Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte balina, insan çaresizliği

Bir terörist eylem yapacağı zaman, önce bir galeriden resmi bir şekilde araba satın alır alır, sonra arabaya bombaları yükler, ardından kimliğini, ehliyetini, vatandaşlık ve vergi numarasını alıp öyle gider eyleme... Hatta muhtardan nüfus sureti ve ikametgah senedini almayı unutmamalı. Emniyet güçlerini zor durumda bırakmamak için mümkünse nerede, ne zaman, nasıl bir eylem yapacağını da bildirmeli... Bu yetkililer çok komik ya! Biri çıkıyor "arabanın plakası sahte", biri çıkıyor "teröristin üzerinden sahte kimlik çıktı" falan gibi açıklamalar yapıyorlar. Konuya ne zaman hakim olacaklar?Hangi örgüt, o bombaları nereden ve nasıl bulmuşlar, o araba oraya kadar nasıl gelmiş, o teröristi bu duruma kimler ve neler getirmiş? Kaç kardeşmiş, ailenin kaçıncı çocuğuymuş? Bunların cevaplayan yok mu? Yine vatandaş suçu oldu. Çalınan araçları zamanında bildirmiyormuş... Her yerde, her kurumda oyalamaca.

Konuyu değiştiriyorum e-günlüğüm. Merhaba!

Şu insanlarla "moda" adı altında oynamak ne kolay değil mi? Eskiden kadınların basenleri vardı şimdi hepsinin kalça belleri var. Yeni nesil bütün kadınların, kızların kalçaları bellerine çıktı. Herhalde evrim geçiriyoruz. Neymiş? düşük bel modası varmış. Evet düşük bel. Yanlış söyledim beller kalçaya indi demem mi gerekiyordu. Yazık bu gençlere ya! Hepsi düşük belli etekler, pantolonlar yüzünden armut gibi vücutlara sahip oldular, şimdi de diyetisyenleri zengin ediyorlar. Şaşmayacaksın arkadaş. 15 yaşına çıta gibi gelecek ve pantalon giyeceksin. Hemde kemerli pantolon. Sıkacaksın iyice ve ömür boyu gevşetmeyeceksin. Elli moda geçecek yine aynı yere gelecek. Seni de "stil çocuk", "prensipli çocuk" diye tanıyacaklar. Benim gibi, bir mağazaya girdimi 5 pantolon, 5 gömlek, alıp çıkacaksın. Beş sene giyim masrafın olmayacak. İşte işin ekonomik yönü. Diğer yönü ekonomileri canlandıran yönü. Obezite.

Evet e-günlüğüm; gün geçmiyor ki şakrabanlar, şey pardon bilim adamları açıklama yapmasın.
Araştırmacılar, capsicum chacoense türü biberlerin, “düşmanlarının” sayısına göre kendini acılaştırdığını gördü. Biberlerin, saldıran böceklerin sayısı fazla olduğunda acılaştığını, mantarların sayısı arttığında daha da acı hale geldiğini söyleyen araştırmacılar, böcek ya da mantarın olmaması halindeyse biberlerin acılaşmadığını belirtmiler. Demek ki, çilek, kavun, karpuz, şeftali, maydanoz, dere otu gibi bitkilerin pek düşmanı olmuyor.

Yatları annesi sanan balinayı uyutacaklar mı? Doğayı böyle mi koruyacaklar? Yatları annesi sanıyormuş, vücudunda yaralar varmış ve uyutmaya karar verilmiş... Peki kot taşlama işinde çalışıp ölümü bekleyen gençlerimize ne olacak? Çok gelişmiş tıp ve onun savunucusu doktorlar, bilim adamları nerede? "sigara sağlığa zararlı" dediniz de neden "kot taşlama sağlığa zararlı" demediniz? Çaresi olmayan hastalık neden sardı gençlerimizi? (“Öldüren iş kolu” kot taşlama atölyelerinde kısa bir süre çalıştıktan sonra iki kardeşiyle birlikte tedavisi imkansız silikozis hastalığına yakalanan Abdülhalim Demir, kamuoyuna hitaben “Leyleğin atılmış yavruları” başlıklı bir mektup gönderdi.) ntvmsnbc.com Türkiye'nin ne durumda olduğunu bilmeyenler ve bilmek isteyenlerin mutlaka bu mektubu okuması gerek... Özellikle Demokrasi, Cumhuriyet, Eşitlik, konusunda hassas olanların...

Kendimden başkasına inanırsam na mertim. Cüppelerin, keplerin altında kapitalizmin ve emperyalizmin yeşil banknotları ile sopaları saklı.

Bu gün anlaşılan yeterli oksijeni alamamışım. Dün akşam rakı içemedim ondandır. Eve bir gittim hiç rakı kalmamış. Daha doğrusu içki kalmamış. En yakın tekele gidip yeni çıkan bir fıçı bira aldım. Fena değildi ama biraz fazla tatlı ve hafif. İnsanın içtikçe içesi geliyor. Tıpkı doğal olmayan işlenmiş sular gibi. Geceyi o biralarla kapattım. Baksana insanı sinirli bile yapıyor bu biralar...

Değerli e-günlüğüm; beyin göçünü de engelliyecekmişiz. Olmayan şeyin göçü olmaz ki engelleyelim...
Amaan bu ülke de bu gidişle sabahları da içmeye başlayacağım. Kaçıyor muyum? yoo içince daha çok üzerine giderim diye düşünüyorum. Esas sarhoşlar içmeyenler...

Tamam gidiyorum bağırma. İşlerin halen açılmadığını da yazayım (yazdım) sonra gideyim.
Yarın yine yazışıp hafta sonu kutlaması yaparız. Hoşçakal


Biliyor musun: Domuzlar, vücut yapılarından dolayı, hiç bir zaman başlarını yukarı kaldırıp, gökyüzüne bakamazlarmış...
Güzel söz: "Bir şeyin imkansız olduğunu iddia eden yüz kişiden doksandokuzu o işi yapmaya isteksizdir..." (imkansızları bana getirin)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..