nasıl daha fazla kar ederim derdinde... Doğayı korumak firmalara, kompradorlara değil, bireyin kendisine düşen bir görevdir.

Evet sevgili e-günlüğüm; Saçma sapan, uyduruk konulara ayak parmağımızı basarak rahatladık. Şimdi günlük yazalım.

Dün gece malumunuz dışarda idim. Hava ılık ve güzel di. Boss ile uzun yürüyüş yaptık. Yürüyüş yaparken herkesle selamlaşıyoruz. Kimse birbirini tanımıyor ama ben herkesi tanıyorum, herkes de beni.... İşte mahalle ticaretinin güzel yanı. Boss olmadığı zamanlar bir sürü yere uğruyor ve esnaflarla sohbet ediyorum. İçtiklerimden para da almıyorlar güzel oluyor. (şaka şaka ben zorla veriyorum)

Canım e-günlüğüm; bu aralar belalı görünmüyor, hayırdır, bir şey biliyorsan bana da söyle. Yoksa kayıp günü iyi telafi edememişmiyiz? Belli olmaz onun işi. Her an çıkabilir karşıma veya arkama. Belki de iş seyahatine falan gitmiştir diyeceğim ama öyle bir şey olsa haber verirdi. Yok yok özellikle yapıyordur. Bakalım merak edecekmiyim diye, deneme deneme, alo bir ki, prova prova yapıyordur.
Sabah servislerimi yaptıktan sonra, elimde iki su sebili var, onları hijyen bakıma aldım. İlaç atıyorum, iki- üç saat bekletiyorum ve üzerinden iki damacana doğal kaynak suyu geçiriyorum. Borularda zamanla oluşan yosunlanma ve kokular gidiyor. Güle güle kullanın. (kaç kişi yapıyor acaba?) Yaptımı bir işi severek ve tam yapacaksın...

Öğle yemeğinin ardından bir kaç kurumsal kontrolü, arada günlük yazmaca derken bir baktım akşam oluvermiş. Linda vızıldamasa (çok kibardır
benim kızım) yemek saati olduğunu bile unutmuşum.
Evet e-günlüğüm; akşam hareketliliğini de atlattıkdan sonra sıra geldi sana veda etmeye.
Yarın tekrar yazışmak üzere. Hoşçakal.

Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde;
Sedefler içinde gizlenerek...
Ö. HAYYAM


Biliyor musun? Peru'da hiç umumi tuvalet yokmuş... (halimize şükredelim mi? Yoksa orada her yer mi umumi)
Güzel söz: "Öğrenme sanatının unsurları; İrade, disiplin ve zamandır..." MARCEL PREVOST (üç unsur da bizde çok zayıf. Ne yapacağız?)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..