Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük saygı ile eğildi...

Güzeeeel... Kadıköy belediyesi ve çevko Cumartesi günü biriktirdiğimiz atıkları topladılar. Toplarken boş atık, şey pardon boş torba veriyorlar. Ne olurdu boş koliler verseler de, bir daha ki sefere onları boşaltıp yine aynı kolileri geri verseler? Düşünememişlerdir belki...

Bu sefer iki torba aldım. Bir dahaki sefere üç torba alırım. Sadece kendi atıklarımı değil, sokaktakileri, etraftakileri de topluyorum. Bana çok torba lazım.

Merhaba e-günlüğüm; Uygulama çok güzel ama her zaman olduğu gibi gözden kaçan bir şeyler var. Bilindiği üzere Türkiye'de ki atıkların %80 lik büyük bir kısmını senelerdir Çingene (Roman) vatandaşlarımız toplar. (onlar için hiç açılım yapmadık) Bu yolla geçimlerini sağlayanlar vardır. Şimdi onların topladığı atıklarda ve gelirlerinde büyük bir düşüş olacak. Hiç düşündük mü bu insanlar ne yapacak? Ben düşündüm. En kısa zamanda belediye veya çevko bünyesine işçi olarak alınmazlarsa "suçlu" ordusuna katılacaklar. Çünkü onlar onuncu sınıf vatandaşlarımız, işe almayız, yardım etmeyiz, arkadaş edinmeyiz. Zaten potansiyel suçlu olarak gördüğümüz bu insanlar kısa zamanda bu atık toplama uygulaması ile zor duruma düşecekler... Onları işe alın. Sadece torbaları toplamakla kalmaz, tecrübeli bir atık toplayıcısı olarak etrafta gördüğü bütün atıkları seve seve toplar... Hadi çevko, yap bir güzellik, zor durumda bırakma roman gençlerini...

Domuz gribinden ölenlerin sayısı 74'e çıkmış. Aşısını buldular ama yine de insanlar ölüyor. Aşı tespit edilen vakalarda işe yaramıyor mu? Çin'de aşı olanlar ölmeye başladı. Ne ayak? (burası argo oldu pardon)

Peki bunun aşısı yok mu? Kot taşlamaya 44. kurban... Bingöl'ün Taşlıçay köyü slikozis hastalığına 9’uncu kurbanı da verdi. 24 yaşındaki Hacı Ünal, hastalık nedeniyle Türkiye’de ölen 44’üncü kişi oldu. (ntvmsnbc.com)

Bu haberlerin hepsi yalan oldu. Şimdi en önemli haber: Obama, Japonya İmparatoru Akihito önünde fazla mı eğildi, neden eğildi, eğilmekle bir mesaj mı vermeye çalıştı? Bunlar çok önemli... Kimi yorumcular, ''Obama'nın gereksiz yere kendini küçümsediği'' düşüncesine. Kimileri ise; "ABD Başkanı'nın yabancı bir devlet başkanının önünde eğilmesi yerinde değil'' görüşünü savunuyor.

Bana göre iyi yapmış. Ziyaret ettiği ülkenin geleneklerine uygun bir selam vermiş. Çoğu bunu lisan ile yapar. Gittiği ülke'nin lisanında selam verir, iki üç kelime öğrenip sarfeder ve sempati toplamaya çalışır.

Hepsi bir yana ABD başkanı'nın eğilmesi bile yetmez. Atom bombası attıkları ve milyonlarca insanı sebepsiz yere öldürdükleri için diz çöküp özür dilemesi gerek... Nerdeee

Konuya dönelim. Konumuz: fazla mı eğildi... Son noktayı koyuyorum: Eğildiğinde beli açılıp, popo çizgisi yarıya kadar görünmediyse, arkalardan bir "üff yavrum" diye seslenmediyse, fazla eğilmemiştir...

Zaten ABD'nin adı geçince tüylerim ürperiyor. Dünya'da ki açlar konusunda da çok çalışan, tarımı destekleyen, demokrasiden yana olan, özgürlük havarisi, savaş karşıtı, doğa'nın ve hayvanların koruyucusu bir ülke gibi görünür ama içi fostur. Aklı fikri petrol, para ve savaştadır... "Savunmasız bir ülke bulsam da işgal edip sömürsem" diye düşünür durur...

Dün gece kliniğimizde martı kardeşin tedavisine devam ettik, Sık sık kıskançlık ve alan savunma krizlerine giren Linda'yı sakinleştirdik. Martı kardeşin, kutusunu, (yani evini) temizledik, suyunu yemeğini tazeledik ve kendimi bahçeye attım.

Bahçede de Boss ile sohbet edip, rakımı içerek, kendimi sakinleştiriyorum. Oğlum iyi, valide iyi, ben iyi, ablam iyi, arkadaşım ve kızı da iyi, köpeklerimiz, martımız iyi, herkes iyi. Bizim buralarda ne domuz var, ne de gribi... Sağlık Bakanı'nın çocukları bile domuz gribi olmuş, biz halen olamadık. Kıskandım vallahi. (pek inanmadım ama inanmış gibi görünmem lazım. Ne de olsa Sağlık Bakanı...)

Sabah iş yerini açıp boşları dışarı dizdim ve servislerime gittim. Öğleden evvel gelen kamyon sabah sporumu tamamlamamı sağladı. Kamyonu boşaltarak, sabah sporumu tamamlayıp servislerime devam ettim ve öğlen, tam vaktinde yemeğimi yedim.

Bir ara Linda vızırdadi, (boş yere vızırdamaz.) onu dışarı çıkardım. Meğer midesi bozulmuş, bol bol ot çiğnedi. Sonra ihtiyaç giderip içeri girdi.

Akşam üzeri Linda yine ot çiğnedi. Herhalde midesini martı bozdu. Neyse yemeğimizi yedik ve şimdi uyuyoruz. Yok ben değil, Linda uyuyor. Ben gitmek üzere hazırlanıyorum. Hazırlıklarımı tamamladım ve gidiyorum e-günlüğüm;

Aman e-günlüğüm; akılsızlardan uzak dur. Dikkatli ol, bol bol sıcak içecekler tüket... Yolun açık olsun. Yarın yeni bir haber ile yazışırız... Hoşçakal

Biliyor musun: Afganistan'a bir Amerikan askeri göndermenin yıllık maliyetinin ortalama bir milyon doları geçtiği bildiril miş...

Çirkin söz: ''Erkekleri tavlamanın yolu, %40 açmaktan geçiyor..." Demişler... İngiltere'deki University of Leeds'te yapılan bir araştırma erkekleri etkilemek isteyen kadınların tenlerinin yüzde 40'ını açıkta bırakması gerektiğini ortaya koymuş. (Yalnız araştırma bir gece kulübünde yapılmış. Yani bilimsel değeri çok yüksek bir araştırma...)

Güzel söz: "Akılsızlar, hırsızların en zararlılarıdır. Zamanımızı ve neş'emizi çalarlar... " Goethe (Bir de ülke yönetiyorlarsa, özgürlüğümüzü, sağlığımızı, mutluluğumuzu, duygularımızı, insanlığımızı bile çaldıkları olur...)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..