Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük sığınacak yer arıyor:)

"Kadın sığınma evleri"
Bu ülke de kadınlar neden kaçarlar ve neden sığınma evlerine sığınırlar? Sığınma evleri "kadın üzerinde ki şiddet" anlayışını çözer mi? Çözmez... Bir insan, birlikte olduğu bir insandan kaçıp, sığınacak bir ev, bir yer arayacak duruma düşmüş se oturup (veya ayakta) düşünmek gerek... Sığınma evleri bir işe yaramıyor. Oysa "sığınma" sözcüğü "sığınmak" sözcüğünden türemesine rağmen, aynı kelimeden türeyen "sığınak" vazifesi yapamamaktadır. "kadın sığınakları" yapalım. Savaş anında bombalardan bile koruduğuna göre "dıttırıvıttırı" (sokak lisanı olarak "işe yaramaz" demek) bir erkekten kolayca korur. Evet evet gelin şu terimi ve koruma mekanizmasını değiştirelim. Yine yanlış yapıyoruz. Suçlu yerine mağdur'u hapsediyoruz. Kadına, erkeğe, şiddet'i suç kapsamına alıp, bu suç'u işleyeni "öldürmeye kasten teşebbüs" suçundan yargılayalım... Yani mağdur kadın (veya erkek) evinde otursun, bir yere sığınmasın, "şiddet" uygulayan hapishane'ye sığınmış gibi olsun...

Merhaba e-günlüğüm; kadın sığınma evinden çıktı, eşi öldürdü Diyarbakır'ın Hazro İlçesinde dört çocuk annesi Seher Haşimoğlu, önceki gün kocası tarafından vurularak öldürüldü. Haşimoğlu, bir süre önce eşiyle kavga ettiği için sığınma evine yerleştirilmişti. (ntvmsnbc) Kadıncağız bir süre sonra bütün iyi niyeti ile eve dönmek için dilekçe vermiş... Kimse gidip eşi ile konuşup niyetini soruşturmamış... Bir kağıt parçası ile işi çözdüklerini sanmışlar. Oysa "iletişim, diyalog" diye bir şey vardır. Gerçi bu terimlerden devletimizin ve kurumlarının hiç haberi yoktur ama, artık olsa iyi olur.
"Kürt açılımı" yapmaktan, zirve'ere, toplantılara, protokollere katılmaktan kendi kadınını bile koruyamayan, sahip çıkamayan ülke olarak tarihe geçtik... Ben de insanlardan kaçıp sığınacak yer arıyorum...

Dün akşam oğlum geldi. Sohbet ettik. Arkadaşları ile de doğum günü kutlamışlar. Biraz da içki artmış onlarıda bana getirmiş... (tekila ve rus votkası) Pazar akşamı hep beraber içeriz artık.

Oğlumla sohbet ettikten sonra bahçeye masamı kurdum ve rakımı içtim. Hafif ılık ve güzel bir akşam geçirdim. Boss ile biraz oynadık ama ona yetmedi. Üzerime çıkıp durdu. Sonra yatma vaktim geldi ve yattım.

Sabah kalktığımda hafif yağmur yağıyordu. Toprak kokusu sarmıştı etrafı. Kahvaltımı yaptıktan sonra Linda ile iş yerini açtık.
Öğlene doğru bir ara sağanağa dönüşen yağmur bir süre sonra kesildi ve her yer yine kupkuru oldu... Sonrasında aşırı nem sardı ortalığı.

Devlere siber saldırı... Sanal alemin devleri olan Google, Facebook, Twitter ve Livejournal’ı hedef alan sanal saldırı milyonlarca internet kullanıcısını etkile miş. Bu saldırıları seviyorum. Ölen, yaralanan, sakat kalan yok. Üstelik saldırılan yere de bir şey olmuyor. Hemen tamir edip "sanal sanal" devam ediyorlar işlerine... Don Kişot ve yel değirmenleri hikayesine gülerdik bir zamanlar. Şimdi daha komik oldu yaşamımız...

Değerli e-günlüğüm; bugün siparişlerim olması gerekiyordu. Yani kamyon gelmesi lazımdı. Ama sipariş vermedim ve kamyon gelmedi. Neden acaba? İş yok iş... İki günde sattığımızı bir hafta da satar olduk. Ev sahibi de kira için dükkana gelip duruyor. Ben de inat olsun diye kirayı vermiyorum. Ne kadar ayıp kiracının dükkanına gidip kira istemek. Hayır bir ay kirayı aksatmış olsam "haklı" diyeceğim ama, günü gününe kira ödeyen pimpirikli bir adamım. Ne gelirsin be kadın... Gelmese ayın altı'sında kirayı verecektim. Ayın beş'inde geldiği için ben de ayın on'unda vereceğim kirayı. Oh canıma değsin...

Akşama doğru güneş kendini göstermeye başladı. Abone ziyaretlerine ve pazarlamaya devam ediyorum. Şimdilik iki adet yeni abone yaptım. Yılmak yok, yıkılmak var.

Akşam yemeğimizi yedik, tatlımızı yedik ve sükunetle oturuyoruz. Artık seni de sükunetle göndermenin tam zamanı e-günlüğüm. Zaten sabah dünyaya bilimsel bir katkı yaptım, bu günlük bu kadar yazı yeter de artar bile. Yarın haftanın son gününde yine yazışacağız. Hoşçakal.


Biliyor musun: Adı Hatice olan toplam kişi sayısı: 2, 154, 569
Çirkin söz: ''Kadın, köpek ve dut ağacı. Onları ne kadar çok döversen, o kadar çok kazanırsın..." Thomas Fuller
Güzel söz: "İşin içine çok aşçı girdi mi, çorbanın tadı tuzu kalmaz..." İngiliz Atasözü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..