Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

Eğriye, Doğrular

Eğriye, Doğrular
 

İnsanlar bazen sonuçlarını düşünmeden eyleme geçme kararı alırlar. Plansız hareket etmek, genellikle ahmakların işi olsa da yine de birçok insan hataya düşer. Plansız başlanan işlerin büyük çoğunluğu, başarısızlıklarla biter. Pek nadir olsa da plansız başlanan işlerin büyük başarı ile sonuçlansa da plansızlık bir işte başarısız olmak için temel nedendir.

Plansızlık;  kaos, yenilgi ve kayıptır. Plansızlık biz Türklerin temel özelliklerinden biridir. Bu özelliğimizi bilenler de yok değil. İngilizler cesaretimizi övmekle beraber “Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir” derler. Nikola Tesla planlamayla ilgili olarak der ki; “Ben herhangi bir makineyi en ince ayrıntısına kadar beynimde planlarım, sonra da uygularım. Bu zamana kadar çalışmadığı hiç olmadı. Neden olsun ki? Bu şekilde yapmakla gereksiz malzeme masrafından, gereksiz israftan da otomatikman kurtulmuş olurum.” Tesla son derece eğitim almış bir mucittir. En az dokuz dili anadili gibi konuşmanın yanı sıra kütüphaneler dolusu okuduğu kitaplar. Mucit sosyal ilişkilerinin zayıflığını bildiğinden ömrünün sonuna kadar evlenmemiş ve yeterince zaman ayıramayacağını düşündüğü bir insanı boş yere mutsuz etmenin gereksizliğine inanmıştır. İnsanın kendini bilmesi güzel şey. Ne istediğini ve ne istemediğini bilebilir. Bu da gerçek bir erdemdir.

Bizler Türk halkının belli bir kesimi özellikle de eğitimli kesim, kanaatimce yetenekleri körelmiş veya köreltilmiş olarak büyüyen bir kesimiz. Söylemek istediğimiz şeyleri tam ifade edemeyebiliriz. Gerçekte ifade etmek istediğin bir şeyi yazamadıktan sonra yazmanın anlamı yok. Ancak yine de bir şeyler yazmaya çalışıyoruz. Buradaki tüm yazarlar gibi. Öncelikle, yazamamanın günümüz siyasi yöneticileri ile alakası olmadığını önemle belirtmeliyim. Bundan yirmi sene önce de Türk Ordusu ve diğer bir kesim  hakkında imada dahi bulunamazdınız. O halde bu sadece bu güne has bir özellik de değil. Eğer istenildiği gibi duygular, düşünceler kolaylıkla ifade edilebilseydi ki, değerini bir kez daha anlıyoruz, Uğur Mumcu konuştuğu ve yazdığı için katledilmezdi. Uğur Mumcu öldüğünde kimse ne kimin öldürdüğünü bulabildi, ne de gerçekten de faillerin gerçekten de arandığı konusunda ikna oldu. O zamanlar Cumhuriyet Gazetesi yazarı olduğundan, sağ kesim tepki vermedi, solcuların tepkileri de sabun köpüğü gibi eridi, yok oldu ve bitti.               

Devletin iç işleyişini sıradan insanların bilmesi mümkün değil. Ancak; bilgi kanalları kapatılmazsa en azından bilgi sahibi olmasına engel olunmamalıdır. Ancak çoğu zaman adlarına doğru, eğri, demokrat hangi sıfatları veren grup veya partiler olursa olsun, baki olması gereken tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve devletinin bekasıdır. Diğer kurum ve kuruluşlar ise geçicidir. Bir kesimin egemenliği ele geçirdiğinde diğer kesim hakkında hak iddia etmesi görülmüş bir şey değildir. Türkiye'deki tüm kurumlar belli bir azınlık grup adına çalışamazlar. Devlet geneldir. Menfaatler ise özeldir. Özel menfaatler genelin menfaatlerinin önüne geçtiğinde ciddi sıkıntılar baş göstermektedir. Kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarından kendini üstün görmemelidir. Evet, millet fakir olabilir, kafası karışmış da olabilir, ancak milletin uyuması hiçbir zaman uyanmayacağı anlamına gelmez. Sözgelimi; o çağlarda alkışlanıyor olsalar da şu anda pekala biliniyor ki, ihtilallar sadece subayların kalkışması sonucu yapılmış bir organizasyondan ibaret değildir. Amerikalı yetkililer güçlerinin zirvesinde olduğundan aradan bir süre geçtikten sonra zaten kendileri de olayları en ince ayrıntısına kadar yazıyor, belki de özellikle yazdırıyor, bizim gibi ülkelerdeki insanlara kuşatılmış, çaresizlik hissi vererek, adeta Hollywod'un üstlenmiş olduğu üstünlük misyonunu pekiştiriyorlar. Bu durum hakikaten de halkta çoğu zaman çaresizlik duygusu yaşanmasına neden olabiliyor.

Devlet biz Türklere göre kutsaldır. Devletimiz hem babadır, hem annedir. belki de her ikisidir. Dolayısıyla bu yapıyı ele geçirmek diğerleri hakkında hüküm vermeyi sağlarken, yapıyı ele geçiren grup öyle kolay kolay atılamaz. Bunun için çoğu zaman, devletin tamamen bile yıkılması gerekmiştir. Toplumsal anlamada uzlaşma kültürümüzün eksik olması, küçük tartışmaları kan davasına getirebilmektedir. Yapılar adı ne olursa olsun, içindeki az bir kesim olan beyin takımını bir kenara bırakırsak,  tamamına yakını bu vatanda yaşama arzusu ile dolu, ülke zenginliklerinin dışarıya transferine karşı çıkan, milli ekonomiyi savunan, yerli otomobil, yerli uçak, hızlı trenler görmeyi can-ı gönülden arzu eden insanlardır. Aksi bir durum var ve bu ülke vatandaşıyım diyorsa mutlaka ciddi bir kontrole ihtiyaç duymalıdır. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılışını biz çocuklarımıza tarih derlerinde öğretiriz, ezberletir, sınavlarda sorarız. Ancak yeniçeri ocağının felsefesini, bu felsefeyi bozan nedenleri öğretmeyiz. Eğer ki bir öğretmen iyi niyetli olarak öğretirse ne ala. Aksi takdirde Yeniçeri Ocağı sadece kuruluş ve yıkılış tarihinden ibaret bir kurum haline gelmiş, aslında gerçekleri, gelecek kuşaklara aktarılacak dersleri ustaca da gizlemiş oluruz. Bir milletin bel kemiği olan en önemli kurumu ordusunun felsefesinin milletine doğru dürüst öğretilmemesi, eğer alınacak dersler varsa ihanet değil de nedir? Ticaret yapması gerekenler, ticaret konusunda uzmanlaşmalıdır. Devletle memur olmak için devlete müracaat etmiş ve müracaatı kabul edilmiş herkes, asıl hizmetinin millete olduğunu, bir kısım zümreye olmadığının kişiye önemle anlatılması gerekir. İnsanların genellikle darda kaldığında hırsızlık yaptıkları söylenir. Alakası yok. Darda kalanlar ekmek çalarken, en azından milletin geleceğe dair umutlarını, özgüvenlerini çalamazlar. Devrim otomobilinin ve uçak fabrikasının kapatılması, ağır sanayiden Nato ve ABD talimatıyla montaj sanayiye yönelmeyi, devletin öğretmenlerinin batan şirketlerin yönetim kurullarında olmasını izah edebilmeliyiz. Öğretmenlere ait TÖBANK’ı verdimse ben verdim diyebilen, ilginç bir şekilde neredeyse Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir bakanından fazla yabancı konuk ağırlayabilmesinin nedenlerini irdeleyebilmeliyiz. Demirel sağken de bunu yapabiliyor olmalıydık. Belki adam çıkar ve mantıklı bir açıklama yapar, ikna olabilirdik. 6. Filoyu taşlayanlar ile taşlayanları taşlayanlar bu ülkenin aynı aile çevrelerinden gelen yürekleri Türkiye sevdasıyla dolu olan insanlarıydı. Bu insanlar sakin bir şekilde konuşup birlikte pekala bir çözüm bulabilirdi. Aynı şekilde şimdi sormak istediğimiz ve cevap alamayacağımızdan çekindiğimiz kişi ve kuruluşlar gibi.

Birçok insan bu ülkede ve bu bayrak altında hayata gözlerini yummayı arzularken, sorunlarımızı öncelikle ön yargısız, şartsız konuşabilmeliyiz. Devletler her gün dini dili ırkı farklı olan devletlerle anlaşmalara imza atarken doğrusu  bu durum aynı vücut içindeki hücrelerin birbirlerine savaş açmalarına benziyor. Bu durumda söz konusu hücreler tedavi edilmelidir. Sorumluluk taşıyan herkese düşen en birinci görev de belki de budur.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..