Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

E-mail devrimi

E-mail devrimi
 

On olacaksın, OFF değil!


Eskiden Mektup yazardık, en güzel yazılarımızla! Günlerdir gitmesini bekler, günlerdir cevap gelmesini beklerdik. Ne hoş olurdu o bekleyiş süreci. Içimiz kıpır kıpır, heyecan bir yandan, sevinç ve üzüntü bir yandan adam ederdi bizi. Mektup yazmanın tadı bir başka idi.

Hele hele sevdiğin kızdan mektup alınca, nede çok sevinirdi Insan. Kızlar da işini bilirdi ha, mektup yazınca güzel koku dökerlerdi, ki sevdikleri hasret ateşi ile yansın.

Ah o eski günler...

Geldik mi abi 2010 senesine? Geldik, geldik!

Geldik ama... Neyse!

O değilde, mektuplarımıza ne oldu? Yahu herkes yazıyor, tamam güzel yazsın, birşey demedik, ama mektuplara ne oldu? Yahu ekonomi çökecek vallaha ha. Yani ne olur, iki mektup yazsanda, Posta müdürünü sevindirsen, canın mı çıkar!

Şimdi hatırlıyorum da, karşı komşunun kızı ( karşı komşu derken kapı komşusu) bana bir aşk mektubu yazmıştı. Amanın oda ne, altı sayfa!

Ilk sayfa sevdiğini anlatıyordu, içim sevindirik oldu birden. Ikinci sayfaya geçtim, bir daha anlatıyordu sevgisini, daha bir sevindirik oldum.

Üçüncü sayfada halen, sevgisini anlatıyordu, hele dördüncü sayfada aynı sevgiyi başka bir bakış açısından yakalamıştı.

Sonracığıma geldik mi beşinci sayfaya, ortasına bir kocaman kalp boyamış, içinede adımı. Çok sevindirik oldumdu, çok!

Nihayet altıncı sayfayı açtık ve yine....

Neyse işte, anlatmışta anlatmış. Hep aynı şey, ama farklı bakış açısından yakalanmış aynı şeyler. Eskiden öyle yüz yüze söylenmezdi sevgiler. Gizli mektupların arasında saklanırdı hasretler, umutlar, aşklar!

Güzeldi o eski günler, saf, temiz idi aşklarımız.

Ciklet nesli ne anlar bundan!

Ne zaman bozuldu bu saf sevgi? İşte bu mendebur e-mail belası çıktığı günden beri!

Geçenlerde ( geçenler dediğimde iki yıl oldu hani) bir kız ile tanışmıştım. Hoş sohbet, iki muhabbet derken baya iyi anlaşmıştık. Birden dönüp:

- Senin mail adresin ne? demez mi.

Bende bir inat var ki, sorma.., düşman başına! Inadım tuttu ya, gıcık oldum!

- Ne maili? Mail felan yok bende.

- aa nasıl yani? Üstüme iyilik sağlık mail olmaz mi hiç?

- ee yok, zorlamı! Cep telimi vereyim, telefon açarsın!

Bir burun büktü, bir arkaya baktı, saçını bir bu yana bir o yana attı, nihayet döndü:

- Ayol, ben senle msnde konuşmak istemiştim. Cep telde konuşmak istesem, bir cafede buluşur öylede konuşurum!

- ...

De şimdi gelde bu mantığı anla hadi. Anlayamazsın ki, mümkün değil bunu anlamak. Gıcık oldum ya, hele hele bu cevap üzerine, tövbe msn verirsem!

- Msn var bende!

- aa niye yok dedin!

- ben yok demedim ki. Mail yok bende dedim!

- Mustafa, mail ve msn aynısı!

- Ne aynısı? Kim demiş?! Aynı maynı değil. Msn başka mail başka.

- HAYIIR aynısı diyorum! Sadece adı başka!

- hıı... Benim google mail var onunla msnde görüşme yapabiliyormusun? Yapabiliyorsan onu vereyim.

- üff Mustafa, mahsusmu yapıyorsun sen? Google başka msn başka!

- Deme yav! Şimdi ben google mailim ile msn açamayacakmıyım?

- Hayır, açamayacaksınız bey efendi!

- Ne yapacağız peki şimdi?!

- Ileride Internet cafe var, oraya gidiyoruz ve sana bir msn adresi alıyoruz!

- cıks..

- üfff. iyi peki ya, peki! Ver cep telini !

Tövbe, bu kadar üff müff diyen kıza ben hiç daha cep teli verirmiyim? ALLAH korusun cepte bir bağırır, insanın feleği şaşırır vesselam. Bu pencereden bakarak, birde gıcıklığımın son noktasına gelmiş olarak kendisine:

- Cep telimi vermiyorum. Msn adresim var, istiyorsan onu al! dedim
.
- ayy çıldıracağım...! HANI YOKTURDU!

- Yahu vardı yokturdu, istiyormusun istemiyormusun?!

- Hayır, istemiyorum!

- öyle mi? Peki!

-...

-....

Suskunluk, sukunet ve birden patlama:

- MUSTAFA! E-malinde sende olmaz olsun. Yeter ya, yeter!

- Ne bağırıyorsun kız? Delimidir nedir! Çok beğendinse mektup yaz!

- Haydi ver şu msni ALLAHIN belası!

- Beddua etme! Sözlerine dikkat et! Karşında babanın usağı yoktur!

- Tamam ya özür, sinirlendim. Verirmisiniz Mustafa bey msn adresinizi?

- Cıks vermem! Bu kadar laftan sonra...

- ayy bayılcam şimdi...ay vallahi bayılıcağım!

Işte mektup olsa idi böyle olmazdı. Hem Posta müdürüde sevinecekti! Devir değişti, mektup devri bitti artık.

Devir e -mail devri bundan sonra. Sevdiğinize sakın mektup atayım, cep no. vereyim demeyin, " msn varmı" diye sorun. Devir bu artık. Msn varsa adamsın, yoksa ne olduğun belli değil. Çünkü OFF oluyorsun, artık ON olma devri başladı.
OFF değil, ON olacaksın! Kırmızı ışık değil, yeşil ışık. Sen niye sanıyorsun Trafik ışıkları kırmızı , yeşil?

Ne derseniz deyi verin siz, ama Email devrimi başladı, artik mektupla kağıtla olacak işler değil bunlar.

Msn varmı, msn?

Benim var, hemde tam yedi tane!

De hadi, ben OFF oluyorum, ON olunca yazarım yine..!

Mustafa Çelebi

 
Toplam blog
: 103
: 2332
Kayıt tarihi
: 31.10.09
 
 

1974 Almanya- Krefeld doğumluyum. Aslen Malatyalıyım. Lise mezunuyum ve Web tasarımı ile uğraşıyo..