Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Edep Yahu!

Edep Yahu!
 

Yazılarımızın neredeyse hepsinde, “Dedelerimiz gibi olmalıyız!” diyorduk. Peki, dedelerimizi tarih sayfasına altın harflerle adını kazıtan özellikler nelerdi?
 
Bu yazımızda, Hazreti Ömer (radıyallahü anh)’ın “ Edep ilimden önce gelir.” Sözü üzere, ecdadımızın cihana örnek olmuş edebinden bahsetmeye çalışacağız. Edep haddini bilmektir, güzel terbiyedir, hayadır, nezakettir, zarafettir, tevazudur. Edep konuşurken faydalı, kalpten konuşmak, susarken kalbini, aklını kötü düşünceden korumaktır. Gözünü korumak, boğazını haramdan, ayağını yanlış ortamlardan korumaktır. 
   
Dedelerimiz aile hayatından itibaren çocuklarını İslam ahlakına göre yetiştirirlerdi. Anlayacağınız, çocukluktan gelen bir edep vardı. Sofrada büyük yemeğine başlamadan, başlanmazdı. Aile reisi başlarken, unutanları hatırlatmak için duyulacak şekilde besmele çekerdi. Evler gösterişli olmaz, duvarlarda “Dünya fani, Edep Yahu!” yazıları asılı dururdu. Bu sözler ile sonu olan bu dünya da kimseyi kırmamağa dikkat edilmesi, edebin elden gitmemesi gerektiği hatırlanırdı.
 
Mutluluk sadelikte gizlidir der, süsten, gösterişten uzak durulurdu. Kapı tokmakları, kadın ve erkekler için ayrı olur, kadınlarınki daha tiz ses çıkarırken, erkeklerinki daha tok ses çıkarırdı. Sese göre gelenin erkek ya da kadın olduğu anlaşılır ve buna göre kapı açılırdı. Birisinin cenazesi varsa, taziye evine bir hafta on gün kadar yemek yollanır. Mahallede kimse onların duyacağı seviyede gülmez, eğlenmezdi. 
 
Uyuyan birisini uyandırmak için “Agah ol efendi” derlerdi. “ Agah olmak, Allah’ın sevdiği kulların gölgesine girmek demektir. Sırtını dönük halde, sadece kafası ile dönüp selam almak, evden sırt dönük çıkmak edepsizlik sayılırdı. İnsan içerisinde yere tükürerek edepsizlik eden bir Müslümanın şahitliği kabul edilmezdi. Kapıda ki ayakkabının ucunu, dışarıya doğru tutmak “Git bir daha gelme!” gibi anlaşılmaması için içeriye dönmüş halde tutarak “Çok memnun olduk tekrar bekleriz.” Manasında bırakırlarmış. Yolda yürürken büyüklerin önünde yürümek edepsizlik sayılırdı.
 
Dedelerimiz öyle bir edep, nezaket örneği oluşturuyorlardı ki bakın gayrimüslim ziyaretçiler neler diyordu;
 
“Osmanlılar, vakur, terbiyeli, edebli bir millettir. Terbiye ve nezaket kaidelerini hiç ihmal etmezler. Hangi sosyal tabakaya mensup olurlarsa olsunlar, hareketlerinde açıkça vakar görünür. Huzur ve sükûna çok düşkündürler. Kimseyi rahatsız etmezler, kendilerini rahatsız edeni de hoş görmezler. Az heyecanlı, az meraklıdırlar. Sokakta bir şey için toplanmak, birbirini kovalamak, taşkınlıkta bulunmak gibi hareketler, Osmanlı şehirlerinde görülmez.” (d’Ohsson)
 
“Türkler, kâinatın en kibar milletidir. Muhteşem şekilde zarif ve nazik insanlardır.” (Ubicini)
 
“Türklerde kabalıktan eser görülmez, her tarafta nezaket göze çarpar.” (Prens Demetrius Cantemir)
 
Edep, dedelerimizin, kendi tarihinden, yüzyıllar öncesinden, bu güne kadar getirdiği tüm dünyaya örnek olan değerlerinden sadece biridir. Doğruyu, doğruluğu, faydalıyı, arayıp bulmalı, geçmişten bugüne taşımalı, tarihin tecrübelerinden istifa etmeliyiz... Değişmeli ve değiştirmeli, yalnız hayranlıkla seyretmek, iç geçirmek değil üzerimize düşen, edebi, adabı, ahlaki tüm milli ve manevi değerlerimizle tekrar dünyaya örnek olmak için biraz daha gayret etmeye ihtiyacımız var.
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 10
: 376
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

"Genç Arkadaş" Kitabının Yazarı ..