Ecel Şarabı !

İçelim seninle ecel şarabından, her daim hazırmış zaten bohçamız, bohçamızda helalinden kefen bezimiz.

İçelim seninle ecel şarabından!

Ölüm dediğin ne ki! hiç değişmeyen iki hece,
Rüzgar, habire yüzümüze şamar ede.
karanlık geledursun!

Yalınkılıcız zaten, tepeden tırnağa hıncız,
Delikanlıyız, üstelik genciz.

"hele biraz daha doldur şu şaraptan"

Eşimiz alınmış,
Yürekken, yaralanmışız.
Gözümüz çalınmış,
Gündüzken, karalanmışız.

Lakin yüksünmemişiz!
İhanetten gayrı, kimseden tiksinmemişiz.
Besmeleyle doğmuşuz çünkü, bilinmez nasıl öleceğimiz!
ama;
Neylerse, Allah'ın güzeldir işi demişiz,
Susmuşuz, karışmamışız.

Ve bilmişiz!
Kurtlar yine kurt!
itlerse it!

"içerim senle ecel şarabından, hele doldur"

Göğü dövelim dalgın bakışlarımızla,
Ölüm dediğin de; değil mi ki! Yaradanın buyruğu!
Kul hakkı olmasın tek üstümüzde,
Sinmesin günah.

içelim ecel şarabını, şerbet niyetine!

...!