Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Edip Cansever'e özür borcu olanlar var...

Edip Cansever'e özür borcu olanlar var...
 

Aşağıda olduğu gibi size iki şiir sunsalar ve iki şiirin imgeleri arasındaki 7 farkı bulun deseler, bulabilir misiniz? Ben şiirin dışındaki farklardan söz edeyim, sonra siz şiirin içindeki 7 farkı arar bulur ya da bulamazsınız, pek emin değilim. Eh bulanlarınız olursa da, o kadar fark olsun değil mi, "foklar söyledi yazmadı" ya Süreyya Berfe şiirini. Edip Cansever bir Akdeniz foku oluverdi de Süreyya Berfe'nin kulağına fısıldadıysa olabilir. Ya da Berfe'nin ve kendisine Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü layık gören jürinin de daha önce Edip Cansever'in böyle bir şiir yazdığından haberi yoksa, her şey normal.

Neyse gelelim biz şiirdeki imge dışı farklılıklara, 1. fark: Üstteki şiiri Edip Cansever yazmış. 1977'de Sevda ile Sevgi adlı kitapta Koza Yayınları'ndan çıkmış. Alttaki şiir ise Süreyya Berfe tarafından yazılmış ve üstelik 2001 Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü alan Nabiga adlı kitapta mevcut. Bakın jüride kimler var. Öyle böyle değil. Şiirden anlayan anlayana. Ünvanlı ünvansız, titri olan olmayan ama şiirden anladığı tescil edilmiş isimler bunlar. Adalet Ağaoğlu , Hilmi Yavuz , Füsun Akatlı , Prof. Dr. Cevat Çapan , Doğan Hızlan , Fethi Naci ve Prof. Dr. Tahsin Yücel `in yer aldığı seçici kurul, 9 Nisan `da bir araya gelerek kararını açıklamış. Berfe`nin ödül alan kitabı `Nabiga`, şubat 2002`de yayımlanmış.

2.fark: Edip Cansever 1928-1986 yılları arasında yaşıyor. Yani şimdi yok. Bir ozanı yaşatacak olan ardında bıraktığı şiirleridir. Berfe ise yaşıyor. Diğerini kahrından öldürecek olan onursuz bir davranışının ortaya çıkması olsa gerek. Cansever'in söz konusu şiiri ölmeden önce 1981 yılında yayınlanmış olan "Yeniden Bütün Şiirleri" adlı kitabından bir önce 1977 yılında yayınlanan Sevda ile Sevgi adlı kitabında mevcut. Süreyya Berfe ise 1943 yılında İstanbul'da doğuyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okuyor. Metin yazarlığı yapıyor, yayınevlerinde çalışıyor. Şiirlerinde önce Süreyya Kanıpak adını kullanıyor, şimdilerde ise yaklaşık 4-5 yıldır Foça'da kendi tabiriyle Akdeniz Fokları söylüyor, o yazıyor. Eğitimi, altyapısı şair olmaya müsait biri yani. Hırsızlık demeyeyim kaba ve kırıcı olur, hem kendisini hem sevenlerini yaralar. Günün geçerli sözcüğü "esinlenme" diyelim o zaman, böylesi bir esinlenmeye gerek yoktu kanımca. Bir rivayete göre de, İkinci Yeni esintileriyle başlayan, toplumsalcı ve halkçı bir yönelim gösteriyormuş şiirleri Berfe'nin. Benim memurum işini bilir siyasetinden devşirme "benim şairim işini biliyor" anlayacağınız.

Edebiyatla içli dışlı, üstelik şair olduğunu iddia eden ve öyle kabul görmüş profesör titri, ünvanı olmasa da olacak olan her şiir dostu kişi, bir de üstelik böylesi önemli bir ödül için jüriye seçilmişse iki şiirin imgeleri arasındaki 7 farkı bulmaya çalışır, bulamadığı için de belki kelini örtmek için yana yatırdığı son bir kaç saçını yolardı. Ancak saç yolmak yerine ödül vermeyi uygun görmüşler.

Yazım biraz sert olmuş olabilir, ancak Edip Cansever çok sevdiğim bir şairdir, kendisinin mezarından çıkıp şiirini savunacak hali yoktur. Onu seven herkes onunla empati kurduğunda öfkesini benden daha feci kusabilirdi. Kaldı ki ben de karınca kararınca şiir yazıyorum ve ne yazık ki kimin şair kimin şair olmayacağına söz konusu jüriler verdikleri ödüllerle karar veriyorlar. Ben de yarın bir gün şiirlerimi bu tip tertiplere gönderdiğimde hasbel kader kazanırsam, kazandığıma sevinemeyeceğim için üzgünüm. O gün hele bir gelsin, Tıpkı Yaralı Diz katliamını protesto için, kendisinin alması gereken Oscar ödülünü bir Kızılderili kıza aldıran Marlon Brando gibi davranabilmek kendime vereceğim en güzel ödül olacaktır.

O Edip Cansever ki, bizlere Yerçekimli Karanfil'i, Çağrılmayan Yakup'u, Masa da Masaymış Ha'yı aşağıdaki şiirde bahsi edilen zarfa koymuş göndermiş. Dolayısıyla şiirler de tescilli, yakışsın ya da yakışmasın, zarflar da, pullar da. Bilmem anlatabildim mi? Adam Yayıncılık şunu yapabilmelidir. Geç de olsa bir "pardon"
deyip, ödülü Berfe'den alıp, Cansever'e vermelidir.

Bu olayın tahribatını daha iyi özetleyebilmek için herkesi Edip Cansever'le empati kurmaya davet ediyorum. Kaldı ki, Süreyya Berfe'nin şu şiiri, -şiiri mi dedim, bakın içime bir kurt düştü bir kere- çok hoşuma gitmişti. Yani bir böceğe yazılmış en güzel, kısa ve öz bir şiir olarak görüyordum.

Şiirler -1-

Nemli kumlarda keyifle gezen böcek
Yuvana dön
Donanma geçiyor
Sular yükselecek

Şimdi kalksam ben bu şiirini Naci Elmalı imzasıyla şu şekilde değiştirsem hoş olur mu, belki hoş oldu da, etik olur mu?

Çalıntılar -1-

Sımsıcak kumlarda salına salına gezen böcek
Biraz daha acele etmelisin
Donanma geçiyor
Sular yükselecek

Bu arada ben de Berfe ile aynı yanlışa düşmemek için hemen açıklamalıyım ki, bu haberin asıl kaynağı www.antoloji.com adresinde yalnızlığın çağrısı http://www.antoloji.com/uye/Yalnızlığın%20Çağrısı rumuzuyla yazan bir şiir dostu arkadaştır. Kendisine dikkatinden dolayı teşekkür ediyorum.

HİÇBİR PUL HİÇBİR ZARFA YAKIŞMIYOR/EDİP CANSEVER
Hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
Hiçbir zarf üç beş satıra
Ne zaman yanyanayız işte o zaman
Doyamıyoruz tenlerimizin bitmez tükenmez sorgusuna

Bırakmak bırakılmak demeyelim
Durmadan yer değiştiriyor anlamlar da
Ben ki bir boşluk kadar büyümüşüm bu yüzden
Sanki kış aylarında bir uçurumda.

Anlarım sedir ağacının dilinden
Ve usta bir aslan terbiyecisinin ruhundan da
Hiç anlamaz olur muyum öpüşünü de kalbimi
O öpen sensen bir de dalgaları çekiştiren bir kız
çocuğuyla.

Hepsini biliyorum, hepsi aklımda
Hepsi de hiç kımıldamayan bi duman gibi havada.

Edip CANSEVER 1.Kaynak: Sevda İle Sevgi-Koza Yayınları 1977
2.Kaynak: http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=1251

Hiçbir
yazı hiçbir kağıda yakışmıyor
hiçbir harf yazacaklarımıza
Ne zaman yanyanayız, işte o zaman
Doyamıyoruz kalplerimizin bilmek isteyen sorularına

Anlarım, senin beni düşünen dilinden
yaşça küçük, bence büyük birinin ruhundan da
Hiç unuturmuyum ilk kez “Sen” deyişini
Altüst olmuştu kıyıları denizin, bana bakan sendin

Hepsini biliyorum, her şey aklımda
Hepsi de hiç kımıldamayan bir duman gibi
gözümün önünde, senin gibi, burada
İkimiz de acemiyiz, haberimiz yok hasretten hâlâ.
Süreyya Berfe/Nabiga adlı kitabından

 
Toplam blog
: 2
: 2438
Kayıt tarihi
: 27.06.07
 
 

*Aklımın hamalı, vicdanımın kölesi, nefsimin çobanıyım. Metin'den olma, Ümran'dan doğma. 14 Mayıs 19..