Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Edebiyat'ın estetik derinliği

Edebiyat'ın estetik derinliği
 

Önceleri soyut yapıtlar muhatabını içine çekip yeni bir düşünce dünyası kurdururken, görsellik metaryalleri öne çıktıkça, insanlar bu defa estetik ve sanattan soyutlaşıyorlar. Uzaklaşılan estetik duygular, düşünebilme yetimizi güçlendiren hayal kurma gereksinimini önlediğinden, her yönü ile insani özellik olan yeni ufuklara keşif ufkumuz daralmaktadır.

Sanat etkinlikleri ve eserleri insanı düşündürür. Düşünen akıl yeni hipotezler üretir ve dimağı zenginleşir. Sanat eserlerinden duyularımıza çeşitlilik yönünden bir çok değişik etki eden eserler, duyu organları çoğaldıkça bizi daha az hayali düşünce dünyamıza götürür. Algılama duyu organlarına hitap çeşitliğili azaldıkça daha fazla düşünme ufkumuz açılır.

Bu durum duyu organlarının bazılarını kaybeden fertlerde mevcu organları ile belki de raha fazla hisse sahip olduğunu fark ederiz. Görme, işitme engellilerde ve hatta diğer organların engel durumlarında da bu durum görülmektedir. Mevcut organlar daha yetenekli duruma gelmektedir.

Tiyatro oyun sahnelenmesinde izleyicilerin duyu organları direk duyum alan sanat olayıdır. Diğer canlı sanat dallarında da her ne kadar düşünme ve yorumlama ivmesi kazandırsada bu aşamalarda çevre ile iltişim bizi düşünce ve eser dünyasına tam taşıyamamaktadır.

Resim ve plastik sanatların kolları da bizi eser(yapıt) içinden düşünme atmosferine taşımaktadır. Eser pencere gibi çerçevelemektedir. Bu konularda ki sanat ürünleri ne kadar soyutlaşırsa düşünme derinliği artmaktadır. Bir Tuval karşısında, ne kadar realist ve klasik resime yalınsa düşünme azalır, resmin manzara güzelliğine bakar ve modele ne kadar benzetilmişse o kadar resim harika olmuş deriz ama gördüğümüzle kalırız.

Yazılı edebiyata geçince hemen her branşında bizi alıp götürdüğünü hissederiz. Okunarak algılamamıza, göz duyumuzu kullanmamıza rağmen çok kere gördüğümüz yazıyı aşar ve sanki okuduğumuzu değilde hayalimizde oluşan temayı canlandırırız, gözümüz hayalimizdeki düşünce dünyamıza bakar.

Şiir'de bu derinlik eserin sanatsal ve içerik yönüyla anlam kazandığı gibi. Gezi tasvir yazılarında çevre tanıtımlarında ve en geniş olarak roman tipi eserlerde kendimizden çıkıp başka hayatlara ve mekanlara taşınmış olmamızı çok kere ferk edemeyiz bile. Bu durum hikaye, fıkra ve diğer edebiyat türlerine göre farklılıklarla bereber diğer sanatlara göre daha derinliğine çeken bir özelliktedir.

Edebiyat türleri bakımından Okunan eserler kişiden kişiye değişik düşünce dünyaları oluşturur. Bu durum soyut resimlerde görüleni yorumlama genişliği yarattığı gibi çeşitliğini de yaratır. Yazılı edebiyatta bunun sınırı daha da sınırsızlaşır. Bu sınırsızlığı engellememek için edebiyat eserlerinde aslında resim kullanılmaması o büyülü atmosferin korunması açısından daha iyidir.


nariçi 07.12.2007



Foto: Kutuplarda arora görünümü.
 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..