Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte cuma akşamı ve trafik...

Arabadan bir kafa uzanıyor ve "ulan söyleni duruyorsun, ters yoldan girdiğinin farkında mısın?"

Cümlenin muhatabı "ulan senin babandır, asıl sen ters yoldasın" diyor.

Diğeri cevap veriyor "girdiğin yere dön de tabelaya bak" (aslında "araba ile girdiğin yola" demek istedi ama Türkçe böyle işte)

diğeri "ben senin girdiğin yere bir bakarım görürsün ulan" diye arabadan dışarı fırladı.

Neyse söz düellosu kavgaya dönüşecekti ki, etraftaki esnaflar ve ben deniz (yani murat) araya girerek, her iki tarafında haklı olduğunu, tabelaların yeni değiştiğini taraflara izah ettik. Bu yazdığım gün içinde çıkan onlarca kavgadan sadece bir tanesi. Tabelaları değiştirdikten sonra iki-üç gün yolların başına görevli koyup uyarsalardı ne olurdu sanki. İşte devlet terörü diye buna derim. Vatandaş daha günlerce birbirine girecek, kavgalar, sataşmalar gırla gidecek. İnsanlar zaten bütün gün çalışıyor, yoruluyor. Doğal olarak bir de yılların alışkanlığı var ki en kötüsü, tabelaları görmüyorlar. Göstermek lazım. Evet bir görevlinin değişen tabelaların önünde durup göstermesi lazım. (göstermesi lazım derken tabelayı ve yönü kastettim. Başka bir şey değil) Bu kavgalar sanırım bir süre, hatta sürekli kuralları ihlal edenler yüzünden ömür boyu sürecek...

Merhaba e-günlüğüm; Klasik bir cuma akşamının ardından, klasik olarak karşındayım ve klasik yazılarımı yazıyorum. (bir de yetmiş dört veya elli beş model klasik arabam olsa iyi olacak) Dün gece her zaman olduğu gibi gençler geldiler ve gençleştik. (blog yazarı misafirimiz yoktu) Yine kalabalık geldiler. Bu işe bir çare bulmam lazım. Gittikçe kalabalık gelmeye başladılar. İçecek dayandıramıyorum veletlere. (pek velet denemez . Hormonlu deve demek daha uygun.) Ben rakı şişesinin hatırını sorarken onlar birer şişe bira içtiler. Birayı şişeden içenler vardı ve onlara "bira bardaktan içilir" masalını anlattım. (bir fıkra ile) Böylece sohbet açılmış oldu. İçlerinde bir tanesi köpek almaya karar vermiş ve bol bol köpek cinsleri, huyları ve nasıl bakılacağı hakkında konuştuk. Hatta ısrarla bir marka değil, sokaktan veya barınaktan köpek almasını, onların diğer köpeklere göre daha sadık ve koruyucu olduğunu anlattım ve önerdim. (eminim yine marka bir köpek alırlar:) Gece üç genç bizde kaldı ve sabah (daha doğrusu öğlen) kalkıp evlerine gittiler. Bu gün hepsinin programları var. (kızlarla buluşacaklar) Benim de programım var tabi. İşe gidip abonelerle buluşacağım.

E-günlüğüm; bu gün de hızlı başladık ve hızlı devam etti. Sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik uzun süre devam etti ve yine öğle yemeğim aksadı. Sonunda geçte olsa yiyebildim. Tahminimden fazla abone ile buluştum.
İşyerinde kaloriferlerimiz yanmaya başladı. Yakıt parası ödemeyen kişi ödemeyi yapmış ve kimse hastalanmadan bunu da kurtardık.

Pazar günü iş yerine gelip Firma genel merkezine pasif duruşlarını, reklam vermemekte direnmeleri ve bayi gelişimi (istatistiki) konusunda bol biberli, soğanlı ve sarımsaklı bir rapor yazacağım. (beni en sonunda kızdırdılar)

Ne demişler "kaza geliyorum demez" "geliyorum" dese hiç kaza olmaz. Aynı mantıkla yola çıktığımız da Kriz aylardır "geliyorum" diyor, ama yine de koskoca (acaba) devletler önlemlerini alamıyor, nazik yerlerinin üzerine oturmuş bekliyorlar. Demek bunlara kaza da "geliyorum" dese yine de göz göre göre kaza yapacaklar...

Dün gece Boss'a pire operasyonu yaptım, kaşınmaktan kurtuldu. Sıra Linda'da. Linda'yı yıkamak lazım ama üşeniyorum, üşenmesem yıkayacağım. Neyse bu gece bir çaresine bakarım.

Valide hazretlerini ziyaret ettim, iyi görünüyor.

Şimdi hava durumu: Hava bu gün parçalı bulutlu ve serin idi, bir ara yağmur çiseledi, şimdi yine serin. Hava durumu bitti.

Şimdi kapanış haberleri: Değerli e-günlüğüm, şu anda bölgemizde hava kararmaya başladı, yemeklerimizi yedik, (peşinden de bir bitter çukulata götürdüm) bir kaç servise gidip geldim ve artık vedalaşmalıyız. Kapanışı yapalım. Pazartesi gününe kadar görüşemeyeceğiz. Hoşçakal (kapanış haberleri bitti)

Biliyor musun: Bir saat boyunca kafamızı duvara vurarak 150 kalori yakabilir mişiz... (denemek lazım)

Çirkin söz: "Bir erkek ölürken kıpırdayan son yeri kalbidir, bir kadın ölürken dili..." George Chapman

Güzel söz: "Bize zıt karakterlerde insanlar gördüğümüz zaman, içimize dönmeli ve kendimizi gözden geçirmeliyiz..." Konfiçyus

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..