Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Güncel
 

Ekabir Beyefendi, ismimizi zikretmişler bize de yanıt hakkı doğmuştur!

Ekabir Beyefendi, ismimizi zikretmişler bize de yanıt hakkı doğmuştur!
 

Atatürk, ah Atatürk,
neredesin?
Örümcekler sardı memleketimin her köşesini.
Dinliler, dinsizler
diye ikiye bölmede her yolda kendi halinde yürüyeni...
Başta örtü varsa,
cennetliktir kendileri,
açıksa giyimleri,
cehennemdir,
sorgusuz sualsiz mertebeleri...
Neresine bakarsan mübah,
neresine dokunursan helaldir
hakettikleri akıbetleri...

İŞTE BU EGOİZM MİL ÇEKMİŞKEN TÜM KIYI KÖŞEYİ,
silinip gitti usulca,
öylece hissettirmeden,
Çağdaşlık ve muhassır medeniyetler idealleri...

Atatürk,
ah Atatürk,
neredesin?

************************************************

Aşağıda yorumsuz olarak naklettiğim düşüncelerini sizlerle paylaşmak istedim,
çünkü ismimin geçtiğini üzülerek gördüm,
Ekabir ismi ile internet sayfalarında yer alan kişiyi burada tüm çağdaş hemcinslerim adına şiddetle kınıyorum...

Ben okuduğumda çok şaşırdım, memlekette nasıl yoğun bir
bağnazlık ve ilkellik mevcut ve bu örümcekleşmiş bakış açısındaki kadının potföyü;

maalesef ki;

kadını İKİNCİ sınıf, korunmaya muhtaç mahlukat sınıfına sokarak hayatlarına devam ettiklerini okudukça içim acıdı.


TESETTÜRE NURCU BİOPSİ=

BU YAZIYA BAŞKA İSİM BULAMADIM.

YORUMSUZ AYNEN AKTARIYORUM TESETTÜR KONUSUNDAKİ DÂHİ KONUŞMALARA...

***************************************
Yazan: Ekabir | Tarih: 29/6/2007
Konu: Sohbete hoşgeldiniz.
Merhaba. Yorumlarınız için teşekkür ederim.aydınlatıcı öğütleriniz içinde. Fikir jimnastiği ve doğruyu araştırma çalışmaları sırasında sizin gibi bilgili, açık fikirli insanlarla karşılaşmak güzel. İsterseniz cevabi düşüncelerimi de sizin sorularınıza göre açıklamaya çalışayım.
1- Bir erkek tecavüzü kafasına koymuşsa ifadesini kullanmışsınız. Doğru. Böyle bir konumda örtünün yapacağı bir şey yok. Ben normal günlük yaşamı baz alarak umumi sonuçlar çıkarmıştım.

Milliyet Bloklardaki

Nilgün Çakıcı ***O KİŞİ BEN OLMAKTAYIM***


isimli bir blok yazarı tesettür mü sığınmak mı adlı bir yazı kaleme almıştı.

Bir arkadaşının çalıştığı işyerinde ve komşuları olan erkekler tarafından tekliflerle, bakışlarla cinsel tacizlerden bunaldığını, bir arkadaşının önerisi ile tesettürlü giyinerek işe geldiğinde tüm bu tacizkar davranışların tamamen kesildiğini rahatladığını yazmıştı. Buna anlam veremediği içinde soruyordu tesettür mü, sığınmak mı diye.Cevabi yorumda ise tesettürün ve açık giyinmenin karşı cinse verdiği mesaj neydi biliyor musunuz.” Tesettür şekil olarak dini işaret eder. Erkek olsun kadın olsun karşı tarafa, ben bir sistemin parçasıyım. uymam gereken kurallar var. Benden beklentilerinizi bu kurallar çerçevesinde isteyin. Sistem yaratıcı tarafından yaratıldığı ve korunduğu için beni zayıf bile görseniz. Sığındığım güçle başa çıkamazsınız haberiniz olsun mesajı verir. KADIN İÇİN, bunun tersi

yani rahat, açık giysili tarzda ise karşı tarafa;

ben her türlü teklife açığım.

İstediğim gibi, işime geldiği gibi davranırım.

Ben kendimden sorumluyum. ,

Bana ilgi gösterin, beni beğenin,

beni isteyin .

Ben güzel ve üretken bir dişiyim. mesajı verir”

İşte umumi olarak benimde ifade etmeye çalıştığım bu idi.
2- Shakirayı uç bir örnek olarak resmetmiştim. Vermeye çalıştığım mesaj cinsel açlığı tetikleyecek kadının hatlarını ortaya çıkaran giyim tarzı idi.

Kötü gözle bakma tabirini uygun bulmuyorum. Bakın İnsan dediğimiz canlı da bir hayvandır. Biyolojik bir canlıdır.Hormonlarının etkisi ile yaşamını sürdürür. Doğanın programı gereği Erkeğe verdiği rol bellidir, kadına verdiği rol bellidir. Ancak İNANÇ faktörünü devreye sokarak nasıl yaşanması gerektiği, erkeğe de kadına da öğretilmemiş yaşama geçirilmemişse, tüm hayvanlar gibi yemek içmek ve çoğalmak güdüleri ile yaşar. Çevrenize baktığınızda bunun örneklerini gördüğünüzden eminim. Power FM radyo DC lerinden Gevezeyi belki duymuşsunuzdur. Onun ifade ettiği bir cümle vardı erkeğin, kadının cinselliği hakkındaki görüşleri ile ilgili. Aklımda kaldığı kadarıyla yazıyorum.

Bir erkek 18 yaşına kadar ki kadınları yatağa atmak için hikayeler anlatır,

28 yaşına kadar yataktan çıkmamak için hikayeler anlatır,

38 yaşına kadar kadın, erkeği yatağa atmak için hikaye anlatır,

45 -48 yaşına kadarki kadınlarla yatağa gitmemek için hikaye anlatır.

Ondan sonrakilerde ise İmdaaattt…!

Şeklinde ifade etmişti. Söylemeye çalıştığım kadının ostrojen hormonu salgıladığı, gözlerinden cinsellik ateşi yandığı süre genelde 15 ile 35 arası bir süredir.

İnançlı inançsız tüm erkekleri cezbeder. O yaşlardan sonra kadının çevresine verecek yetenek, hizmet benzeri bir özelliği yoksa ilgi görmez. Bu düzen ancak bir inanç sistemi ile aşılabilir. Kadına ancak o zaman bir değer olarak bakılır. Tabii inancını yaşamayan kadının veya erkeğinde bu değerlendirmeye hak kazanmayacağı açıktır.
3 – Haklısınız o kadar yüksek sıcaklıkta tesettürlü giyinmek gerçekten zordur.

Ancak yukarıda bahsettiğim amaç için giyilebilir. Şunu da belirteyim. Hiçbir kadın zorla tesettüre sokulamaz. Hz. Mevlana bile bunu ifade etmiştir.
4 - Kemik erimeleri için güneşe ihtiyaç vardır. Tabii ki. Hem yaşı ilerlemiş yani menapoz dönemine girmiş kadınların örtülerini açabilmeleri zaten açıkça belirtilmiş. Bunda bir sakınca yok ki.
5 – Allah hiçbir zaman zalim değildir. Hiçbir şeyin aşırısını sevmez önermez. Örtünmenin de. Allah kolaylaştırın zorlaştırmayın der. Yaşam bir programdır. Bir makine gibidir. Bir Otomobil düşünün her vidanın her parçanın görevi ve etkilenmesi farklıdır. Tekerlekler çok yoruluyor diye içeri alıp arabayı kullanamazsınız. Zor olduğu dönemler var kolay olduğu dönemler vardır. Lise dönemindeki bir kız ilgiden bunalıp krizlere girdiği halde, Yaşlı bir hanım kendisi ile ilgilenilmediğinden yakınır. TV programlarını izlersiniz herhalde.
6 – Ben kötü gözle bakmam merak etmeyin. Ben inançlı bir insanım ve uymak zorunda olduğum kurallar var.Çiğnediğim takdirde kaybedeceklerim, alacağım tatmin duygusundan çok öte. Söylemeye çalıştığım da bu. Erkek ve kadın yaşamlarında uymak zorunda oldukları kuralları yaşayarak öğretilirse sorun kalmaz mesajı vermekti.
7 – Giyinme hususu, bedensel bir gereksinimdir. Teknolojiden ziyade moda dediğimiz arz talebe göre değişen bir seyir izler. Ve inanır mısınız 5 000 yıldır da fazla değişmemiştir. Faiz konusuna gelince, o kişinin kendi yorumudur. Bildiğiniz gibi İslam bireyin bizzat kendisine yapılan bir tekliftir. Ne anladığı ne kadarını yaşamına geçirdiği ise onun takva derecesidir.
8 – Tabii ki insanın iç alemi kalbi önemlidir. Zaten Allahın baktığı yer olarak ta o gösterilmiştir. Yalnız insanlar müneccim olmadığı, kalbini göremediği için karşısındakini, davranışlarına göre değerlendirir. Herhangi bir inançla ilgili, bir sisteme uyduğunu gösteren davranış yoksa,

kişi ne kadar kalbim temiz ben iyiyim dese sadece kimseyi ikna edemez.

Kendini kandırır. Ayrıca da bahsettiğiniz sıkıntılara katlanan kişilerin sağladığı avantajlardan, onlar gibi avantajlı olmak istemek, görmeyince de şikayet etmek, bana doğru gelmiyor.
Benim de cevabım biraz uzun oldu umarım sıkılmamışsınızdır.

1) Bahsettiğiniz Nilgün Çakıcı adlı hanım

kusura bakmasın ama yazdıklarını (sizin aktardığınız kadarıyla) inandırıcı bulmadım.

Bu hanım, iş yerinde 'Avrupa Yakası' dizisindeki gibi mi giyiniyordu ki, bakışla, sözle taciz edildi? Çünkü, iş yeri -adı üzerinde- iş yeridir ve belli bir ciddiyet gerektirir, hatta kadın-erkekler dahil kıyafet yönetmelikleri vardır. (Çok kısa giyilemez, şort giyilemez, sandalet giyilemez, erkekse kravat takmalıdır vs.) Zaten Avrupa Yakası da bir dizi yani UYDURUK olduğu için oradaki kişilerin giysileri o denli abartılı bir açıklıkta, ben onları görünce hep 'iş yerinde böyle giyilir mi? deyip gülüyorum). Eğer Nilgün hanım

çok açık giyinmişse, birden tesettüre girdiğine inanmak çok zor.

Büyük ihtimalle zaten tesettürlü bir kadın ve tesettür propogandası yapmak için böyle bir senaryo yazmış. (bana öyle geldi). Yok anlattığı hikaye doğruysa o zaman daha da vahim:

Bu hanım erkekleri uyarıp, hadlerini bildirecek yerde, erkeklerin yüzünden kendisini cezalandırmış. Yani, siz normal giysinizle iş yerine geleceksiniz ama erkekler taciz ediyor diye çarşafa gireceksiniz. Bu olacak şey değil. Şuna benziyor: Birisi güzel bir araba almış, ama komşuları kıskanç bakışlarla bakıyor, nazar değdiriyorlar, araba ilk günden kaza yapıyor. Arabanın sahibi bu yüzden arabasını satıyor ve bir daha araba almıyor. Her yere otobüsle gitme eziyetine katlanıyor veya eline boya alıp, arabayı son derece çirkinleştirecek bir hale sokuyor, öyle ki, kimse arabaya dönüp bakmıyor. Çok güzel saçları olan bir kadına bir erkek bakacaksa, kadın gidip kafasın 0 numaraya mı vurdursun?:)) Burada kabahat güzel olanda mı? Güzele bakanda mı? Güzele bakandaysa, o zaman yanlış kişi tedbir alıyor.
.
Yazan: antartika | Tarih: 30/6/2007
Konu: Bir ekleme daha:)
Bugün başınızı ağrıtmaya karar verdim:)
Yazıma bir ekleme yapmak istedim: Şöyle ki, sizle Allah'ın zalim olmadığında hem fikir olduk. Bir konuda daha sizinle hemfikirim, insanlar (kadın, erkek olsun) güzel görünmek, ilgi çekmek isterler bu insanın doğasında vardır ve çok normaldir. Küçük bir çocuk bile ilgi görmek, beğenilmek, sevilmek, taktir edilmek ister. Böyle olmasa düşünün evlenip, çoluk çocuğa karşımak isteyen birisi karşı cinste ilk önce fiziksel güzellik arayacaktır, özürlü insanlardan binlerce kez, binlerce kez ÖZÜR DİLEYEREK yazıyorum ama normalde hiçbirimiz görmeyen, yürüyemeyen, kambur, kel biriyle evlenmeyi düşünmeyiz ( dünyanın en iyi insanı olsa bile) o yüzden bir kız tabii ki, makyaj yapacak, saçına fön çektirecek, kaşlarını alacak, temiz, pak, şık giyinecek, güzel görünecek ki, beğenilsin ve evlensin, yuva kursun. Ama bunun ardında lütfen başka şeyler aranmasın yani...şimdi benim tanıdığım birkaç tesettürlü kadın var GÜNAH olduğu gerekçesiyle bıyıklarını kaşlarını almıyorlar, kadıncağız esmer biri, kara kara bıyıklarıyla inanılmaz İTİCİ. Ben erkek olsam asla, kata bıyıklı bir kadınla evlenmezdim (ama evlenmiş kendine göre bir nedeni vardır) büyük ihtimalle dışarıda başka kadınlarla onu aldatıyordur...ama dinin amacı insanı çirkinleştirmek olmamalı. Haksız mıyım?
selamlar tekrar:)
Bağlantı »

Yazan: feministperi | Tarih: 1/7/2007
Konu: Shakira:)))
Ayolcum, resimdeki kadın bir manken, tesettür defilesinde çekilmiş tabii gülecek ama otobüste, vapurda öyle giyinenler HİİİİÇ GÜLÜMSEMİYOLAR:)) sıkıntıdan, sıcaktan, somurtup, elleriyle yelpaze yapıyolar:)))sırılsıklam oluyolar, terden kokuyolar valla:)))
Bağlantı »

Yazan: Ekabir | Tarih: 1/7/2007
Konu: İnsan olgusunda mutabakat
Merhaba. Güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Sizinle bir noktada hemfikir olabileceğimi düşünmüştüm. İnsan konusunda. Bahsettiğim olgu, benim şahsi düşüncem değil, Bilimsel bir gerçek olduğudur. İnsan davranışları kendiliğinden olgunlaşıp TEMENNİ ettiğimiz, centilmen, hoşgörülü, çıtı pıtı, hanım hanımcık, hoşgörülü hale gelmesi mümkün değildir. Üstelik yaşamsal içgüdüleri diğer biyolojik canlılardaki gibi sabitlenmiş değildir. Yani bir ördek yavrusu doğar doğmaz yüzmeye başlaması gibi. Toplum içinde ve bireysel ilişkilerinde yerine getirmesi gereken ideal davranışları önceden öğretilmesi gereken bir varlıktır. Bilirsiniz eskiden saygılı davranmak, hoş görülü olmak, yardımsever olabilme dersleri vardı. Müzelerde bu kitapları görebiliyoruz.
İkinci bir gerçekte, İnsanın tüm diğer canlılar gibi huy dediğimiz özelliklerle yaratılmıştır. Huyların kimini severiz, kimini sevmeyiz. Akrep sokar, yılan ısırır. Kurt parçalar, maymun meraklı hırsızdır gibi.Çevremizdekilere dikkat ederseniz bu yaratılıştakileri rahatlıkla fark edersiniz.
Üçüncü bir gerçek; İnsanında diğer canlılarda olduğu gibi doğal olarak yaşama, yeme içme, sahip olma, güçlü olma, neslini devam ettirme içgüdüleri otomatik olarak işlevlerini yerine getirir. Bu özellik genetik olarak kodlarına işlenmiş hormonal salgılamaları ile otomatik olarak çalışır. En güçlüsü ise nesli devam ettirme güdüsü olup biz onu cinsellik, şehvet adı altında tanıyoruz. Bu iç güdü erkekte ve kadında farklıdır. Erkek görme , hatta hayal etme halinde bile tahrik olabilirken, kadın ancak fiziksel uyarıların yanında, farklı amaç ve beklentilerle desteklendiğinde tahrik olabilmektedir. Çocuk yapma, ilgi çekme, karşı cinse beklentilerini kabul ettirme, onu kullanma gibi.
Buraya kadar insanı tanıtmaya çalıştım. Bu özellikleri taşıyan, aceleci, egoist, çıkarcı, her şeyin kendisine ait olmasını isteyen, bunu elde etmek içinde zekasını, aklını, gücünü kullanmaktan çekinmeyen insanı tanırsak, karşılaştığımız insanların bizim beklentilerimize göre davranmayacağını kabul etmiş oluruz. Farkında iseniz erkek kadın ayırımı yapmadım. Bu varlığa belli alışkanlıklar edindirmek, bencilce davranışlarını kontrol edebilmesi gerektiğini öğretmek ise 4 – 5 yaşından itibaren özel bir eğitimle mümkündür. Ama bir Din kavramının kuralları olur, ama o toplumun örf ve adetleri dediğimiz gelenekleri fiilen YAŞANILARAK ÖĞRETİLMEKLE mümkündür. Günümüzde ve yakın geçmişimizde bizlere ve çocuklarımıza böyle bir eğitim ne okulda ne de ailede verildiğini düşünmüyorum. Otobüslerde çocuklu bir hanımın, çift kişilik koltuğa oturup iç kısma çocuğunu oturtup, bir yaşlı geldiği zaman kalk çocuğum demeyi bırakın, kucağına bile almayan bireylerden oluşan bir toplumda yaşıyoruz. .
Şimdi sizinle baş örtüsü konusunu işlemeye devam edeceksek kadın veya erkek İNSAN olgusu konusunda bu şekilde mutabakata varmamız gerek diye düşünüyorum. Çünkü sonuçlar temenni edilen şekilde değil, doğal mecraında gerçekleşiyor.
Biraz detaylı bilgi vermeye çalıştım sıktıysam kusura bakmayın. Fikir jimnastiği yapacaksak gerçekler üzerinde yapalım ki faydalanabilelim diye düşünüyorum.
Sağlıklı günler dilerim. Her şey gönlünüzce olsun.

Bağlantı »

Yazan: Ekabir | Tarih: 1/7/2007
Konu: Feminist peri kardeşim hoşgeldin.
Merhaba. Görüşlerin isabetli, çoğuna katılıyorum. Bu sıcaklarda tesettürlü giyinmek gerçekten zor. Yukarıda diğer hanımla yazılarımızı okursanız tesettürlü olmaktan neden vazgeçmediklerini, bu sıkıntıya katlandıklarını daha iyi anlarsınız. Kokma olayına gelince inanırmısınız açık gezenler daha fazla kokuyor. Hele birde vücut kokusunu gizlemek için bol parfüm kullanıyorlar. terle birleşince....! ooff. of..! Tesettürlü giyinik olduğu için olacak, ancak çok yakınına giderseniz hissedilebiliyor, diğerlerinde ise 2 metreden farkediliyor. Bunun gerekçesi inançlar değil, temizlik kültürümüzün yeterli olmamasından olduğunu düşünüyorum. herşey gönlünüzce olsun.
Bağlantı »

Yazan: antartika | Tarih: 1/7/2007
Konu: insan olgusu...
Bir kadının 'hanım hanımcık' olması benim de idealimdeki görüntüdür. Bunun için hem öyle bir ailede yetişecek, hem de 'kendi içinde' olacak...biz çok şükür böyleydik..giyinmekten çok soyunmuş kadınları ben de asla tasvip etmiyorum, bunlar ya teşhirci, ruhen hasta kişiler ya da tv'lerdeki ünlü mankenlere bakıp özenen, henüz kişilikleri olgunlaşmamış, aklı beş karış havada kızlar, ama yine de öyle giyinenlere de kötü gözle bakmamalıyız, onlar da belki böyle 'iyi bir koca bulacaklarını umuyorlar:)) Ama herkesin uzaya çıktığı günümüzde kadınları 'kundaklamak' veya 'mumyalamak' gibi sarıp-sarmalamakla onlara iyilik etmiyoruz:) Bırakalım, baskı yapmayalım, korkutmayalım Allah'ın en güzel nimeti güneş ışığından yararlansınlar... din korkutucu bir şey olmamalı...
selam ve saygılar, mutlu günler diliyorum
*********************************************
 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..