Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Eğitim paneli

Eğitim paneli
 

<ı>(Eğitimciler Korkut’un sistemini tartışıyor)

Kıran kırana tartışma-Birinci bölüm

Bahri Türker(eğitimci) -Bir adam çıkıyor ve “Ülkemizin bugüne kadar uygulanan eğitim sistemi beş para etmez, çöpe atalım” deyip kendi kafasından bir sistem yazıyor. Kariyerin nedir? Akademik unvanın var mı? Bu konularda araştırma yaptın mı? Biz de Türkiye’nin sayılı eğitimcileri oturmuş “Yeniçağ Eğitim Sistemi” denilen bu deli saçmasını konuşuyoruz. Bırakın lütfen beyler. Çocuk oyuncağı mı bu?

Tuncay Kara(öğretmen)-Sayın Korkut çöpe atalım dediğiniz Atatürk’ün eğitim sistemidir. Beğenmediğiniz ve kaldırmak istediğiniz okullar Cumhuriyet okulları, bizler de Cumhuriyet’in öğretmenleriyiz. Dalga geçtiğiniz karatahtada Atatürk millete alfabeyi öğretmiştir.

Kerim Korkut-Öncelikle panelimize hoş geldiniz. Ben teşrifatı sevmiyorum. Direk konuya gireceğim. Söylediklerinizde ne kadar haklı görünüyorsunuz değil mi? Ama haklı görünmek haklı olmak değildir. Ben sonuca bakarım. Sizin okullarınızda yetişen hem de öğretmen birisi yıllar önce bu ülkenin TV’lerinden birindeki yarışmada Türkiye’nin başkentini bilemedi. Ankara yerine Antalya dedi. Yine başka bir yarışma programında hem de üniversitede ders veren bir hoca Fatsa’nın Ordu’nun ilçesi olduğunu bilemedi. Ben kendim de ilkokul diplomasını alırken “Bir kilo demir mi yoksa bir kilo pamuk mu daha ağırdır” sorusuna “Bir kilo demir daha ağırdır” diye cevap verdim. Ve iyi dereceyle mezun oldum. Daha yeni ÖSS sınavında tam 50 000 öğrenci sorulan hiçbir soruya doğru cevap veremeyerek sıfır çekti. Bu ülkenin eğitiminden sorumlu kişilerin eğer zerre kadar utanması olsaydı bu rezaletin hemen ardından istifa etmeleri gerekirdi.

Atatürk’ün manevi kişiliğinin arkasına sığınarak Amerikan süt tozuyla büyüttüğünüz çocuklar Amerikan uşağı oldu. Köy Enstitüleri dediniz Kars Kalesi’ne Rus bayrağı çeken Komünistler yetiştirdiniz. Sabıkalı tarih yazarımız Metin Oktay’ın yarısı yalan safsata dolu tarihi bıraksan Viyana’yı yeniden kuşatacak hasta Kürşadları yarattı. Halide Edip’in Vurun Kahpe’sindeki yobaza kızıp İslamı adeta yasaklayan eğitim anlayışınız irticayı hortlattı.

Zeynep Belgin Aras(dershane sahibi)-Neyse, sizin eğitim sisteminize dönelim. İlk, orta, lise öğretimini ve tüm mesleki okulları kaldırıp 6 ile 16 yaş arasında herkese standart 10 yıl süreli temel eğitim sistemi getiriyorsunuz. Çok sayıda farklı eğitim ve öğretim şekilleri olan diğer yerli ve azınlık okulları da bu arada kaldırılıyor. Sanıyorum eğer gerçekleşirse bu, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı eğitim hareketi olacak.

Tabii ki eğitim sadece bundan ibaret değil. 16 yaşında temel eğitim süreci bitiyor. Gençler istedikleri ya da uygun görülen branşlarına göre üniversite sınavına giriyorlar. Üniversite sınavına girmek istemeyenler ve girip de kazanamayanlar 5 yıllık mesleki eğitime tabi tutuluyor. Üniversiteyi kazanıp okuyanlar ilgili konuda uzman oluyorlar. 5 yıllık mesleki eğitimi bitirenlere ise yetiştiği dalda meslek belgesi veriliyor.

Şeyda Meral(lise müdürü)-Zeynep hanım siz sadece çerçeve çizdiniz. Ben Sayın Korkut’un yazılarını iyice inceledim. Asıl üzerinde durulması gereken getirilmek istenen yeni eğitim sisteminin özü. En önemli konu okulsuz eğitim. Nasıl olacaksa.

Bahri Türker(eğitimci)-Eğitim alanı ve eğitim grubu diye iki kavram çıkıyor karşımıza. Ülkede yaşayan insanlarımızdan her 20 hanesi bir eğitim alanı oluyor. Eğitim grubu ise bu eğitimi verecek kimselerin olması gereken özelliklerine göre bir araya getirilmiş 3 kişiden oluşan bir ekip. Kısaca eğitim grubu yetiştirici-pedagog, psikolog ve yardımcıdan oluşuyor. Önce Sayın Korkut sistemi hakkında ne söyleyecek? Buyurun!

Kerim Korkut- Eğitim öğretim çantalar dolusu kitapları okuyup ezberlemek değildir. Gerçek bir eğitim 5 duyunun kullanılmasıyla olur. Görmediğiniz bir şeyi yazamazsınız, anlatamazsınız. Anlatsanız da gerçek anlamda kimse anlamaz. Canlı ya da cansız bir şey ise cismini çıplak gözle görüp incelemelisiniz. Sesini duymalısınız. Kokusunu hissetmelisiniz ve yapabiliyorsanız ona dokunmalısınız. Bugünkü eğitimde defteri, kitabı sıranın üzerine açıyor sanal olarak yazılmış yazıları okuyorsunuz. Sayın Şeyda Hanım eğitimin özü derken bu konuya değinmedi. Okuyarak, ezberleyerek eğitim olmaz. Ayrıca çocuklarımızın her şeyi beyinlerine doldurmaları da şart değildir. Bu, midemizi abur cubur çok fazla yiyecekle doldurmaya benzer. Gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri öğrenmeliyiz. Cebir problemleri, logaritma, diferansiyel, ayrıntılı ülkeler coğrafyası ve tarih, bugünkü haliyle din ve ahlak bilgisi gereksizdir. Din bilgisi kitabını okutacağına isteyenlere Kuran, Arapça ve dinin kurallarını tatbiki olarak öğret.

Tuncay Kara(öğretmen)- Sayın Korkut şu söylediklerinizin bilimsel hiçbir değeri yoktur. Çünkü kaynak gösteremiyorsunuz. Bu düşünceleri bilimsel bir makaleden mi aldınız? Dünya eğitim literatüründe okulsuz eğitim diye bir kavram yok. Bizdeki açık öğretim farklı bir şey.

Cemile Ufuktan(Okul müdürü)-Ben en çok sistemin Türkiye’de nasıl kurulacağını, daha doğrusu kurulup kurulamayacağını düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla ülkemiz her biri 10 000 kişiden oluşan 7000 küsur yönetim birimine bölünecek. Her 20 ev (okul çağında çocuk olsun ya da olmasın) bir eğitim alanı oluyor.3 kişilik eğitim gurubu bu 20 evin kaç tane eğitim çağında çocuğu varsa bunları eğitiyor. Sayın Korkut’un kendi yaptığı hesaba göre ülkemizde toplam 750 000 eğitim gurubunda 2 250 000 kişi görev yapacak. Eğitim paralı. Kişiler imkânları ölçüsünde katkıda bulunacaklar. Herkesin tespit edilmiş varlığına eğitim için belirlenen oran uygulanacak. Yani fakir Ahmet 5, zengin Mehmet 20 lira verecek. Eğitimin tıpkı bugünkü askerlik gibi zorunlu olduğunu, gerekirse çocuğun zorla eğitime alınacağını, çocuğunu eğitime vermeyen ebeveyne ceza verileceğini de ekleyelim.

Kerim Korkut-Sayın Kara bir kere de kendinize ve milletimize güvenin lütfen. Bu yabancı hayranlığını üzerimizden atmak zorundayız. Madem öyle her konuştuğunuz, yazdığınız şeyi Avrupa’da onaylatın. Uluslararası literatürde yer alan eğitimle ilgili bilimsel kaynakları alır bakarız. Ama ülkemizde kuracağımız eğitim sisteminin bunlara uyması şart değil. Benim eğitimim ülkeme özgü ve bağımsız olmak zorunda. Amerikan egemenliğine girelim, İngilizlere sığınalım diyen manda kafalı mandacılar gibi konuşuyorsunuz.

Şeyda Meral(lise müdürü)- Lütfen Sayın Korkut, saygı sınırlarını aşıyorsunuz efendim. Bizler bakanlığın emriyle buradayız. Sisteminizi incelemek, araştırmak ve tartışmak istiyoruz.

Cemile Ufuktan(Okul müdürü)-Üniversite dışındaki ilk, orta, meslek, sanat tüm okullarının kaldırılarak 10 yıl süreli tek bir eğitim süreci neden öngörülüyor, açıklar mısınız?

Kerim Korkut-Birincisi savunduğumuz sistem bugünkü eğitim sisteminin öngördüğü anlamda bir sistem değil. Yani işte çocukların belli eğitim kademelerinde birtakım bilgiler verilip, belli bir not sistemiyle başarılı olup eğitimini tamamlayarak diploma almasını sağlamak değil. Yeniçağ eğitimi bireyi hayata hazırlama süreci olarak algılanmalı. Amaç bu olunca ayrı ayrı okullar, bir sürü öğretim kademeleri, not, puan ve diploma gibi şeyler de gerekli olmuyor.

Yani çok sayıda farklı özellikli orta, lise ve mesleki okullarda öğretilecek şeyler, iş, meslek ve sanatlar 16 yaşından itibaren çocuk üniversiteyi kazanırsa oranın ilgili bölümünde, üniversiteye hiç girmez ya da kazanamazsa mesleki eğitim sürecinin kendi seçmiş olduğu meslek branşında bu meslek ve sanatlar öğretilecek.Görüleceği gibi ilgili okullara hiçbir şekilde ihtiyaç yok.

Okulda hayata hazırlanılamaz. Kim diyorsa gelsin bana söylesin. Okulunu bitiren talebe hayatın kapısına vardığı zaman affalıyor, şapşallaşıyor. Çünkü ikisi de tamamen farklı ortamlar. Tavuk kümeste büyür. Al başka ortama götür yumurtlamayı keser. Çocuk tavuk, kümes hayattır. Çocuk hayatın içinde büyür. İyiyi kötüyü, yanlışı doğruyu, zoru kolayı görerek büyür. Medrese eğitimine kızıyorsunuz. Bugünün okulları da taş duvarla çevrili birer medrese.

Tuncay Kara(öğretmen)-Aykırı konuşunca sanki çok matah şeyler söylediğinizi sanıyorsunuz. Cumhuriyet okullarına medrese diyorsunuz.

Cemile Ufuktan(Okul müdürü)-Sayın Korkut’un haklı olduğu yönler de var. Bir kere sabahın köründe el kadar çocukları geç kaldın geç kaldın diyerek ite kaka uykudan uyandırıp kahvaltı bile yaptırmadan sırtına kocaman çantayı sarıp okula yolluyoruz. Ben bu teşkilatta okul müdürü olarak görev yapıyorum. Mecburen verilen emri uyguluyorum. Ama eğitim adına çocuklara yapılan bu zulüm çağdışı bir şey.

Zeynep Belgin Aras(dershane sahibi)-Ben Milli Eğitimin içinde değilim. Ama bu işi yapıyoruz. Eğitim işinin bir de ekonomik yanı var. Belki birkaç milyon kişi bu sayede ekmek yiyor. Sayın Korkut yazılarının çoğunda dershane sahiplerine çatıyor. Biz olmasak eğitim güdük kalır. İşte o zaman okullar medreseye benzerler. Avrupa çapında kaliteli eğitim veren dershanelerimiz var. Kişi kariyer elde ediyor. Belki büyük paralar kazanacak. Bunun bir bedeli olmalı. Dershane ücretlerinin yüksek olduğunu düşünmüyorum.

Kerim Korkut-Zeynep Hanım insanlarımızın harcamalarının üçte biri çocuklarının eğitimine gidiyor. Adam hasta karısını ameliyat ettirmiyor çocuğunun okul harcını yatırıyor. Parası olmayan dershaneye gidemiyor ama aynı sınava giriyor. Yani eğitimde fırsat eşitliği yok. Zenginin çocuğu Kavram Dershanesiyle Boğaziçi Üniversitesini tutturuyor; fakir gaz lambası ışığında üniversiteyi kazanamıyor. Biz de eğitimi paralı yapıyoruz. Ama sadece eğitime harcanan parayı o da herkesin ekonomik durumu oranında alıyoruz. Çünkü kaliteli eğitimi bedava veremezsiniz. Bizim üniversitelerimize girmek için dershanelerde eğitim görmenize gerek yok. Çünkü biz öğrenciye Humbaracı Hasan Paşa’nın doğum tarihini sormuyoruz. Siz ekmek kapısı konusunda hiç üzülmeyin. Kafadan 2, 5 milyon kişi istihdam ediliyor.

Bizim sistemimizde herkes imkânına göre ancak aynı eğitimi görüyor. Yani Boğaziçi, Süper lise, Robert Koleji ve Galatasaray Lisesi gibi ayrımlar yok. Üniversite sınavına herkes eşit fırsatla katılıyor. Eğitim ucuz. Çünkü kar amacı yok. Sadece çalışanların maaşları, malzeme, araç, gereç masrafı. Yine de herkes varlığı oranında katkı yapıyor. Fakir bir lira, zengin üç lira. Hiç varlığı olmayanın çocuğu ücretsiz okuyor.

Şeyda Meral(lise müdürü)-Böyle bir yazı eğitim tartışması için çok yetersiz. Daha sistemin hiçbir yerine giremedik. Örneğin faaliyet listesi, hayatın içinde eğitim, not, puan, karne ve diplomanın olmayışı, eğitim vereceklerin durumu, uygun olmayan hava şartlarında eğitimin nerelerde verileceği, mesleki eğitim, süreler, branşlaşma ve daha bir sürü konu var. Dinleyiciler sıkılırlar. En iyisi biz sizden bir toplantı daha isteyelim Sayın Korkut.

Kerim Korkut-Seve seve Şeyda Hanım. Katıldığınız için hepinize teşekkür ederim.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..