Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte virüs uyarısı...

Teknolojiyi takip ediyormuş gibi görünür, insanlarla çok iyi geçinip güven vermeye, onlar hakkında bilgi toplamaya çalışır, çevresi ve olan bitenlerle çok ilgilidir, zeki görünmeye çalışır, yardımsever gibi davranır ama değildir, bütün zamanı boş konuşmak ve insanları başka yönlere sevketmekle geçer, olmadık efsanelerle çevresindekileri yanıltır, dedikodu yapar ve iftira atar, zaman zaman arkadaşlarını bile birbirine düşürür.

Bütün olayların yaratıcısıdır ama kendisi ortada yoktur. Dost, arkadaş canlısı sanırsınız, oysa zamanınızı çalmaktan başka bir şey yapmaz. Her yerde vardır, ama hiç bir yerde yoktur. Doğa ve hayvan dostu gibidirler ama doğayı ve hayvanları menfaatleri çerçevesinde yoketmeye çalışırlar. Bazıları bilinçli, bazıları bilinçsizce davranış sergilerler. Kişiler onun uydurduğu hikayelerle birbirlerini çekiştirmeye, birbirlerine kötü gözle bakmaya başlarlar. Öğretim görmüştür, ama eğitimli değildirler. Bazıları yüksek lisans yapmış, bazıları konusunda uzmanlaşmıştır. Dünyanın her yerinde, her meslek guruplarından yandaşları vardır, ancak bir birlerinden bağımsızdırlar. Asla bir araya gelmezler. Teknoloji ile iç içe olduklarından sürekli kendilerini geliştirir ve teknolojinin ulaşamadığı yerlere bile rahatça ulaşabilirler. Çok değişik görüntülerle karşımıza çıkarlar ama amaçları aynıdır. İnsanı içten içten yer, bitirirler. Yaşamları söndürür, kavgalara çatışmalara, hatta ölümlere bile sebep olurlar...

Merhaba e-günlüğüm; Bu belirtileri gördüğün yaratıklardan uzak durmanı öneririm, çünkü en ölümcül virüsü taşırlar. "Aptallık virüsü" zaman zaman, tarihte ve günümüzde devlet liderlerinin bile yakalandığı bir hastalığın virüsüdür. Virüsün bir diğer özelliği, yakalandıktan sonra bile "aptallığı" kabul etmemek, tam tersine savunmaktır. Çok tehlikeli, çoook. Hayatım boyunca uzak durmayı başardıysam da, zaman zaman karşıma hep çıkmışlar, ve yaşamıma oldukça fazla hasar vermişlerdir. Tespit etmesi tıbben, fiziken, kimyagen, biyolojikgen (ne demekse) mümkün değildir. Hatta hiç bir bilim dalı tespit edememektedir. Tıpkı insan kılığına girmiş ve aynı şekilde davranan saylonlular (var mı yok mu belli değil ama) gibidir. Her şey olduktan sonra virüs olduğunu anlayabiliyorsunuz. Tek yapılması gereken, virüsün bulaşmasını engellemek. İşte bu da soydan, aileden gelen bir eğitim gerektiriyor... O zaman bulaşamıyor.

Dün gece Boss ile cadde'ye inip yürüyüş yaptık. O ne laf atmalar, o ne tacizler, yanaşmalar, konuşmaya çalışmalar, çıkma teklifleri, ellemeler, okşamalar. Hepsi Boss2 yapıldı bana değil. Bir an o'nun yerinde olmayı çok istedim. Hele biri vardı ki, aman allahım. Boss'un burnunu göğüslerinin arasına sokup sevdi... Boss'un mutsuzluğu bakışlarından belli oluyordu, çünkü o da dişi idi ve lezbiyen değildi. Çok sağlıklı bir dişi olduğunu anlatabilmek için, silkinip geri çekildi. Ben ne kadar " boss yapma, sakin ol, bak abla ne kadar sevdi seni, çok cici" desem de dinlemedi. Sonra kız reddedilmiş edası ile bir anda çekip gitti. Tabi bende Boss'a çok kızdım. Bu arada her zaman ki gibi bir sürü talibi çıktı (kıskanmamak elde değil) Herkes erkek köpek beslediğinden Boss ile izdivaç teklif ediyorlar ama benim kızım beşik kertmeli. Kocası, secereli, mürekkep yalamış bir alman kurt köpeği. Adı "Ivan"

Değerli e-günlüğüm; sabah işe erken gelip güne hazırlığımı yaptım. Bu gün kamyon gelecek ve siparişlerimizi getirecekdi. Ve biraz önce getirdi. Soğuk havada terlemek de bir başka oluyor. İnsanın sırtı, boynu falan tutuluyor. Neyse ağır sporumuzu yaptık ve işe devam ediyoruz. Elmar bu günde geldi. Okula gitmemiş. Ailesinin haberi varmış ve bir işleri olduğu için gitmemiş.

Yol kenarlarına bırakılan yiyecekler (başı boş kedi ve köpekler için) bazan güzel olaylara sahne oluyor. Bu gün de iki kedi ve üç karga, kemik dolu bir kabın etrafında bir birlerine çok saygılı görüntüler oluşturuyorlardı. Kediler gidiyor, kargalar geri çekiliyor, kargalar gidiyor, kediler geri çekiliyorlar dı. Son derece saygılı bir paylaşıma şahit olmuştum. "Aaaah ah" diye geçirdim içimden... (neden iç geçirdiğim malum)

Evet e-günlüğüm, karşına geldiğime göre, yemekten kalktığımı anladın. Doğru anladın. Şimdi çay ve sigaramı
içiyorum.

Seni de başımdan yollayayım da rahat rahat çayımı içeyim. (asma suratını şaka yaptım)

Bu akşam geleneksel "cuma" toplantımız var. Cuma günleri gençlerin buluşma adresi "bahçe cafe" (günden güne sayı artıyor, babalar da gelmek istiyormuş ama şimdilik kabul etmiyorum.)

Yarın yazışmak üzere. Hoşçakal

Biliyor musun? Parmak izi gibi, dil izi de insana özel miş... (insanın her mm karesi kendine özeldir. halen öğrenemediler)

Güzel söz: "Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir..." M.K. ATATÜRK

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..